120 Soruda Londra ve New York’ taki Yaz Okullarımız

Yurtdışında yabancı dil eğitimi; İngilizce’yi öğrenmek ve geliştirmek, kişinin bugüne kadar edindiği gramer bilgilerini rahatça pratiğe dökebilmek için bulunmaz bir fırsattır. İngilizce’nin gelecekte ya da günümüzde iyi bir kariyere sahip olmak için önemli bir avantaj olduğunu, artık bir bireyde ikinci dilin aradığı bu ortamda belirtmenin gereksiz olduğu kanısındayız. Bu görüşümüze eminiz ki sizler de katılıyorsunuz.

1988 yılından beri devlette ve özel sektörde “yurtdışı eğitim danışmanlığı” dalında hizmet veren profesyoneller olarak, siz değerli velilerimizi ve sevgili gençlerimizi bu konuda bilgilendirmek amacıyla “yaz okulları” ile ilgili genel bilgiler veren ve firmamızın aktivitelerini içeren bir kitap yazmak bizlerin bir görevi idi. Kitaptan derlediğimiz bu dijital sayfalarda yaz okullarımızdaki İngilizce’nin öneminden, yasal olmayan firmalara; Londra’nın BigBen’inden, New York’un Statue of Liberty’sine, telefon kartlarından cep harçlıklarına, yurtdışındaki korsan dil okullarından pasaport işlemlerine kadar bütün bilgileri en ince ayrıntısına kadar bulacaksınız. Bizlere veli ve öğrencilerimiz tarafından sık sık sorulan 120 sorunun cevabını, düşüncelerimizi ve klasikler arasında yerini alan “canın biri” hikayelerini okuyacak, yılların bizlere kazandırdığı deneyimlerden yararlanacaksınız. Yazılarımızı okudukça, yurtdışı eğitimin ve yaz okulların, hakkında kitap yazılacak kadar derin ve kapsamlı bir konu olduğuna şahit olacaksınız. Sadece profesyonellerin gerçekleştirebileceğine inandığımız bu hassas konuda bilgi sahibi olacak, yaz okullarında kolaylıkla doğruyu ve yanlışı ayırt edebileceksiniz. Yolculuktan transfere, eğitimden barınmaya kadar “bu işin kitabını yazmış” bir firmadan servis alacaksınız. Bu da sizlerin ayrıcalığı olacak…

Yaz okulları yazı dizimizin yurtdışında dil eğitimi almak için Londra ve New York’a bizlerle ya da bireysel gidecek öğrencilerimize yardımcı bir kaynak olacağını umuyoruz. Sizleri ve sevgili gençlerimizi bu yıl da New York ve Londra yaz okullarımızda görmek dileği ile.

Deren & Koray International Tourism & Education Center

Niçin özellikle İngilizce?

Öncelikle yabancı dil eğitimi konusunda duyarlı olmak gerekir. Günümüz koşullarında yabancı dil bilmeyen kişiler ne yazık ki iş dünyasında tutunamamaktadırlar. İngilizce, tüm dünya ülkelerinde uluslararası dil olma özelliğini korumaktadır. Öyle ya, dünya üzerinde bir yabancı dilin özellikle de İngilizce’nin önemini anlatmaya kanımızca gerek yok. Günümüzde de artık dikkat edilirse Türk gazetelerinin insan kaynakları ekinde yeralan eleman ilanları İngilizce verilmektedir. Buradaki amaç açıktır ve sadece İngilizce bilen adayların bu ilanlarla ilgilenmesini sağlamaktır. Bırakınız İngilizce’yi ikinci dilin de arandığı bu piyasa koşullarında ve iş dünyasında “İngilizce bilmiyorum” diyen bir eleman için bu büyük bir dezavantajdır. Bir başka deyişle kişinin hiçbir zaman yüksek bir kariyere ulaşamayacağı anlamına gelmektedir. Özet olarak herkes tarafından bilinen bir gerçek vardır ki o da yabancı dili olmayan bir kişinin hiçbir zaman iş hayatında başarılı olamayacağıdır. Akşam Gazetesi’nin 29 Şubat tarihli baskisinin 9. sayfasinda, gazeteci Nilgün Karataş’in Vehbi Koç ile vefatindan önce yaptigi bir röportaj sirasinda bu başarili işadaminin “….Gençlere iş dünyasi ile ilgili tavsiyelerim de bizim yaptiklarimizi görüp, ders almalaridir. Gençler muvaffak olmak için: iyi egitim görmeliler, ayrica yurtdişina gitmeli, dil bilmeli ve çok çalişmali, eglenmeyi dinlenmeyi de bilmeli ve programli yaşamali. Lisan bilmeyen gençlerin çalışmalarında muvaffak olmasına imkan yoktur….” şeklindeki sözleri, tüm gerçekleri ortaya koymaktadir.

Niçin yurtdışında eğitim?

Evet, bu soru üzerinde biraz durmak istiyoruz. Bildiğiniz gibi, Türkiye’de İngilizce eğitimi veren bir çok ciddi kuruluş var. Bu ciddi kuruluşlarda verilen eğitim gerçekten düzeyli ve kalitelidir. Ne var ki bu düzeyli eğitimde edinilen teorik bilgileri kişi, evine gidince pratiğe dökememektedir çünkü Türkiye’de yaşıyor ve kurstan sonra çevremizdekilerle Türkçe konuşuyoruz. Eğitim ve öğretimin temel prensibi, teoriden sonra mutlaka pratiğin yapılmasıdır. Bu, iyi bir öğrenim için esansiyel bir unsurdur. İngilizce öğrenmek, araba kullanmayı öğrenmek gibidir. Şoför adayı okulunda önce teorik bilgileri alır sonra arabada bunu pratiğe döker. Sadece teorik bilgilerine dayanarak arabayı kullanabilmesi mümkün değildir. Sonuçta gerçek bir öğrenim için pratik yapmak, başarının gerçek sırrıdır. Ne var ki bu mekanizmanın Türkiye koşullarında işlemesi olanaksızdır. Edindiğimiz bilgilerden sonra pratik yapılması gerekirken pek çoğumuz ailemizle Türkçe’mizi ilerletmekteyiz. Türkçe konuşmakla da bir noktaya varmamız çok zordur. Bu savımız grup şirketimizde üstün standartlarda dünyaca ünlü Callan Metod farkıyla İngilizce kursu veren ENGLISH LIFE dil okulumuz için de geçerlidir. Keşke olanağımız olsa da yılın 365 günü sınıflarımızda yabancı öğrencileri barındırabilsek ve yabancı ailelerin yanında barınmanızı sağlayabilsek. Kendi ülkemizde bu kısıtlı koşullarda böyle bir olay çok zordur.

 

Bir de yurtdışındaki duruma bir göz atalım: Öğrenci İngilizce’yi ana dili olarak konuşan bir İngiliz ve Amerikalı öğretmenden aldığı İngilizce bilgilerini akşam İngiliz ya da Amerikalı ailesinin yanında pratiğe rahatça dökebiliyor. Üstelik bu bilgiler sadece o gün ile sınırlı kalmıyor. Bundan böyle Amerika ve İngiltere’de geçirdiği her gününde bu öğrendiği bilgileri rahatça kullanabiliyor. Bir de olayı kelime öğrenme açısından ele alalım. Kontrollü olarak kaderi ile başbaşa bırakılan öğrenci örneğin bir alışverişte geçen kelimeleri öğrenmeyi zorunlu olarak görüyor ve bu, kelime dağarcığını geliştirmeye yönelik kamçılayıcı bir etmen oluyor. Suni olarak yaratılan bir ortamda öğretilen kelime sayısı ile yaşayarak öğrenilen kelime sayısı arasında uçurumlar vardır. Bu, tüm eğitmenler tarafından ispatlanmış bir gerçektir. Yaşamak, ayakta kalmak için anlatmak istediklerimizi karşımızdaki kişilere aktarmamız gerekir. Bunun için de sözlü bir iletişim. İşte dil eğitiminde çıkış noktamız budur.

Bizlerin yaz okulları programı ile savunduğumuz önemli bir nokta da öğrencinin dil eğitiminden çok kendi ayaklarının üzerinde durmayı başarmış olmanın verdiği özgüven duygusudur. Yeri geldiğinde bu altyapı ve hazırlık, İngilizce öğreniminden çok daha başarılı ve etkili bir iz bırakmaktadır. Öğrenci yurtdışında kader ile başbaşa değildir, yanında şirket yöneticileri ve öğretmenleri bulunmaktadır. Bu, öğrenci için her türlü sorununa koşacak ve yardımcı olacak büyük bir güvencedir.

 

Şimdi kendi kendinize mini bir test yapın ve şu soruları cevaplayın ya da çocuğunuzun cevaplamasini isteyin. Özel bir yabanci dil kursunu bitirdiniz. Gerçekten İngilizce konuşabiliyor musunuz? Lise ya da kolejde aldığınız Ingilizce egitiminden geriye neler kaldı? Şu an oturup bir Ingilizce mektup yazabilir misiniz? Karşınıza bir turist çıkıp size “Izmir – Konak meydanı ya da Taksim meydanı nerede?” şeklinde bir soru sorsa, oraya nasil gidileceğini İngilizce tarif edebilir misiniz ? “Ahmet Necdet Sezer Türkiye’nin kaçıncı cumhurbaşkanidir?” şeklindeki bir soruyu aynen İngilizce’ye çevirebilir misiniz? (buraya dikkat ! burada bir oyun var, sadece soruyu çevirmenizi istiyoruz cevabını istemiyoruz). Sınayın kendinizi ! Mini bir sınav daha size. Pazar günleri gazetelerin insan kaynakları ekine şöyle bir göz atın. Orada İngilizce ilanlar göreceksiniz. Firmaların hangi nitelikte eleman aradığını anlayabiliyor musunuz? Bu ilanlar bildiğiniz gibi İngilizce’yi konuşabilenler ve anlayabilenler için veriliyor, yabancı uyruklu kişiler için değil. Anlayamıyorsanız zaten firma amacına ulaşmış demektir. İşte buyurun size ilk sınav, ilk eleme. Eğer tüm bu detaylar için sizlerden doğru yanıtlar alabiliyorsak Amerika ve Ingiltere’ye sizi turist olarak davet ediyoruz. Eğer olumsuzluklar varsa bu işi en kısa zamanda ciddiye almanizi tavsiye ederiz. Çünkü İngilizcesiz ya da yabancı dilsiz bir kariyer düşünülemez. İş dünyası da bunu savunur, bizler de…

Yurtdışı eğitimine kimler katılabilir?

Kısa sürede İngilizce’sini ilerletmek, özgüveni kazanmak, İngiliz ve Amerikan kültürünü ve yaşam stilini gerçek anlamda yakından tanımak isteyen büyük küçük herkes yaz okulu ya da dil okulu programlarımıza katılabilir. Programlarda, dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı yapılmamaktadır. Tüm ilkokul, lise ve üniversite öğrencileri, yabanı dilini ilerletmek isteyen her Türk vatandaşı, ileride lisans, master ya da doktora gibi yüksek öğretim yapmak istediği ülke hakkında incelemede bulunmak ve yaşam tarzını yakından tanımak isteyen tüm öğrenciler programlarımıza katılabilir.

Londra'daki yaz okullarının liman kasabasındakilerden farkı nedir?

Türkiye’de yurtdışı eğitim organizasyonu yapan çeşitli acenta ve kuruluşlar bulunmaktadır. Bu acentaların yaz okulları programları içinde dikkat edilirse Londra pek yoktur ya da varsa bile minimum 17 – 18 yaş sınırı bulunmaktadır. Yaz okulları programlarının yürütüldüğü yerler Bournemouth, Hastings, Brighton, Plymouth, Torquay gibi populasyonu Londra’ya oranla çok düşük küçük kasaba ya da şehirlerdir ve programların süresi 1 ay ya da 3 haftadır. Öncelikle böyle kasabaların seçilmesinin ana bir nedeni vardır. Uygarlıktan izole edilmiş bir ortam olması nedeniyle kendi kaderi ile başbaşa bırakılmış öğrencinin herhangi bir grup liderine gereksinim görmeksizin yaşamını kolayca sürdürebilmesidir. Bu durum işletme için büyük bir rahatlıktır ve genelde grup liderlerine pek görev düşmemektedir. Büyükşehirde bir öğrenci grubu barındırmak kolay bir iş degildir. Bu durum, firma için madden ve manen büyük bir yüktür. Kitapçığın başinda da gerçek egitimin pratik ile noktalanacagini belirtmiştik. Bu tür küçük yerleşim birimlerinde öğrencinin hiçbir zaman kendi Türk grubundan ayrılıp yabancı bir öğrenci grubu ile kaynaştığını göremezsiniz. Bunu eminiz ki siz de yapmazdınız. Çünkü öğrenci için kontrolün olmadığı bir ortamda yurtdışında Türkçe konuşmak, “memleket özlemi gidermek” kadar rahat ve çekici bir olay yoktur. Peki her dakikasını kaldığı yurtlarda Türkçe konuşarak geçiren bir öğrenci sizce ne öğrenebilir? Bu durumda Türkiye’de verilen eğitimden sizce bir farkı kalır mi?. Diğer önemli bir konu da öğrencinin yapacağı öğleden sonraki aktivitelerdir: Bu programlarin aktivitelerinde yoğun olarak görecekleriniz “swimming (yüzme), walking (yürüyüş) ve tenis” tir. Bu son derece doğaldır çünkü bu küçük yerleşim birimlerinde yapacak fazla bir şey yoktur. Öğrenci öğleden sonralarını bu gibi aktivitelerde değerlendirmeye adeta zorlanır. Bu sürenin 3 hafta olacağını da hatırlatırsak ortaya büyük bir “can sıkıntısı” problemi çıkar. Üstelik öğrencinin bu aktiviteleri gerçekleştirmesi için İngiltere’ye gitmeye ihtiyacı olmadığı kanısındayız. Bu monotonluğun da öğrencinin derslerine yansıyacağı bilinen bir gerçektir. Eğitim ne kadar kaliteli olursa olsun sosyal bir alt yapı hazırlanmazsa sonuç yine sıfırdır. Diğer firmaların gezi programlarında Londra’nın sadece 1 en çok 2 gün süre ile ziyaret edileceğini okudukça şaşırıyoruz. Londra gibi büyük bir metropolde yaşayarak civar kasabalara yapılacak olan günübirlik aktiviteleri mantık çerçevesinde değerlendirebiliriz ancak, kasabalarda yaşayıp da günübirlik Londra’ya düzenlenen ve Londra’nın bu gezilerle bitirilebileceğini iddia eden organizasyonları ne yazık ki akıl ve mantık çerçevesinde değerlendiremiyoruz. Bakınız yaz okullarında zaman çok değerlidir. Çünkü veli, milyonlarca lira harcayarak çocuğunu bu okullara kaydetmiştir. Bu değerli zamanın da amaçsızca harcanması bizce büyük bir kayıptır. Burada belirtilmesi gereken bir başka nokta vardır. Yaz okulu organizasyonu yapan bir çok büyük kuruluşun bulunduğunu daha önce belirtmiştik. Bu okullara katılan öğrencilerin memnun olmaması gibi durum sözkonusu değildir, yani her öğrenci birşekilde hayatından memnun olarak ülkesine döner. Öğrenci mutlu dönmesine döner de kıyas olanağı olmadığı için diğer bir programda neler kaçırdığını doğal olarak bilemez. Ancak Deren Koray’ın hazırladığı programlar ile yaz okullarına katılan bir öğrenci bu farkları rahatça gözleyebilir, çünkü Deren Koray New York ve Londra’da öğrencisini %100 memnun eder. (Bu konuda gerçekten iddialıyız.) Hem web sitemizden hem tanıtım Video CD’lerimizden hem de program görüntülerimizden düzenlemiş olduğumuz aktivitelerle ilgili tüm bilgilere ulaşabilirsiniz. İzleyeceğiniz VCD’lerle öğretmen ve öğrencilerimizin samimi mektupları, size Deren Koray ile ilgili bir fikir verecektir.

Niçin kasabalar yerine özellikle Londra?

Velilere vaad edilen bir noktaya değinmek istiyoruz. Buna biz profesyonel kişiler olarak olduk.a tepkiliyiz: “İngiliz kültürünü yaşamak” deniyor. Bu kültürün sadece ve sadece bir açık adresi vardır, o da sanatıyla, mimari yapılarıyla, geleneği, örf ve adetleriyle Kraliyet ailesinin yaşadığı, başkent Londra’dır. Kraliyet Sarayı, Madame Tussaud’s, British Museum, Tower of London, Saint Paul’s Cathedral, Westminster Cathedral, BigBen, Tower Bridge, National Gallery, Oxford Street, Hyde Park, Trafalgar Square, Piccadilly Circus ve Leicester Square hatta Harrods Mağazası bile görülmeden İngiliz Kültüründen bahsedilemez. Bırakınız bu önemli yerleri, daha görülmesi, gezilmesi gereken yüzlerce merkez vardır Londra’da. Diğer organizatörler de bunun farkında olmalılar ki, programlarını yürüttükleri yerlerin Londra’ya uzaklık mesafelerini belirtme gereği duyarlar. Öyle ki kalınacak yer Londra’ya ne kadar yakınsa o yaz okulu programı o kadar değerlidir. Büyükşehir her zaman daha değerlidir. Bu ülkemizde de böyledir, yurtdışında. Yanılıyor muyuz sizce? Elinize yaz okulu tanıtım broşürü geçtiğinde dikkatle inceleyin. Anlatmak istediğimizi o zaman daha iyi anlayacaksınız. Broşürlerin çoğunda Londra’ya yakınlık konusunda velilere yanıltıcı bilgiler verilmektedir. Örneğin 4 saat uzaklıkta bulunan bir sahil kasabasının, 45 dk. gibi bir zaman dilimi ile belirtildiğine şahit olduk. Israrla belirtiyoruz: Kültür, kasabalarda şirin köylerde değil, büyük şehirde yaşanır. Çocuğunuz kasabalarda tenis oynamak yerine bu merkezleri görmelidir tek tek buraları incelemelidir ve bu kültürü yaşamalıdır. Derslere zevkle girmeli, ders bitimini iple çekmelidir. Lunaparklarda, eğlence merkezlerinde çılgınlar gibi eğlenmeli, teknoloji ile tanışmalıdır. Yarın bir iş sahibi olduğunda iş kolu büyük şehirde yani Londra’da olacaktır, bir kasabada değil. Bizler, program operatörü olarak 1 aylık zamanın dahi Londra için yetmediğini savunuyoruz. Günlük programda sürekli yeni yerlerin görülme arzusu, öğrenciyi derslere motive edici en büyük faktördür. Size soralım. Siz öğrencilerin yerinde olsaydınız her gün rutin şekilde aynı şeyleri yaşamak mı yoksa her gün değişik merkezleri tanımak mı isterdiniz? Özetle şunu belirtmek istiyoruz. İlginin olmadığı, motive edici faktörlerin bulunmadığı ortamdaki eğitim ne kadar kaliteli olursa olsun sonuç başarısızlıktır. Bu nedenle kaliteli ve başarılı bir eğitim için Londra, biçilmiş bir kaftandır. Çünkü öğrenciye öğrenme potansiyelini veren Londra’nın ta kendisidir. Deren Koray, öğrencilerine Londra’da görmeleri gereken her yeri gösterir ve Avrupa’nın başkenti hakkında çarpıcı bilgiler verir.

Yurtdışındaki eğitimin bana kazandıracağı avantajlar nelerdir?

Bu avantajlar saymakla bitmez, ancak önemli bir kaç noktaya değinmek istiyoruz. Daha önce de sözettiğimiz gibi öğrenci ister Amerika olsun ister İngiltere, yurtdışında müthiş bir pratik fırsatı yakalıyor. Örneğin Londra’da akşam öğrenciye İngiliz ailesi Türkiye hakkında öğrenmek istediklerini soruyor ve farkında olmadan İngilizce’yi yoğun şekilde yaşayarak öğreniyor. Pratik yapma açısından yaz okulları biçilmiş bir kaftandır. Türk yabancı dil eğitim sistemindeki en büyük eksiklik, yeteri kadar pratiğinin verilememesidir. Öğrenci yabancı dilin tüm gramer kurallarını öğrenmiştir, ne var ki konuşamamaktadır. En basitinden ele alalım, ilerki iş yaşamında yurtdışı ile yapacağı telefon görüşmelerinde kendini ispat etmek zorunluluğu doğacaktır. Yaz okulu, öğrenciye gramerin yanısıra bu pratiği kazandırır. Eğitim sadece dört duvar arasında değil, gezilerde, akşam evlerde ve sinemalarda devam eder. Okulun yanısıra öğrenci farkında olmadan sürekli yeni şeyler öğrenir. Öğleden sonra yapılacak gezilerde ziyaret edilecek müzelerde öğrencilerin okullarında öğrendikleri fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, bilgisayar gibi derslerin uygulamaları ayrıca anlatılacaktır. Örneğin bir bilim müzesine öğrenciler olağanüstü ilgi göstermektedirler. Hele Doğal Tarih Müzeleri başlı başına bir eğitim ve öğretim merkezidir. Dinazor fosilleri, her türlü memeli hayvan görüntüleri, ilk insanlar, ekoloji bölümü, uygulama laboratuvarları öğrencilerin adeta başını döndürmektedir. Hem New York hem de Londra bu konuda çok zengin olan şehirlerdir. Kısaca öğrenme her koşulda, her dakikada devam etmektedir. Öğrencinin New York ve Londra’da kalış süresi ortalama 504 saattir. Bunun 147 saati uyku ile geçecek ve geriye 357 saatlik aktif bir süre kalacaktır. Bu 357 saatin her dakikası İngilizce ile geçeceği için, öğrencinin yabancı dilinin nasıl farkedeceğini tahmin etmek herhalde zor değildir. Yerinde yapılan eğitimin başarılı olacağı şüphesizdir. İngiltere ve Amerika keşfedilmeye son derece uygun ülkelerdir. Öğrenci bu ülkelerde elit ve değişik bir kültürle tanışıyor. Daha önce hiçbir yerde rastlamadığı bir teknoloji ile karşı karşıya kalıyor. Ülkesinde yapmaya olanak bulamadığı bir çok atraksiyonun tadına varıyor. Okulunda veya New York’ta kaldığı yurtlarda müthiş bir uluslararası arkadaş çevresi oluşuyor. Başta Japonya, İtalya, Almanya, Çin, Kore, Fransa, İspanya, Polonya, Avusturya, İsviçre, Portekiz, Polonya, Brezilya, Tayvan, Kore, Meksika ve daha bir çok ülkeden gelen öğrencilerle hayat boyu unutulmayacak dostluklar kuruyor. Çünkü Londra ve New York’taki okullarımızın hepsi karma sınıflardan oluşur. Hiçbir zaman tüm Türk öğrenciler tek bir sınıfta toplanmamaktadır. Yaz okulunun öğrencinin yetişme psikolojisi üzerindeki olumlu etkisi, her yönü ile kendini belli edecektir. Bunu velilerimiz her yıl hayretle karşılamaktadır. Programın Ingilizce kazandırma olgusunun yanısıra, öğrencinin olumlu psikolojik gelişimini, edindiği tecrübeyi ve kendisine olan güvenini arttırıcı bir etkisi de bulunmaktadır. Bu olumlu gelişimi izleyen velilerimiz bu konudaki memnuniyetlerini program sonunda bizlere iletmektedirler. Amerika ve İngiltere programlarına katılmış öğrencilerimizin velilerine telefon ederek bu bilgilere kolaylıkla erişebilir, ya da bu öğrencilerimizin bizlere yazdıkları orijinal mektupları internet sitelerimiz üzerinden okuyabilirsiniz. Yurtdışında geçirilen her gün, her saat, aileden uzak bir ortamda öğrencinin kendi ayakları üzerinde durarak bağımsız şekilde hayatını sürdürmesi açısından son derece değerli ve öğrenciyi yarınlara hazırlayan en büyük deneyimdir. Program sonunda öğrencilerimizin alacakları sertifikalar ise yaşam boyu saklayacakları ve gelecekte onlara iş yaşamının kapılarını sonuna kadar açacak, CV’lerini zenginleştirecek en önemli belgedir. Özetle yaz okulunu bitiren bir öğrenci arkadaşlarının her zaman bir adım önünde yeralan dinamik, kendine güvenen, tecrübeli, kültür yüklü ve yarınların iş yaşamına hazır bir bireydir. Deren Koray, yarınların Türkiye’sinde söz sahibi olacak olan bireyleri yarınlara hazırlamaktan gurur duyar.

Ne gibi işlemler yapmam gerekiyor?

Öncelikle geçerlilik süresi en az bir yıl olan bir pasaport edinmeniz gerekiyor. Daha sonra sahip olduğunuz İngilizce bilginiz ışığında gerekli eğitim programı ya da katılmayı özellikle arzu ettiğiniz bir program sizlere sunulacaktır ve firmamıza yatıracağınız kayıt ücreti ile işlemleriniz hemen başlayacaktır. Daha sonra İngiliz ve Amerikan konsolosluklarından İngiltere ve Amerika giriş vizesi için aşağıdaki belgeler istenecektir.

Konsolosluktan ne tür belgeler isteniyor?

En az 1 yıl süreli pasaport, 2 adet öğrenci belgesi, fonu beyaz renkte 5x5cm boyutlarında 4 adet resim (resimlerde yüz alın ve kulaklar açıkça görülmelidir) velinin ev tapu(ları), araba ruhsat(ları), banka cüzdanı fotokopileri gibi mal varlığını gösteren tüm belgeleri beyan etmeleri gerekmektedir. Ayrıca öğrenci velisinin çalıştığı işyeri ile ilgili maaş bordro fotokopisi, eğer veli serbest çalışıyorsa imza sirküleri vergi levhası fotokopileri ev ve iş adresleri, telefon ve fax numaraları konsolosluklardan istenmektedir. Burada hemen küçük bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Velilerimizden tek ricamız, bizlere mümkün olabilecek en kısa süre içinde bu belgeleri ulaştırmalarıdır. Belgelerin çokluğu ve konsoloslukların yoğun olması sebebiyle, firmaları en çok uğraştıran işlerin başında vize takibi gelmektedir. Bu nedenle ister New York ister Londra programı olsun, kayıt ücretinden de önce bu belgelerin firmamıza ulaştırılması gereklidir. Velilerimiz tüm miktarı yatırsalar dahi vizesiz ülkeye giriş yapılamayacağı için yatırılan ücretin hiçbir anlamı kalmayacaktır. Velilerimizden bu nokta üzerinde hassasiyetle durmalarını rica ediyoruz.

3-4 haftada İngilizce'yi gerçekten öğrenebilecek miyim?

Herşeyden önce hiç Ingilizce bilmeyen birinin 3-4 haftalık bir sürede Ingilizce’yi öğrenmesi mümkün değildir. Yaz okulları, belli bir Ingilizce seviyesi olan öğrenciler için düzenlenmektedir. Programın en büyük etkisi, daha önce temelleri atılmış bir binaya yeni katların yapılması şeklinde betimlenebilir. Zaten temelde Ingilizce’yi bilen ögrenci, Londra ve New York’taki okullarımızda yapılacak seviye belirleme sınavındaki başarı oranına göre kurlara ayrılacak ve eksikleri Ingiliz ve Amerikalı eğitimciler tarafindan giderilecektir. Program, bu yönü ile etkin olmakta ve başarı ile yürütülmektedir. Öğrencilerimizin katılacakları Londra’daki Ingilizce kursumuzda özel Callan Metodu uygulanmaktadır. Öğrencimiz bu metod sayesinde, diğer okullarin belirledikleri hedefe dörtte birlik zamanda ulaşmaktadır, yani bu özel metodda %75’lik ekstra bir performans sözkonusudur. 4 haftalık süre az gibi görünmesine karşın Callan Metodu ile verilen eğitim, normal okulların 12 haftalık eğitimine eşdeğerdir. New York’taki okulumuzda da ismi aynı olmasa bile yine Türk öğrencilerimizin konuşma sorununu giderici pratik eğitimi vermeyi hedeflemiş özel bir metod uygulanır. Bu metodlarla ilgili ayrıntılı bilgileri ilerleyen bölümlerde ve web sitemizde bulacaksınız.

İngiltere ve Amerika'ya nasıl ulaşacağım?

Amerika ve İngiltere’ye biraz fiyatlı ancak en güvenli ve hızlı taşıt olan uçak ile ulaşacağız. Uçakla yolculuğun sanılanın aksine can ve mal güvenliği açısından büyük avantajları vardır. Bu nedenle İzmir Adnan Menderes havalimanından kalkan ve aktarmasız olarak Londra Heathrow ve Stansted havalimanına inen tarifeli uçaklar tercih nedenimizdir. Londra için direkt seferleri bulunmayan havayolu şirketleri, aktarmalı olarak bağlı oldukları ülkede minimum 2 saat yolcuları havalimanında bekletmektedirler. Aktarma süresince yolcu bavullarının kaybolma olasılığı yüksek olduğu ve ekstra zaman kaybettirdiği için Londra’ya uçarken bu tür seferleri tercih etmiyoruz. İzmir’den direkt Londra’ya uçuş normal şartlarda sadece 3 saat 30 dakikadır. Bu seferi bize İzmir’den sağlayan tek bir uçak bulunmaktadır o da Kıbrıs Türk Hava Yolları’dır. Türk Hava Yolları’nın kardeş kuruluşu olan bu havayolu teknoloji harikası olarak nitelendirilen Airbus A-310 tipi uçakları kullanmaktadır. Lufthansa ya da Swissair gibi alternatif havayolları da Frankfurt ve Zürih gibi merkezlerde transit salonlarında yolcularını 2-3 hatta 4 saat süre ile bekletmektedir. British Airways ve Türk Hava Yolları ise seferlerini Istanbul çıkışlı yapmaktadır. Bavullarla Istanbul’a uçak ve otobüs yolculuğu yapmak hele program sonunda Londra’dan o ağır bavullarla İstanbul üzerinden tekrar otobüs ya da uçakla aktarma yaparak İzmir’e dönmek zaten yorgun olan öğrenci için tam bir işkence olacaktır. Uçak ile İstanbul’a gitmek ve yine İstanbul’dan dönmek, yolcunun 2 defa rötar riskini üzerine alması anlamına gelir. Zaten bu şekildeki bir seyahatin, yabancı havayolları ile yapılan yolculuktan da pek farkı kalmamaktadır. İstanbul’dan programlarımıza katılan öğrencilerimiz için farkeden birşey olmamasına karşın Ege Bölgesinden katılan ve büyük çoğunluğu oluşturan öğrencilerimiz için en uygun ulaşım şeklini firmamız öğrencilerine sunmaktadır. Diğer illerden programlarımıza katılan öğrencilerimiz dilerlerse bulundukları bölgeden direkt uçabilir ya da İzmir’e gelerek grubumuza katılabilirler.

 

Amerika’ya gelince, önceki yıllarda öğrencilerimizden ve velilerimizden gelen yoğun istek üzerine, havayolu firmasının operasyon bünyesinde yeralan lüks bir otelde bir gece konakladıktan sonra Amerika’ya hareket ediyorduk. Bu oteller Zürih, Frankfurt ve Münih’te bulunmaktadır. Tüm Amerika yaz okulu programlarımıza katılan genç Deren Koray’lılar yine Deren Koray farkını bu şehirlerde yaşadılar. Diğer firmalar bu programlar sırasında öğrencilerini otelde bırakırken, bizler lüks otobüsler kiralayarak bu şehirleri öğrencilerimize yakından tanıttık ve ilk akşam yemeklerimizi bu şehirlerde beraberce aldık. Örnek gezi programlarımızı sanal gezi galerimizden takip edebilirsiniz. Sabah ise otelden havalimanına transfer edildikten sonra kıtalararası uçan büyük ve modern uçaklarla Amerika’ya ortalama 9 saat sürecek olan yolculuğumuz başlıyordu. Son yıllarda konsolosluklar tarafından istenen vize belgelerinin çeşitlenmesi ve vize konusunda yaşanan bürokrasi trafiğinin artması sebebi ile bu tür Almanya – İsviçre gibi aktarmalı seferler yerine İstanbul’dan New York’a uçan direkt seferlere yönelmekteyiz. Önümüzdeki yıllarda uçuşlarımızı Delta ya da THY ile gerçekleştireceğimizi buradan sizlere iletmek istiyoruz. Örneğin 2007 Amerika yaz programlarımızı Lufthansa Havayolları yerine THY ile gerçekleştiriyoruz.

 

Bu arada milli havayolumuz olan Türk Hava Yollarının da gerek servis kalitesi, gerekse konfor bakımından çok başarılı bir uçak şirketi olduğunu belirtmeden geçmek istemiyoruz. Deren Koray Turizm olarak, tüm dünyadan ülkemizi ziyarete gelen turistlerini dünyanın en iyi havayollarından biri olan Türk Hava Yolları ile ülkemize getirmektedir. Türk Hava Yolları’mızın başlatığı bu güzel hizmeti Türkiye’de bizler Deren Koray Turizm olarak en iyi şekilde devam ettirip, ziyaretçilerimizin olumlu izlenimlerle ülkemizden ayrılmalarını sağlıyor, ülke tanıtımına yaptığımız katkılardan dolayı mutluluk duyuyoruz.

New York ve Londra'dayken telefonla ailem bana nasıl ulaşacak?

Ailelerin çocuklarına rahatça ulaşabilmesi için uzun süredir Londra’da şirketimizin cep telefonlarını kullandık ancak son yıllarda gelişen GSM teknolojileri sayesinde aileler çocuklarına cep telefonlarından rahatça ulaşabilmektedirler. Cep telefonları sayesinde aileler, istedikleri anda çocuklarının sesini duyabiliyor ve kaldıkları ailelerle İngilizce konuşma zorunluluğundan da kurtulmuş oluyorlar. Velilerimiz akşamları da çocuklarına evlerinden rahatça ulaşabiliyorlar. Bunun yanısıra hemen hemen her ailede telesekreter bulunmaktadır. Telesekretere bırakacağınız Türkçe mesajlarınız, akşam öğrencilerimize aile tarafından iletilecektir. Cep telefonları konusunda 2 uyarıda bulunmak istiyoruz. GSM operatörlerinin yurtdışı görüşme hizmeti verebilmeleri için değşik prosedür ve uygulamaları bulunmaktadır. Bu nedenle yurtdışına çıkmadan önce Turkcell, Telsim ve Avea’nın müşteri hattından GSM hat ve telefonunuzun özellikleri ilgili konuları mutlaka danışın. Operatör yurtdışı dolaşıma onay verdiği halde teknik sorunlar olabilmektedir. Diğer nokta da yurtdışında bulunduğunuz süre içinde kullandığınız cep telefonunda aransanız dahi uluslararası görüşme yaptığınız için ücretin hepsi size fatura edileceği gerçeğidir. Arayan kişi ise sadece Türkiye için belirlenen standart bedeli öder. Bu nedenle cep telefonunuzu yurtdışına çıkarmadan önce mutlaka abonelik tipiniz kontrol ettiriniz ve en son belirlenen ücretlendirme şeklini Telsim – Vodafone, Turkcell ve Avea müşteri hattından öğreniniz. Bu arada Telsim – Vodafone’un 2007’de uygulamaya aldığı bir avantajdan bahsedelim. Vodafone tüketicilerine, Avrupa ülkelerinde kendi GSM şebekesine bağlı diğer kişilerle hat içi tariften görüşme olanağı sundu. Bu bizce çok iyi bir olanak. Yurtdışında “hangi Vodafone cep telefonunu arayacağım?“ demeyin, Londra’ya vardığınızda alacağınız „pay as you go“ tarifli bir bir Vodafone telefonu ile Türkiye’deki tüm Telsim’liler ile hat içi görüşme yapabileceksiniz. Diğer bir alternatif de ülkemizde de yeni yeni boy göstermeye başlayan PIN kodlu ön ödemeli telefon kartlarıdır. Bu kartlarla öğrencilerimiz British Telecom’un belirlediği tarifin çok çok altında bir rakamla görüşme olanağı bulunmaktadır. Swiftcall, Millenium Card, Téléconnect, CallBox kartları, öğrencilerimiz tarafından Londra’da en çok kullanılan telefon kartlarındandır. Londra’da 155’i aradığınız taktirde de öğrencimiz hiçbir ücret ödemeden ailesini ödemeli olarak arayabilmektedir. Çoğu öğrencimiz de bulunduğu bölgedeki telefon kulübesinin numarasını ailesine vererek ailenin aramasıyla görüşme yoluna gitmektedir.

 

Amerika’da kaldığımız yurtlarda standart telefonlar bulunmaktadır. New York Türkiye’den 7 saat geride olmasına karşın ailelerimiz kendilerine dağıtacağımız aktivite çizelgesi sayesinde iyi bir zamanlama yaparak öğrencilerimizi bu kulübelerden rahatça arayabilmektedirler. Türkiye’de kullandığımız cep telefonları Amerika’da artık rahatça kullanılabilmektedirler. GSM telefonlarınızı bu şehirlerde kullanabilmek için öncelikle cep telefonunuzun şarj cihazı amacıyla 110V’luk enerjiyi 220V’luk cereyana dönüştüren özel adaptörlerden satın almanız gerekir. Gerçi artık pek çok cep telefonu üreticisi şarj cihazlarını her iki voltaja uyumlu imal ediyorlar, bu yüzden voltaj sıkıntısı neredeyse yok olmak üzere ama siz yine de bu şarj cihazlarının uyumlu olup olmadıklarını kontrol edin. Diğer bir konu da cep telefonunuzun GSM1900 yayınlarını alabilecek işleve sahip olmadığını kontrol etmeniz olacaktır. Kısaca Tribant olarak adlandırılan bu özellik cep telefonunda bulunuyorsa Amerika’da görüşme yapabilirsiniz. Alman telekom devi T-Mobile burada da hizmet veriyor. 30$ karşılığında alacağınız bir tak-konuş simkartı sizlere 200 dakikanın üzerinde bir görüşme kredisi ve size ait bir numara verilir yalnız yine unutmamanız gereken nokta bulunuyor. Bu dakika, arandığınızda da işliyor yani diğer bir deyişle arandığınızda da operatöre para ödemiş oluyorsunuz. Yani alo demeniz bile para.

 

Amerika’da yaşayan Türklere sunulan bir hizmet daha bulunmaktadır. Herhangi bir telefon kulübesinden hiç para atmadan telefon tuşları üzerinde bulunan harflerle 1-800-VATANIM yazdığınız takdirde, Türkiye’den bir operatörle konuşarak cep telefonu dışında dilediğiniz bir telefonu ödemeli olarak arayabilirsiniz. Bu sistem sayesinde öğrencilerimiz ailelerine kolayca ulaşabilmektedir. Ayrıca birçok yerde satılan yine PIN kodlu ön ödemeli telefon kartları ile ucuz görüşme olanağı bulunmaktadır. PT1, Big Apple gibi telefon kartları öğrencilerimiz tarafından en çok kullanılan telefon kartlarındandır. Ayrıca okulumuzda bulunan internet kafeden öğrencilerimiz e-mail’lerini kontrol edebileceklerdir.

New York ve Londra'da nerede kalacağım?

Bizler “homestay” programlarımızı İngiltere’de Londra’nın en seçkin semtlerinden olan ve 4 ncü bölgede yeralan Richmond’ta yürütüyoruz. Londra’nın güneybatısında kurulmuş olan bu tarihi semt, nezih oluşu ve güzelliği ile Londra’da ün yapmıştır. Richmond, en ünlü markaların satıldığı mağazalarla ve alışveriş merkezleri ile dolu, büyük bir tren ve metro istasyonuna ve Kraliyet ailesine ait geyiklerin serbestçe dolaştıkları büyük bir parka sahip, Thames Nehri’nin bir kolunun geçtiği, disco, bar ve sinema gibi eğlence merkezlerini de bünyesinde barındıran son derece canlı ve elit bir semttir. Bunu bir İngilize sorarak da öğrenebilirsiniz. Zaten bu konuda çok meraklı olan İngilizler’e Richmond’da kaldığınızı söylediğinizde, sizlere “wow!” gibi bir tepki vereceklerdir. Bu da Deren Koray’lıların ayrıcalığı diyelim. Öğrencilerimiz bu semtin sakinleri olan ailelerin yanında kalarak yaz okuluna devam edeceklerdir. Bizler de aynı bölgede öğrencilerimizle birlikte bu ailelerde ikamet ediyoruz. Ailelerin maddi durumları oldukça iyidir. Her ailenin dubleks bir evi, bahçesi ve garajı bulunur. Türkiye’deki tipik yazlık evleri ile İngilizlerin normal olarak yaşadığı evler büyük benzerlik gösterir. Zaten adından da anlaşılacağı üzere (!) Richmond, Londra’nın gelir düzeyi yüksek ailelerin yaşadığı en iyi semtlerden biridir. Biliyor musunuz? “Bridges to Babylon” turnesinde son konserini İstanbul’da veren ve gazetecilerin bir kare fotoğrafını görüntülemek için adeta birbirlerini ezdikleri Rolling Stones’un ünlü solisti Mick Jagger de Richmond’da oturuyor. Michelle Pfiffer’ın da Richmond Park’ın hemen altında yeralan geniş malikanesi bulunmaktadır. Bizlerin Londra programına katılan tüm öğrencilerimize bu ünlülerin evlerini göstermekteyiz. Richmond’daki evlerimizin hepsi birbirlerine sadece 2-3 dakikalık uzaklıkta yeralmaktadır. Bu Londra için olağanüstü bir durumdur, çünkü Londra gibi büyük bir metropolde öğrencilerini tek bir semtte barındırabilen tek kuruluş Deren Koray’dır. Richmond’da bazı ailelerimiz apartman katlarında oturmaktadırlar. Buradaki dairelerin de standartları yüksektir ancak genel olarak İngiltere’deki dairelerin ortak bir yönü vardır. Emlak ve arsa fiyatları Londra’da inanılmaz derecede pahalı olduğu için evlerin içindeki odalar büyük değildir. Bu, standart gelire sahip olan ailelerin yaşadıkları hemen hemen bütün evlerde geçerlidir. Ailelerimiz öğrenci barındırma işlevini maddi çıkarları için değil, kendi kültür ve geleneklerini öğrencilerimize sunmak onlarla sevgiyi, dostluğu ve aynı ortamı paylaşmak için yaparlar. Yıllardır aynı ailelerle beraber çalıştığımız için tüm ailelerimiz, kendilerini yakından tanıdığımız ve biz firma yetkililerin dostu olan kişilerdir. Bizlerin ve ailelerimizin koordinatörü olan Mrs. Davis, bu kültür hizmeti karşılığında Londra’da British Council tarafından 1995 ve 1997 yıllarında ödüllendirilmiştir. Bu noktada bir Deren Koray farkından daha sözetmek istiyoruz. Londra çekiciliğine karşın, her büyükşehir gibi kozmopolit bir kenttir. Her dinden ve ırktan insanı bulmak mümkündür. Türkiye’de yurtdışı eğitim hizmeti veren birçok firmanın gözden kaçırdığı bir nokta bulunmaktadır. Sömürge toplumları ile isim yapmış İngiltere bu ülkelerden gelen insanlarla doludur. İçlerinde ezilmişlik duygusu olan bu insanlar yaşadıkları bu duyguyu bastırmak için İngiltere’de önemli kademelere ulaşma mücadelesi vermektedirler. Özellikle Hindistan ve Pakistan asıllı İngiliz vatandaşları neredeyse tüm dil okullarını ellerinde bulundurmaktadırlar. Bu dil okullarının barınma servisleri de öğrencilerini bu ailelerin yanına verme ve onlara madden destek verme eğilimindedir. Türkiye’deki yurtdışı eğitim danışmanlığı servisleri bu ayırımı yapamamakta ve İngiltere’ye eğitim için gönderdikleri öğrencilerin çoğu, bu gerçeği bilemeden kendilerini bu ailelerin yanında bulmaktadırlar. Pakistan ve Hindistan kültürleri elbette ki ilginç kültürlerdir ama bunun gerçek adresi Hindistan ve Pakistan’dır, Londra değil. Bu sebeple Deren Koray’ın aileleri English’tir, British değil (!)

 

Amerika’da da durum İngiltere’den farksız değildir. Amerika’daki tüm yaz okulu programlarımızda öğrencilerimizi yurtlarda barındırıyoruz. Bunun ana sebebi, kıyı kentlerinde nüfusun fazla kozmopolit olmasından kaynaklanıyor. Gelenekleri ile yaşayan, gerçek Amerikalı ailelerin daha çok orta Amerika’da yayılış gösterdiği gerçeğini her organizatör bilmektedir. Diğer kıyı bölgelerdeki büyük kentlerde ise elit bir profile sahip ailelerin şehirden oldukça uzak bölgelerde lokalize olduklarını biliyoruz. Bu da öğrencilerimizi şehirden ve doğal olarak aktivitelerden koparan olumsuz bir etmen olarak karşımıza çıkar. Diğer bir dezavantaj da ne toplu taşıma araçlarının bu tür bölgelerde çok zayıf olmasından kaynaklanır. Amerika’da araba ve petrol fiyatlarındaki büyük ucuzluk, her bir bireyin kendi arabasına sahip olmasına yol açmıştır. Amerika’daki bizler de böyle bir olanağa sahip olamayacağımız için barınma için şehir merkezinde konuşlanmış en kaliteli yurtları ve okulları seçiyoruz. Burada edinilen uluslararası arkadaşlıklar unutulmazdır. Başta Japonya, Tayvan, Almanya, Fransa, İtalya, Kore, Çin, İspanya, Portekiz, Meksika, Brezilya, İsviçre ve daha pek çok ülkeden gelen diğer öğrencilerle son derece sıcak bir atmosferde kaynaşan öğrencilerimiz kültürel ziyaretlerden arta kalan zamanlarında bu arkadaşları ile pek çok dostluğu paylaşmaktadırlar. Bu da pratiği arttırıcı en önemli etmenlerden bir tanesidir.

 

Programlarımızı New York’un şehir merkezinde bulunan Deren Koray kalite kriteri çerçevesinde hizmet verme potansiyeline sahip öğrenci yurtlarında yürütüyoruz. Yurt ve çevresinde 24 saat servis veren gıda şarküterileri sayesinde öğrencileriniz diledikleri an ihtiyaçlarını New York’ta giderebiliyorlar. 2, 4 ve 6 kişilik klimalı odaları sıcaktan bunaldığımız zaman rahatlamamıza olanak veriyor ayrıca odalarda bulunan wc ve banyolarda 24 saat sıcak su alabiliyorsunuz. Merkezde bulunan yurdumuz aynı zamanda okula yürüyerek ulaşma olanağını bizlere sunuyor. Oda servisi ve düzenli temizlik hizmetleri sayesinde de temiz ve hijyenik bir ortamda yaşamanın keyfini sürüyoruz.

Londra'daki İngiliz ailelerle evde nasıl diyalog kuracağım?

Herşeyden önce böyle bir endişenin yersiz oldugunu hatırlatmak isteriz. Söz konusu aileler, yabancı uyruklu bir öğrencinin kendi dillerini çok iyi konuşamayacağını düşünerek, öğrencinin rahatça anlayabileceği bir tarzda konuşacaklardır. Bir kıyaslama yapacak olursak Amerikan aksanı ile konuşan bir Amerikali ailenin yanında kalan öğrenci, Ingiliz aksanı ile konuşan bir İngiliz ailenin yanında kalan öğrenciden daha fazla zorlanacaktır. Dikkat edilirse İngiliz aksanı daha net, daha açık ve gramer kurallarına uyularak konuşulan bir İngilizce’dir. Endişelenmeyin ! bir kelime dahi söyleseniz anlatmak istediklerinizi kolayca aktarabilirsiniz. Çünkü onlar buna zaten hazır olacaklardır. Zaten İngilizcenizi geliştirmek için onların yanında kalıyorsunuz öyle değil mi? Amaç, dilinizi geliştirmek ve o pratiği kazanmak. Gündüz okulda öğrendiğiniz gramer noktalarını akşam ailenizin yanında pratiğe dökmek. Bu sebeple aile yanında kalıyor ve bu sebeple İngiltere’ye Avrupa’nın başkenti Londra’da kalıyorsunuz. Bu her zamanki gibi sizin ayrıcalığınız oluyor.

Londra'da aile yanında kalırken nelere dikkat etmem gerekli?

Evet, aslında bu, üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. “Belli bir ücret karşılığında evde kalıyorum istediğimi de yaparım” şeklinde bir düşünce, İngiliz ailelerce hiç de hoş karşılanmayacak bir gaftır. Yukarıda ailelerin bu işi maddi çıkarlar gözetmeksizin gönül rızasıyla yaptıklarını belirtmiştik. Elbetteki ailelere sizler için belli bir ücret ödeniyor ancak bu geri planda kalan bir kavram. Öğrenci, özetle ailenin evini bir otel olarak kullanamaz. Kendini evin bir bireyi olarak görmeli ve üzerine düşen görevi yerinde ve zamanında gerçekleştirmelidir. Örneğin erkek bir öğrenci evde ayaklarını uzatıp yatarken evin reisi bahçedeki çimleri biçiyorsa bu aile bireyleri tarafından hoş karşılanmayacaktır. Yine bir kız öğrenci aynı şekilde siesta yaparken evin hanımının sofrayı kurması ve onun yardıma ihtiyacı olup olmadığını nezaketen sormaması da öğrenci için eksi bir puandır. Bu, kesinlikle bir öğrencinin ev işleri yapacağı şeklinde algılanmamalıdır, ancak öğrencinin ailenin bir ferdi olarak sorumlu bir kişi olduğunu onlara hissettirmesi güzel bir jesttir. Bunun yanında hep birlikte televizyon seyrederken izin almadan öğrencinin başka bir kanalı açması, buzdolabını, telefonu, televizyon veya videoyu izinsiz olarak kullanması bu toplumda kabalık sayılır. Bakınız İngilizce’de 2 sihirli sözcük bulunmaktadır. Bunlar “lütfen (please)” ve teşekkür ederim (thank you)” dur. Bu kelimeler İngiltere’de sıkça karşılaşılan ve kullanılan kelimeler olduğu için, öğrencimizin de dilinden kesinlikle düşmemelidir. Bu yüzden de ölçülü ve nazik davranmaya öğrencimiz özen göstermelidir. Şehir içi telefon görüşmeleri için dahi çekinmeden para isteyebilirler çünkü onlar bu kültürün bir parçasıdır. Bu nedenle ailelere fırsat vermeden yaptığınız işin ya da görüşmenin bedelini hemen ödemek sizin için olumlu bir puandır. Temizlik ve düzen üzerinde titizlikle durdukları konulardır. Yıkanmaktan ve temizlikten hoşlanmayan bir insan, onlar için üçüncü sınıf bir kişidir. Özellikle temizliğe dikkat edilmelidir. Bir diğer konu da dakikliktir. İngilizler dünyanın başka hiçbir ülkesinde göremeyeceğiniz kadar dakik bir toplumdur. Örneğin her otobüs durağında otobüsün kaç dakikada bir geçeceğini gösteren tablolar bulunur. 8.27’de gelmesi gereken bir SWT-Waterloo treni, teknik bir problem olmadıkça 8.27’de gelir. Son yıllarda artan deniz – kara ve demir yolu trafiği bu dakikliğe zaman zaman gölge düşürmektedir ancak toplumdaki bu dakiklik hassasiyeti hiçbir zaman değişmeyecektir.

Londra'da şehir içi ulaşım nasıl gerçekleşiyor?

Bu son derece sistemli ve bir o kadar da geniş bir ulaşım ağı olma özelliği ile dünya büyükleri arasındadır. Londra’ya “dünyada en son kaybolunacak şehir” ünvanını versek sanırız yeridir. Metropolde ulaşım, metro, otobüs, hafif raylı sistem, tren ve nehir yolu ile gerçekleşmektedir. Bu taşıtlara biniş ve inişler aylık, haftalık ya da günlük satın alınan “Travelcard” larla yapılır. Bu kartlar, bilgisayarlı turnikeler aracılığı ile her istasyonda geçiş hakkı verir. Paso niteliğinde haftalık ve aylık kartlar istasyon gişelerinden, günlükler ise otomatik makinalardan saat 9:30’dan sonra alınabilir. Ulaşımda öğrenci grup indirimleri olduğu için paso niteliğindeki travelcardlar Londra’ya varışın hemen ertesi gününde grup liderince alınır. Bunun için bir vesikalık resim gerekmektedir. Bu kartlar Londra’da 1 ay veya hafta boyunca her taşıtta sınırsız şehir içi ulaşım hakkını verir ve aylık 50 Pound’a satın alınır. 16 yaş ve üzerinde olan öğrenciler ise bu travelcardlar için aylık 118 Pound ödeyeceklerdir. Bu kartlar programımız gereği 1 ile 4. zon arasında geçerli olacaktır. Geleneksel siyah taksiler, Londra’ya ayrı birer hava verirler. Amacınız olmasa bile bu siyah taksilere binip kısa süreli yapacağınız bir tur sizleri mutlu edecektir. Merkezde yolcu taşıyan nostaljik çift katlı otobüslerin arkaları açıktır ve durakta olmasanız bile bu sayede aracı yakaladığınız anda binebilme ve inebilme özgürlüğüne sahip olursunuz. Otobüs seferleri o kadar yoğundur ki aynı dakika içinde 3 tane aynı numaralı otobüsün geldiğini izleyebilirsiniz. Metrolar çok düzenli ve çok iyi planlanmıştır. İstasyon adlarını taşıyan levhalardan her 10m.de bir sistemli şekilde yerleştirilmiştir. Görme özürlü vatandaşları için metro içinde ve istasyonlarda metronun bulunduğu istasyonun adı defalarca anons edilir. Vagon ile platform arasında kalan boşluklar defalarca beyninize kazırcasına “Mind the Gap !” anonsu ile uyarılırsınız. Çoğu platformda sizleri yeryüzüne taşıyan yürüyen merdivenler ya da 30 kişilik büyük asansörler bulunur. Londra’da daima yürüyen merdivenlerin sağında durmak gereklidir. İşi acil olan kişiler koşturarak ya da hızlı adımlarla merdivenin sol tarafını kullanırlar. İstasyonlarda ücretsiz dağıtılan ulaşım şemaları bulunmaktadır.

Londra'da neler ucuz veya pahalı?

Londra’da pahalı sayabileceğimiz üç büyük alan vardır: Ulaşım, gıda ve konaklama. Programımızın maliyeti yükseltmemesi açısından tarafımızca bizler de bu konuya ilişkin iki büyük önlem almış bulunuyoruz: Ulaşım 1 aylık veya haftalık indirimli kartlar ile sağlanırken, gıda ve konaklama sorunu aileler tarafından verilen 2 öğün yemek ile çözülmüş ve mali yük velilerin üzerinden alınmış olmaktadır. Öğle yemeklerini de öğrencilerimiz Food Plaza’daki kantin tarzı yerlerden satın almaktadırlar. Bunun yanısıra 1 Pound’a pizza yapan ve yanında ücretsiz salata veren İtalyan restoranları da vardır. Londra dünya müzik merkezi olduğu için müzikseverlerin ilgilenecekleri cdler oldukça ucuzdur. Örneğin az kullanılmış single albümü 10 Penny’e alabilirsiniz. 4’lü paket CD’leri 10 Pound’a, en son hitleri içeren double albümleri ise 14 Pound’a alabilirsiniz. Elektronik eşyalar çok ucuzdur. Örneğin Türkiye’de henüz görmediğiniz modelleri orada bulabilirsiniz. Walkman, saat, fotoğraf makinesi, portable müzik setleri, MP3 ve CD playerlar gibi cihazları gümrüksüz satın alabilirsiniz. Londra müzik merkezi olduğu kadar spor merkezidir de. Wembley Stadyumu ve Wimbledon, spor karşılaşmalarının yapıldığı önemli merkezlerdendir. Spor ürünleri de oldukça ucuzdur. Dünyanın ünlü spor ayakkabı markalarını şaşırtıcı fiyatlarla satın alabilirsiniz. Nike Town tüm Nike ürünlerinin satıldığı büyük bir komplekstir ve okulumuza sadece 7 dklık yürüyüş mesafesindedir. Londra size inanılmaz şekilde ürün seçeneği sunar. Bunlar arasında karar vermeniz oldukça zordur. Pazar günleri kurulan Petticoat Lane, Wembley ya da Camden Lock gibi pazarlarda iğneden ipliğe aradığınız herşeyi son derece uygun fiyatlarla bulursunuz. Adı üstünde, buraları pazar yerleri. Yine ekonomiye katkıda bulunmak amacı ile halkın düzenlediği ve hemen her semtte kurulan Car-Boot Sale denen bir pazar sistemi vardır. Burada ise kalite düşük ancak fiyatlar daha da ucuzdur. Genelde kullanılmış mallar satılır ancak hiç kullanılmamış olan ürünler de yok değildir. Öğrencilerimiz alışverişlerini en ucuz semtlerden ve pazarlardan yaparlar, böylece sınırlı bütçelerine büyük katkı sağlamış olurlar. Yıllardır düzenlemiş olduğumuz programlar sayesinde Londra’nın en ucuz yerleri hakkında geniş bilgiye sahibiz. Öğrencilerimiz fiyat araştırması yaparken buralardaki ucuzluğu hemen farkederler. Öte yandan öğrencilerimizin satın alırken zorlandıkları ürünlerin arasında fotograf filmleri bulunuyor. Kaliteli 36 pozluk filmler İngiltere’de ortalama 4-5 Pound’a satılmaktadır. Bu nedenle öğrencilerimize filmlerini toplu olarak Türkiye’den götürmelerini tavsiye ediyoruz ancak son yıllarda kullanımı artan dijital fotograf makineleri sayesinde öğrencilerimiz bu masraftan da kurtulmuş oluyorlar.

İngilizlerin yemek alışkanlıkları nasıldır?

Son derece düzenli bir yemek yeme alışkanlıkları vardır. Mesela sabah kahvaltılarını çok sıkı yaparlar. Kahvaltıları çay, süt, portakal suyu, mısır gevreği, 2 çeşit reçel, tereyağ, kızarmış ekmek ve meyveden oluşur. Bizler gibi peynir yemezler ama öğrencilerimiz için bunu sunacaklardır. Öğle yemeklerinde ise packed-lunch denilen sistem uygulanır. Aileler, öğrenciler okulda oldukları için yanlarına, tavuklu, ton balıklı, peynirli, garnitürlü sandviç veya pizza, meyve suyu, çikolata, kek, kraker, meyve gibi yiyecek ve içecek bulunan paketler hazırlarlar ancak bu menü öğrencilerimiz için KFC, Mc Donalds, Burger King gibi seçeneklerin yanında çok da cazip gelmemektedir. Bu nedenle öğle yemeklerini öğrencilerimiz kendi yemek tercihleri doğrultusunda Food Plaza’dan almaktadırlar. 5 çayı gelenekseldir, ne var ki bizler o saatte Londra’yı geziyor olacağız. İngilizler akşam yemeklerini genelde saat 18’de yerler ama program gereği yemek saat 19’da yenecektir. Yemeklerde asla domuz eti bulundurmayacaklardır. Menü aileden aileye değiştiği için kesin bir liste veremiyoruz ancak genel hatları ile rosto, tavuk, pizza, spagetti, kish, bolonez, lazanya, cod-fish (Norveç balığı), hot pie, payela, sarımsaklı ekmek, İtalyan mantısı, kuzu etli yemekler gibi ana sıcakların yanına daima haşlanmış sebze, salata, patates, Amerikan salatası, gibi garnitürler verilir. Akşam yemeklerinde asla ekmek yeme alışkanlıkları yoktur. Ancak milletçe ekmekten vazgeçemediğimiz için aileler bu konuda uyarılmıştır. Bu nedenle akşam yemeklerinde Türk öğrencileri için bol miktarda ekmek bulunduruyorlar. Akşam yemeğinden sonra mutlaka bir tatlı ikram edilir. Tatlılar ananas dilimli dondurma, vişneli, elmalı, blackcurrantlı sıcak pay üzeri dondurma, jöleli pasta, meyve jölesi, tramisu, meyve kokteyli, çikolatalı muss, trifle ve daha bir çok tatlı, çörek çeşitlerinin ardından bir fincan çay ile akşam yemeğimiz iyi bir şekilde noktalanır. Bu yemek ve tatlılar bu kültürde yeraldığı için öğrencilerimiz için ekstra bir yemek organizasyonuna girmemektedirler. Yurtlarımızda da genelde bu tarz yemekler sunulmaktadır. Öğrencilerimiz bu yemekleri severek ve beğenerek yemektedirler.

Londra'da neden belli başlı yurtlar?

Nedeni gayet açık. Öncelikle rastgele seçilmiş, hakkında hiçbir ön araştırma yapılmamış olan yurtlarda kalan öğrencilerin başlıca 3 ana problemi vardır. Bazı yurtlar öğrencilerin anane ve geleneklerini dikkate almaksızın öğrencilere hizmet ederler. Örneğin tabldot sistemi ile yemek dağıtan yurtlarda öğrenci o yemeği almaya mecburdur. Yemediği taktirde aç kalacaktır. Bu yemeklerin de o kadar iç açıcı olmadığını düşünürsek beslenme yönünden büyük problemler çıkar. Öğrenci dışarıda yemek yeme yoluna giderse bu velilere madden büyük yük getirir. Hemen bir örnek verelim: Londra’da bir restoranda 3 çeşit yemek yemenin bedeli 10 Sterlin’den başlar. İkinci olarak yine öğrencilerin Türkçe konuşmalarının her dakika engellenememesi durumudur. Öğrenci böyle bir durumda sürekli arkadaşlarının yanında olacaktır ve pratik, amacından sapacaktır. Diğer bir konu da kimsenin kişisel ilgi gösterememesidir. Böyle yurtlarda yüzlerce öğrencinin kaldığını da göz önünde bulundurursak öğrenci servis açısından kişisel ilgiden yoksun kalacaktır. Bir de kötü alışkanlıkları olan öğrencilerle aynı yurtta kalmak bizce risklerin en büyüğüdür. Ne kadar kontrol edilirse edilsin mutlaka gözden kaçabilen bir takım olaylar vardır. Bu nedenle mümkün olduğunca evlerde ve yurtlarda, davranışlarına kişiliğine kefil olduğumuz ve tanıdığımız öğrencilerimizle aynı mekanı paylaştırıyoruz.

Yabancı bir arkadaşla aynı odayı paylaşabilir miyim?

Bu elbette mümkündür ama bizlerin onaylamadığı bir durumdur. Sebebi çok basit. Davranışından emin olmadığımız, tanımadığımız yabancı kişilerle öğrencilerimizi aynı ortamda barındırmıyoruz. Çoğu velimiz yabancı bir öğrencinin pratik eğitime önemli bir katkı sağlayacağını iddia ediyor. Evet doğrudur pratik açısından yabancı bir öğrenci ile konuşmak gerçekten önemlidir ama bu olay kontrolun olduğu bir ortamda bir öğretmenin denetimi altında olmalıdır. Sınıflar bu amaç için en uygun mekanlardır, öğrencimiz pratiğini burada geliştirir. Tabi bu sözümüz karma sınıflar için geçerli, yani farklı uluslardan gelen öğrencilerin bulunduğu sınıflardan sözediyoruz. Yoksa tüm Türk öğrencilerin bulunduğu sınıflarda zaten böyle bir pratik olayı gündeme gelmeyecektir. pratik olayı gündeme gelmeyecektir. Yabancı bir öğrenci ile aynı odayı paylaşmak fikri ilk etapta cazip gelebilir ancak olayın bir de güvenlik açısından ele aldığınızda madalyanun hiç de küçümsenmeyecek diğer bir yanı gündeme gelecektir. Bizlerle öğrencilerini yurtdışına gönderen velilerimiz belli bir tabakanın velileridir ve çocukları bizim için özel çocuklardır. Çünkü hepsi iyi bir eğitim ve iyi aile terbiyesi almış gerçekten huy, davranış ve anlayış açısından özel gençlerdir. Çoğu yabancı öğrenci profiline baktığımızda standart ve sıradan yetişmiş çoğu da AB üyesi ülkelere ait, öğrencilerimizin alışık olduğu örf adet ve geleneklerden uzak, saygıda çoğu zaman kusur eden ve öğrencilerimizin sahip olduğu standartların çok altında yeralan bir nesil olduğunu izliyoruz. Öyle ki, sadece bir nüfus cüzdanı ile ülkeye giriş yapabilen konsolosluk tarafından sırf AB üyesi ülke vatandaşı diye hiçbir şekilde güvenlik araştırmasından geçmeden kaba tabirle elini kolunu sallayarak ülkeye giriş yapan bir bireyle, kendi öğrencimizi aynı yaşam şartlarına ve ortama almanın çok mantıklı olmayacağını düşünüyoruz. Örneğin Hollanda gibi uyuşturucunun sokaklarda serbest satıldığı bir ülkeden gelen öğrenci ile sırf pratik yapsın diye aynı ortamda barındırmak bizce riskten başka birşey değildir. Hepsini bir kenara bırakın, İngilizce öğrenmek için New York’a ya da Londra’ya gelmiş yanlış ve hatalarla dolu konuşan bir gençten bizim öğrencilerimiz sizce hangi İngilizce’yi öğrenir? Ne tür bir pratik beklentisi içinde olabilirsiniz? Avrupa gençleri her konuda son derece rahat hareket ederler. Pratikten önce öğrencilerimizin can güvenliği gelir. Bu dezavantajları aileler için değil, yurtlar için söylüyoruz. Tabiki bunu İngiltere’deki tüm yurtlar için söylemek yanlış olur, ne var ki, kimse işletmesini kötülemeyeceği gibi, bu iş asla şansa bırakmamalıdır. Burada en büyük görev acentaya dolayısı ile veliye düşer. Araştırma yapmadan velinin seçeceği bir firma, öğrencinin yurtdışında kaldığı sürede veliyi huzursuz ve tedirgin edebilir. Bu nedenle bizler, ister aile yanında kalsınlar isterlerse yurtta öğrencilerimizin başında 24 saat süreyle mobil telefonlarımızla bekler, onları yurttaki odalarına kendi arkadaşlarıyla yerleştiriir, böylece güvenliğini ve kontrolü sağlarız.

Yaz okulları rezervasyonu için neler gerekli?

Programlarımızda rezervasyon için başvuru sırası değil, yatırılan kayıt ücreti dikkate alınmaktadır. Yatırılan bu miktar, rezervasyon, transfer ve haberleşme ücreti olarak işlem görür. Kayıt ücreti alınmadan rezervasyon yapılamamaktadır. Programlarımızı için alınan kayıt ücreti ve bakiye, yurt dışındaki merkeze öğrencinin adıyla birlikte zaman geçirmeden gönderilir ve böylece ögrencinin rezervasyonu yapılmış olur. Deren Koray butik çalışan bir acentadır bu nedenle öğrencilerimizle sağlıklı bir şekilde iletişim kurabilmek ve onlarla yeterince ilgilenebilmek için kontenjanlarımızı sınırlı tutmaktayız. Bu arada son katılım tarihinden sonra yapılacak olan başvurularda yer garantisi verilememektedir. Daha da önemlisi ögrencilerini programa kaydettirmek isteyen velilerin konsolosluktan talep edilen belgeleri öncelikli olarak bizlere iletmeleri gerektiğidir. Vize başvurusu yapılmayan bir öğrencinin doğal olarak vize alması mümkün değildir. Vize için gerekli belgeler firmamiza ulaştırılmadıkça tüm ücretin yatırılmasının hiçbir anlamı olmayacaktır. (bkz. Konsolosluktan istenen belgeler)

Londra’da ailemden memnun kalmadığım takdirde ne olacak?

Böyle bir sorunun olmaması için program öncesi öğrenciye başvuru formu dolduracaktır. Başvuru formunda öğrenci ile ilgili tüm ayrıntılar yeralacaktır. Bu formlar İngiltere’ye gönderilir ve ailelere dağıtılır. Burada aileler formları tek tek incelerler ve kendilerine en uygun yapıda olan öğrenciyi seçerler. Böylece aile öğrenciyi gelmeden önce aşağı yukarı tanımış olur. Bu sistem tamamen aile uyuşması sorununu ortadan kaldırır. Yine de bir anlaşmazlığın yaşandığı bir ortamda, geçerli nedenleri bulunursa, öğrencinin ailesi değiştirilir. Örneğin öğrenci sigara içilen bir evden rahatsızlık duyuyorsa, aileyi değiştirme ricası bu durumda derhal yerine getirilir.

New York ve Londra için ne kadar cep harçlığı alacağım?

Cep harçlığı, öğrencinin kişisel harcama kapasitesine göre değişir. Normal şartlarda hediye almayı ya da para harcamayı seven bir öğrenciye 4 haftalık bir süre için 800 Sterlin bile az gelecektir, ama ekonomik bir gezi için bizim önerdiğimiz rakam 400 Sterlindir. Gerek Londra’da gerekse New York’ta her türlü müze, eğlence parkı, lazer savaşları gibi aktivite giderlerini firmamız karşılamaktadır. Amerika’da ise, yine bol harcamayı seven bir öğrenci için 1000$ bile yetmeyebilir. Bizim önerdiğimiz rakam 3 hafta için ortalama 500-600$’dır. Burada hemen küçük bir hatırlatma yapmak yerinde olur. New York’taki programımızda Niagara Şelaleleri veya Washington D.C. için ekstra bir gezi düzenliyoruz. Bu gezinin bedeli 100 ile 150 Dolar arasında değişmektedir. Programa katılmadan önce ekstralarla ilgili sizlere firmamız tarafından ikincii bir hatırlatma yapılacaktır. Öğrencilerimiz genelde her sene belli ürünleri alma eğilimindedirler. Bu hem Londra hem de New York için geçerlidir. Alışveriş listesinde yeralan ürünler genellikle dünyaca ünlü futbol yıldızlarının ve takımların formaları, discman, dijital fotoğraf makinesi, mp3 çalar, roller blade/skate, Nike, Reebok, Adidas gibi dünyaca ünlü ve pahalı ayakkabılar ve bunların spor eşyaları, Planet Hollywood, Hard Rock ve Harley Davidson Cafe’den hediyelik eşya ya da giyim malzemeleri, Swatch, Casio gibi yüksek fiyatlı saatler, video-kamera, cep telefonu, CD setleri, mini kasetçalarlar, makyaj malzemeleri, pahalı parfümler, Cindy bebek ve serisi, uzaktan kumandalı arabalar, mini tren ve yarış arabaları, Sega, Nintendo, Sony Playstation ekipmanları ve oyunları, joystick, her türlü multimedya bilgisayar aksesuarları, lisanslı programlar ve oyunlar, yine dünyaca ünlü Levi’s, Calvin Clein, Lee, Guess, Timberland gibi spor giyim markaları ve özel ilgi alanına giren daha pek çok markayı almak için büyük arzu duyar. Bu nedenle cep harçlığı vermeden önce çocuğunuzla, onun neler almak istediği konusunda mutlaka görüşünüz. Gerektiğinde bizlere telefonla da danışıp bilgi alabilirsiniz.

Yanımda getirdiğim parayı nasıl koruyacağım?

Paranın kaybolma endişesi varsa bizlerin talimatı ile öğrencinin toplam harçlığı İngiliz ailelere verilip hergün cep harçlığı verilmesi rica edilebilir ya da öğrenci evden çıkarken sadece o gün harcayacağı miktarı yanına alabilir. Böylece, hem parayı kaybetme riski ortadan kalkmış, hem de öğrencimiz fazla harcamamış olur. Bunun yanında grup liderinin Londra’daki HSBC Bank’ta bir hesabı ve bir elektronik kartı bulunmaktadır. Her gün belli miktarda para çekerek öğrencilere dağıtabilecektir. Ayrıca öğrencilerimiz okul öğretmenlerine de paralarını verebilirler. Arzu edilirse okul öğretmenleri de onlar adına harcamaları yapabilmektedir veya sizlerin istekleri doğrultusunda küçük öğrencilerimiz için grup liderlerimiz öğrencilerin paralarını teslim alıp, günlük ya da haftalık olarak eşit miktarlarda kendilerine de verebilirler. Böylece velilerin “Ya parasına sahip çıkamazsa” şeklindeki kaygılarına son vermiş oluyoruz. Kredi kartları da her türlü alışveriş için kullanılan pratik çözümlerden biridir. Bizce en sağlıklı çözüm velilerimizin çocukları için uluslararası geçerliliğe sahip ek limitli bir kredi kartı çıkarmalarıdır. Okulumuzda bulunan bankamatikler aracılığı ile öğrencimiz kendine o hafta yetecek olan miktarı çekip dilediği şekilde güvenle harcayabilecektir. Bunun için Cirrus, Maestro ya da Visa Electron logolu bildiğiniz bankamatik kartlarından bulundurmaları gerekecektir. Bu kartların bulunduğu YTL hesabına yatırılacak Türk Lirası karşılığında öğrencimiz yaklaşık 3$ komisyon karşılığında Londra’daki ATM’lerden anında Sterlin, New York’ta da Amerikan Doları çekebilecektir. Bu hem New York, hem de Londra için önerdiğimiz en güvenli yöntemdir.

İngiliz aileme Türkiye'den hediye götürebilir miyim?

Gayet tabi. Bu, Türk insanının ne kadar düşünceli ve hassas olduğunu gösteren olumlu bir davranıştır. Bu sayede İngiliz aile ile çok daha iyi bir diyaloğun temelleri atılmış olur. Bizlere en çok sorulan sorulardan biri de ne tür hediyelerin götürülebileceği şeklindedir. Türk rakısı, elma çayı, baharat, elişi, tekstil ürünleri, özellikle Türkiye’ye özel süs eşyaları örneğin nazar boncuğu, onyx taşı, hediyelik rakı, bakır üzeri işlemeler, yöresel çarıklar, el işi sepet, gibi turistik bölgelerde görmeye alıştığımız parçalardan bir iki tanesi onlar için ilginç hediyeler olacaktır. Bazı öğrencilerimiz kendi yörelerine ait özel ürünleri de ailelerine hediye olarak götürebilmektedir. Bu seçim tamamen size ve seçiminize bağlıdır. Aile ile kuracağınız bir gönül bağı, ömürboyu kurulacak olan dostlukların da tohumudur. Hediye kavramı bizim kültürümüzde çok daha fazla gelişmiştir, bu yüzden karşımızda farklı bir kültürden olan insanlara bu mesajı vermek hoş bir davranış olacaktır.

Londra ve New York tehlikelidir diyorlar. Bu doğru mu?

Her metropolün kendine göre tehlikeleri vardır. Bugün yaşadığımız kentte bile arada sırada küçük olaylara şahit oluyoruz. Londra ve New York’un da pek tabiki kendine özgü birtakım problemleri vardır. Bakınız dünyadaki tüm metropollerde geçerli olan çok önemli bir kural vardır. “Doğru zamanda doğru mekanda olmak“. Şimdi kendinize bir soru sorun. Yaşadığınız şehirde gece bulunmamanız gereken yer neresidir? Bu soruya vereceğiniz mutlaka bir yanıt vardır. Aynı yanıt Londra ve New York için de geçerlidir. Dolayısı ile programlarımızda bizler de doğal olarak doğru zamanda doğru mekanda bulunacağız. Bunun dışında metropollerle direkt bağlantılı olmayan ama kalabalık mekanlarda karşılaşılan bazı sorunlar bulunur. Örneğin yaşam pahalı olduğu için her iki kentte dalgın dalgın gezinen turistlerin tüm paralarını ya da değerli eşyalarını çaldırmaları işten bile değildir. Böyle bir olasılığı düşünerek örneğin tüm paranın cepte ya da bir çantada taşınması açıkça bir risktir. O gün için yetecek miktarı almak bizce en doğrusudur. Öte yandan toplu taşım araçlarında ya da kalabalık bir yerde değerli bir eşyanızı unutursanız bu eşyanın tekrar size ulaşması çok zordur. Büyük olasılıkla ihtiyaç sahibi biri tarafından alıkonacaktır. Bu nedenle her zaman dikkatli olmak gerekmektedir. Bu arada Londra’da trafiğin ters yönde seyretmesi, öğrencinin tüm trafik bilgisinin altüst olmasına neden olur. Bu, diğer yaz programlarında bir ayrıntı gibi görünmesine rağmen Deren Koray bu konunun üstüne de titizlikle eğilir. Öğrencilerine Londra’daki ilk günlerinde uygulamalı oriyantasyon eğitimi ve trafik dersi veren tek kuruluş Deren Koray’dır. New York’a gelince, son yıllarda New York belediye başkanının aldığı seri önlemlerle bir zamanlar suç oranı sıralamasında üst sıralarda yeralan New York, günümüzde Amerika’daki en güvenli kentlerden biri olarak bambaşka bir kimlikle karşımıza çıkmaktadır ve yeni yönetimle de çıkmaya devam etmektedir. Belediye başkanlarına adeta tapan New York’luların, bu sevgilerini dükkanlarına başkanın resimlerini asarak ifade ettiklerine şahit olduk ve çok şaşırdık. Rudolph Giuliani ile başlayan bu değişim Michael Bloomberg ile devam etmektedir. Geçmiş yıllarda geceleri özellikle Broadway dışında dolaşmak pek akıllıca değildi. Artık New York’un her yerinde (Harlem hala hariç) güvenle gezebiliyoruz. Eskiden arabaların arkasında hırsızlara bırakılmış “Arabamın bagajında ve içinde eşyamı bırakacak kadar aptal değilim, çalacağın hiç birşey yok” mesajlarına artık rastlamıyoruz. Zaten bizlerin olmadığı yerde öğrencilerimizin de işi yoktur. Bizler firma yetkilileri olarak yaz okullarımızın olduğu tarihte “incoming” ve “outgoing” faaliyetlerimizi askıya alıyor, öğrencilerimize yurtdışı seyahatlerinde temsilci öğretmenlerimizle birlikte 24 saat süre ile eşlik ediyoruz. Çünkü dünya üzerinde bundan daha fazla sorumluluk isteyen ve kesinlikle hata telafi edilemeyen bir sorumluluk herhalde yoktur. Öğrencilerimizin güvenliği ile ilgilli konuları da içeren bir program kitapçığını programlarımız başlamadan en az 20 gün önce öğrencilerimizin ve velilerimizin dikkatlerine sunuyoruz. Bu belgede büyükşehirlerin sıkıntılarını ve sorunlarını kolayca bertaraf edecek çok önemli bilgiler bulunmaktadır. Bu ön bilgiyi alan öğrencilerimiz ayrıca Londra ve New York’a vardıktan hemen sonra bizlerin güvenlik eğitimine tabi tutulacaklardır. Deren Koray sorumluluğunun bilincindedir ve programlarında öğretmenlerini ve öğrencilerini asla yalnız bırakmaz. Firmamızın antetli kağıdında yazan “dk cares” (Deren Koray korur, kollar) sözcüğü, bu özelliğimizden yola çıkılarak İngiltere ve Amerika’da temsilciliğini yaptığımız firmalar tarafından bizlere verilmiş ve bizlere yakıştırılmış bir logodur. Bu sözcüğü ve yakıştırmayı gururla taşıyor, üzerimize düşen her türlü görevi yerine getiriyoruz.

Londra'da ve New York'ta genelde hava şartları nasıl? neler giyebilirim?

Londra’nın ne yazık ki “yağmurlar şehri” gibi yanlış bir imajı vardır. Yaz aylarında yağmur yağdığı doğrudur ancak güneş kendini gösterdiğinde de insanlar adeta kaçacak gölge arar. Genellikle hava açık veya parçalı bulutludur. Londra’nın havası Karadeniz İklimi ile belirgin bir benzerlik gösterir. Havanın açacağını ya da yağmur yağacağını önceden kestirmek çok zordur. Bunun için hava tahminlerini almadan dışarı çıkmak hiç de mantıklı değildir. İngiltere’nin çevresinde akan sıcak Golfstream akıntısı, Londra’nın havasını ılıman kılar. Londra’nın yağmuru hiçbir zaman bardaktan boşanırcasına yağmaz. İnsanı tatlı tatlı ıslatan bir yağmuru vardır. Şiddetli yağmurlar ender görülür. Özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında hava oldukça sıcaktır ve yakıcı bir güneşi vardır. Hyde Park’taki ağaçların gölgesinde dinlenmeden yol almadığımızı hatırladığımız çok günümüz vardır Londra’da. Kalın olmayan bir spor şapka sizi hem yağmurdan hem de güneşten yeteri kadar koruyacaktır. Bu durumda pamuklu tişört ya da ince gömlek idealdir. Gecelerin serin olduğunu hatırlatmakta yarar var. Bu nedenle bir iki kazak bulundurmak yararlı olacaktır. Günlük hava raporunu evden çıkmadan önce aileden almak yapılacak en mantıklı iştir çünkü yüksek teknoloji sayesinde saat saat hava durumu meteoroloji tarafından son derece başarılı şekilde tahmin edilmektedir.

 

New York’a gelince, bu şehir yazın oldukça sıcaktır. Alışık olmadığımız, zaman zaman bizlere zor anlar yaşatan nemli günler de bulunmaktadır. Bu nedenle yanınızda taşıyacağınız minik bir kolonya sizin yardımcınız olacaktır. Amerikalılar bu sıcak havanın dezavantajlarını yaşamamak için aklınıza gelebilecek her yeri güçlü klima sistemleri ile soğutabilmektedirler. Bu noktada teknolojilerini konuşturan dostlarımız, Adnan Menderes Havalimanı’nın 3 katı büyüklüğüne sahip Madison Square Garden’ı ve binlerce metreküplük hacme sahip Penn Station’ı dahi soğutabilmektedirler. Okulumuzun da son derece güçlü bir klima sistemi bulunmaktadır. Öyle ki ısınmak için çoğu zaman kendimizi dışarı attığımızı hatta kalın hırkalarımızı giydiğimizi biliyoruz. Merkezi soğutma sisteminin çok güçlü olması nedeniyle dersler sırasında üşümemeniz için yanınıza bir sweat-shirt almanızı öneriyoruz (çok ciddiyiz). New York gariplikler şehri dedik ya, ısınmak için pencereleri açarak bu garip dünyanın bir anda parçası oluveriyorsunuz. Özetle bir şapka, şort ve tişört sizleri sıcaktan koruyacak olan giysilerdir. Kot pantolon, programlarımız için en ideal giysidir. Öğleden sonra aktivitelerimiz çok fazla olduğu için topuklu ayakkabıları kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Bunun yerine düz tabanlı ayakkabılar ya da spor ayakkabılar tercih edilmelidir.

Gümrükte hangi cihazlar için vergi ödemem gerekir?

Türkiye’de gümrük ödemeden bir profesyonel bir elektronik cihazı ya da beyaz eşyayı deklare etmeden gümrükten geçirmek suç sayılmaktadır. Bu nedenle profesyonel müzik setleri, profesyonel video kameralar, video, televizyon, oto radyoteyp gibi bir çok elektronik cihaz, gümrükte beyan edilmelidir. Buna karşın tek kasetçalarlı mini müzik seti, taşınabilir CD player, mp3 çalar, fotoğraf makinesi, saat, walkman, mini TV gibi portatif cihazlar için gümrükten bir ücret talep edilmemektedir.

Yaz okulları program ödemelerini nasıl ve ne şekilde yapacağım?

Londra ve New York programlarımız için ödemeler peşin olarak alınabildiği gibi Aralık ayından başlamak üzere taksitler halinde de ödenebilmektedir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi öncelik, kayıt ücretini yatıran velilere tanınacaktır. Ödemeleri, yakınınızda bulunan bir bankadan EFT aracılığı ile yapabileceğiniz gibi HSBC, Garanti, İş Bankası, Akbank, Yapı Kredi, Fortis ve Denizbank şubeleri aracılığı ile de kolayca yapabilirsiniz. Havale ya da EFT göndereceğiniz zaman öğrencimizin adını, soyadını görevliye bildirmeyi lütfen unutmayınız. Yukarıda adı geçen bankalara yapacağınız havale ya da EFT’ler internet bankacılığı üzerinden takip edilebilecektir. Banka hesap numalaralarımız kayıt sırasında velilerimize bildirilecektir.

Londra nasıl bir şehirdir?

Londra’yı 6 kelime ile özetlemek olasıdır: Teknoloji, kültür, müzik, tarih, spor ve eğlence merkezi. Londra, 6 + 4 ana bölgeye bölünmüş, İstanbul’un yüzölçüm olarak yaklaşık 2 katı büyüklüğünde olağanüstü büyük bir metropoldür. Şehirde ulaşım başlıca metro, tren, otobüs ve hafif raylı sistem ve nehir taşımacılığı ile gerçekleşmektedir. Yaklaşık 250 adet metro istasyonu ve Londra’yı her yönden kesen 11 metro, 3 Network ve 4 Hafif raylı sistem hattı bulunmaktadır. (İstanbul ile kıyasladığınızda İstanbul’un daha ilerlemesi gereken çok uzun bir yolu olduğunu söylemek gerekir, darısı başımıza.) Bu sistemler sayesinde Londra “Dünyada kaybolunacak en son şehir” ünvanını almaktadır. Metro ve tren istasyonlarına girişler ve çıkışlar tamamen bilgisayar kontrollüdür. Bu noktalardan geçebilmek ve sınırsız seyahat edebilmek için elektronik gişelerden günlük, haftalık veya aylık travelcardlar ya da Oyster denilen kontörlü kartlardan almak gereklidir. Gruplar için özel kartlar gişelerden alınır. Londra, adeta kültür yuvasıdır. Müzeleri, tarihi yapıları ve geleneksel İngiliz kültür öğeleri şehri daha da çekici kılar. Kesinlikle görülmesi gereken 100’e yakın ana turistik merkez vardır. Bunun dışında İngiliz yaşam stilini sergileyen yüzlerce özel cadde ve etnik grupların yaşadığı mahalleler vardır. İngiltere’ye gelip de buraları görmemek büyük eksikliktir. Londra’yı Londra yapan diğer bir özelliği de dünyanın bir numaralı müzik merkezi olmasıdır. Her köşe başında, hatta metro istasyonlarında bile müzik ile uğraşan amatör kişi ve müzik gruplarını görmek olasıdır. Çok katlı müzik marketler, turistik işporta tezgahları, turistik bölgelerdeki müzisyenler, Wembley Stadium’da yapılan dünyaca ünlü yıldızların konserleri şehre ayrı bir hava verir. Diskolar, Cafe Barlar ve Publar aynı zamanda birer müzik merkezidirler. En ilginci ise yolda yürürken ünlü İngiliz müzik grubu üyelerine rastlamak hiç de sürpriz değildir. Eğlence deyince İngilizler’in bu konuda ne derece profesyonel olduğunu söylersek umarız şaşırmazsınız. Kentin her köşesi eğlence merkezleri ile doludur. Bunun yanısıra hemen şehir dışında yeralan, Lunapark türü ve Safari Park niteliğinde 5 ana eğlence merkezi daha bulunmaktadır. Londra’nın coğrafik konumu nedeniyle yazın hava saat 21:45 – 22:00’de kararır. Bu saatten sonra kutuptaki ışımayı tüm gece boyunca gözlemek mümkündür. Kışın ise konumu gereği hava çok erken bir saatte kararır. Londra’da bir süre yaşayan öğrencilerimiz, sürekli yağmurun yağmadığını, sadece kırmızı tuğlalı evlerin bulunmadığını ve en önemlisi “Soğuk İngiliz” imajının ne kadar yanlış olduğunu kısa sürede farkederler ve bunu bizlere sözlü ve yazılı itiraf ederler (Bkz orijinal mektuplar). Londra aynı zamanda romantik bir şehirdir de. Gece Leicester Square’de bir sanatçının söylediği şarkılara yere oturarak eşlik ederseniz. Piccadilly Circus’ta Times Square’i aratmayan ışık cümbüşü altında gösteri yapan modern yerlilerin tam tam ritmlerine kendinizi kaptırıp, geleneksel Türk dansının en güzel örneklerini İngilizlerin ve turistlerin şaşkın bakışları arasında sergilersiniz, Shaftesbury Avenue’den yürürken Rainforest Café’nin olağanüstü dizayn edilmiş mekanını görmeden geçemezsiniz. Dünyaca ünlü şov ve müzikallere bilet alabilmek için uzun kuyruklardan birine girmeniz gereklidir. Odeon sinemasında o sezona damgasını vuracak bir filmi en kısa sürede görebilmek için sabırsızlanırsınız. Karnınız o anda aç değilse bile Burger King, Mc Donald’s, Pizza Hut, Aberdeen Stake House ve KFC’in lezzet kuşatmasından kaçamazsınız. Hızınızı alamaz Trocadero’ya dalar bu 21. yüzyılın sanal eğlence kompleksinde kendinizi kaybedersiniz. Çıkış kapısını bulmak işinize gelmez, internette sörf yapar gibi yan tarafta girişi bulunan Londra’nın en büyük müzik marketlerinden biri olan HMV’nin dünyasına dalarsınız, oradan Adrenaline Zone’a, oradan Rock Circus’a derken kendinizi bilmediğiniz bir yerde bulursunuz. Pepsi’nin sponsorluğunu yaptığı dünyanın ilk kapalı alanında kurulmuş Freefall ile yere yapacağınız bir serbest düşüş, sizde koltuktan kalkamayacak kadar fiziksel bir etki bırakacak. Chessington World of Adventures’ta kendinizi kaybedersiniz, hayatınız boyunca böylesine güzel düzenlenmiş bir eğlence parkı her halde görmemişsinizdir. Rameses’ Revenge ile dünyaya tersten bakacak, Vampire ile uçacak, Mystic River’dan sal ile aşağı düşecek, Black Buccaneer ile savrulacak, Rattle Snake’de dua repertuarınızı zenginleştirecek, hayvanların dünyasında kaybolacaksınız. Aslında daha yapılacak çok şeyler var ama gerisi bizce sürpriz kalmalı. London Aquarium’a gittiğinizde köpekbalıkları ile bakışmalarınızda “İyi ki akvaryumun içinde değilim” diye içinizden geçirirsiniz. Houses of Parliament, Westminster Bridge ve Big Ben’in gece Thames nehrine akseden ışıkları karşısında fotoğraf makinenize sarılırsınız ama net çekemeyeceğini bildiğiniz için içiniz burkulur. Neyse ki Deren Koray’ın dijital kamerası devreye girer ve sizler için bu muhteşem manzara görüntülendikten sonra, diğer program görüntülerini de içeren bir video CD, bir yaşam boyu saklayacağınız anı olarak bizlerden size hediye olarak verilir. Londra çok güzel bir şehidir. Tıpkı öğrencilerimizin dediği gibi. Londra anlatılmaz, yaşanır.

Londra'da arkadaşımla aynı evde kalabilir miyim?

Bu tabiki mümkündür. İngiliz aileler bu gibi durumlarda öğrencilerin Türkçe konuşmasına izin vermez. Zaten bunun büyük bir kabalık olacağını düşünen öğrencilerimiz mümkün olduğunca Türkçe konuşmamaya çalışır. İki kişinin topluluk içinde gizlice konuşmaları ne kadar yanlışsa, İngiliz ailelerin yanında İngilizce dışında bir dilin konuşulması da o kadar yanlıştır. Çünkü bu davranış aile tarafından bir “dedikodu” şeklinde de algılanabilir. Aynı evde kalmanın öğrencilere sağlayacağı bazı avantajlar da vardır. 2 öğrenci aile ile konuşurken birbirlerine destek olurlar. Bu arada farkında olmadan aralarında gizli bir rekabet başlar. Aileye karşı kendilerini ispat etmek için çabalarlar. Bu, onları kamçılayan önemli bir unsurdur. Bu programda da öğrenciler, grup liderlerinin kaldığı evlere ve buluşma noktasına yakın olmaları arzu edildiği; sinema, disko, futbol karşılaşmaları ve grup oyunları gibi akşam aktiviteleri yoğun olarak gerçekleştirileceği için evlere ikili yerleştirilirler. Dikkat edilmesi gereken ikinci bir nokta da; adet ve gelenekleri tamamen farklı olabilen yabancı uyruklu öğrenciler hakkında kesin bilgiler edinilememesidir. Değişik alışkanlık ve huylara sahip olma olasılığı göz önüne alındığında ortaya bir risk faktörü çıkar; erken yaşta sigara içme ve alkol alma alışkanlığı gibi. Evlerimiz daha önce de belirttiğimiz gibi birbirlerine sadece 1-5 dakika arası uzaklıktadır. Bizler firma yetkilileri olarak temsilci okul öğretmenlerimiz ile birlikte aynı bölgede öğrencilerimizin başında 24 saat süre ile hazır bulunuruz. Acil bir durumda gerekli müdaheleyi yapabilecek kadar bilgili ve konunun profesyoneli olan öğretmenlerimizle programlarımızı yürütürür ve firma yetkilileri olarak sürekli Londra ve New York’ta programı her yönüyle denetler, öğretmen ve öğrencilerimize rehberlik yaparız. Bizler Deren Koray Tourism olarak, Türkiye’de bulunan diğer yurtdışı eğitim danışmalığı hizmeti veren firmalar gibi masa başından eleman göndermiyor, bizzat kendimiz programlara katılıyoruz.

Öğrenci olmam New York ve Londra'da bana avantaj sağlar mı?

Geniş grupların oluşturulması açısından bu bir avantajdır. New York ve Londra’da gruplar halinde dolaşılacağı için öğrenci statüsü yerini, grup statüsü alır ve büyük indirimlerden yararlanılır. Bunlar dışında Amerika ve İngiltere’de yabancı öğrenci grubu statüsü büyük indirimlerin yapılmasına da neden olur. Her iki programımızda belirtilen aktivitelerin giriş ücretleri zaten firmamız tarafından ödenecektir. Sadece Amerika’daki Washington D.C. ya da Niagara Şelaleri gibi şehirdışı gezileri ekstradır. Bu merkezler ve gezi fiyatları sizlere verilecek olan programda ayrıca belirtilecektir. Programlarımızı her yıl başarı ile yürütüyor, her yıl öğrencilerimizden sevgi ve övgü dolu mektuplar alıyoruz. Her yıl New York ve Londra programımıza katılan öğrencilerimizin görüşleri orijinal mektuplar galerimizde yeralmaktadır. Dolayısı ile bu programlarımızda öğrenci olmanız yanında en büyük avantajınız, Türkiye’nin en zengin aktivite içerikli yaz okulu programına Deren Koray kalitesi ve Deren Koray güvencesi ile katılıyor olmanızdır. Her yıl programımıza katılan gençlerimiz bu avantajı yaşamaktadırlar.

Uçaktan korkuyorum. Bu durumda ne yapacağım?

“Uçaktan korkmuyorum” diyen sanırız çok fazla değildir, ancak dünya üzerindeki toplu taşım araçlarının başında gelen uçak bunların içinde en güvenli, süratli ve teknolojik olanıdır. Hergün dünyanın dört bir yanına hareket eden onbinlerce uçak olduğunu düşünürsek bu denli yüksek bir taşıma oranına rağmen uçakların başına gelen aksilikler yok denecek kadar aza indirgenmektedir. Tüm güvenlik, bilgisayarların ve tabiki pilotların elindedir. Yurdumuzda kullanılan havacılık teknolojisi, Avrupa’dan kesinlikle geri değildir. Şunu belirtmekte yarar görüyoruz. Bir uçağın periyodik bakımı, hergün yolculuk yaptığınız bir otobüs ya da arabanın bakımından gayet tabi çok daha düzenli ve büyük bir titizlikle yapılmaktadır. KTHY’nın kaptanlarından Ergene Kaptan, kullandıkları Airbus’ları kendileri düşürmek isteseler dahi uçağın bilgisayar sisteminin buna izin vermeyeceğini esprili bir şekilde belirtmiştir. Başdöndürücü hızla gelişen teknoloji, uçaklarda da kendini göstermektedir. Her yıl bu taşıtlar, son teknoloji ürünleri ile donatılmaktadır. Günümüzde ne yazık ki karayolları taşımacılığı, hava taşımacılığına oranla daha tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Londra programlarımızda yolculuk ettiğimiz Türk Hava Yolları ve British Airways’in elinde bulunan çoğu uçak Airbus serisidir ve bu seri uçakların hepsi otoriteler tarafından teknoloji harikası olarak nitelendirilmektedir. Bunu herhangi bir kaptan pilota sorup da öğrenebilirsiniz. Amerika için de yine Türk Hava Yolları, Lufthansa ve Delta gibi seçkin havayolu firmalarını tercih ediyoruz. (bkz. Londra ve New York’a nasıl ulaşacağım?). Korkunun sonu yok. Eninde sonunda bu araca bineceksiniz. Ama bugün ama yarın… Hele hele ülkemizdeki özel havayollarının sunduğu promosyonel fiyatlara hayır diyemeyeceksiniz. Hiç olmazsa arkadaşlarınızın bulunduğu bir ortamda uçağa binerseniz, konuşarak, şakalaşarak, Amerika’ya Londra’ya giderken film izleyerek zamanınızı rahatça geçirebilirsiniz. Gelişen teknoloji ile birlikte yolcu konforu ve eğlence terimi çok daha profesyonel bir şekilde ele alınıyor. Örneğin kıtalararası uçuşlarda tam donanımlı dijital eğlence birimleri yolcuların ilgisini çekiyor. Öyle ki farklı koltuklarda oturan yolcular bu interaktif cihazlar aracılığı ile tavla, okey, satranç gibi etkileşimli oyunları oynayabiliyorlar. Son bir not: Uçağın verdiği ulaşım rahatlığı ve avantajının, yarattığı korku ve dezavantajdan çok daha fazla olduğunu kendiniz görecek, kendiniz yaşayacaksınız. Bu konfora alışan bir kişi iddia ediyoruz uçaktan vazgeçemez.

Grubun dışında, kendi başıma gezebilir miyim?

Londra ve New York oldukça büyük şehirlerdir. Gruptan tamamen ayrılma gibi bir durum sözkonusu değildir. Ancak belli bir yaş seviyesinin üzerinde bulunan yetişkin öğrencilerimiz için sadece eve dönüşlerde bir opsiyon tanınabilir. Buna, öğrencimizin şehir ulaşım şemasını ne derece öğrendiğini kontrol ettikten sonra karar veririz. Küçük öğrencilerimiz için böyle bir olay sözkonusu değildir. Bireysel olarak programa katılan 22 yaş üzeri gençlerimiz kendi başlarına rahatça dolaşabilirler. Böyle bir sınırlama ilk bakışta öğrencimiz için itici gelebilir ama sizlerin can güvenliği tüm değerlerden önce gelir. Bu sorumluluğun bilincinde olan firmamız, öğrencisinin güvenliği konusunda asla taviz vermez. Bu, temel prensiplerimizden bir tanesidir.

Londra'daki Callan School hakkında bilgi verir misiniz?

Evet, gelelim okulumuza… “Bu okul Londra’nın en iyi okuludur!” Çok iddialı bir açıklama gibi görünüyor öyle değil mi? Okumaya devam ederseniz bizlere hak vereceksiniz. Deren Koray, yerinde ve zamanında araştırma yaparak, öğrencisine maksimum verimi sağlayacak okullar ile çalışmaktadır. Bir çok yurtdışı eğitim danışmanlık servisi veren kuruluş, okullar hakkında fazla bilgi edinmeden sadece resmi kurumlarca onaylanmış olup olmadıklarını kontrol ederek bu okullarla diyaloğa girerler. Okul yöneticileri ile yüzyüze değil, sadece telefon, fax ya da e-mail aracılığı ile görüşürler. Öğrenci ya da velilere gösterebilecekleri bir video CD dahi yoktur ellerinde. Onlar için önemli olan okulun verdiği eğitimin kalitesi değil, resmi olarak kayıtlara geçebilmektir. Callan School of English 1960 yılında kurulmuş, hiç bir okulun veremeyeceği kadar mükemmel bir eğitim veren kuruluştur. Bu okulun kendisine özgü bir İngilizce öğretim metodu vardır. Callan School of English, öğrencilerine dörtte birlik bir zaman sürecinde İngilizce’yi öğretmektedir, öyleki okul kanuni bir yükümlülüğün altına girerek öğrencilerine yazılı bir garanti sunmaktadır. Örneğin Cambridge sınavına hazırlanan bir öğrencisinin bu sınavı başaramaması durumunda öğrencisine ücretsiz ders vermektedir. Cambridge sınavı tüm dünyada geçerliliği olduğu ve öğrencinin gerçek seviyesini belirlediği için büyük ilgi görmektedir. Okulun bu sınavlardaki başarı yüzdesi 95’tir. Öğrencilerine kayıt olmadan önce ücretsiz deneme dersleri ve “Money Back” garantisi veren tek okuldur. Kurs öncesi alacağı eğitimin gerçek saatini verir. Garanti edilen ders saati dışındaki sürede kursiyerden kesinlikle para almaz. Sınıflarda İngilizce konuşma oranı %40 daha fazladır, çünkü sınıftaki öğrenci sayısı 14’ü geçmemektedir. Okul 130 sınıfı ve 3500 öğrencisi ile (video görüntülerinden de izleyebilirsiniz) Londra’nın hatta Avrupa’nın en büyük okuludur. Bu, öğrencileri gerçek seviyelerine göre sınıflandırılmayı sağlamaktadır. Callan School, şartlarını açıkça ortaya koymuş ve İngiltere’de bir kitap yayımlamıştır. Yanlış, yanıltıcı ve aldatıcı bilgiler, İngiltere’de suç sayıldığı için, okul dikkatle ve yerine gerçekten getirebileceği vaadleri vermektedir. Bu nokta çok önemlidir. Okulumuzun görüntü ve resimlerini izlemek için web sitemizden yararlanabilirsiniz (http://www.derenkoray.com.tr). 2006 yılında hayat geçirdiğimiz en önemli projemiz de Callan Metod’un Türkiye’de eğitim veren ENGLISH LIFE isimli dil okulunu İzmir’de açmamızdır. (http://www.dilokulum.com) Zaman ve maddi konularda sıkıntı yaşayan katılımcılarımız ENGLISH LIFE dil okulumuzda Londra’da bulunan okulumuz kalite standart ve kriterlerinde ¼ zamanda İngilizce eğitimi almaktadırlar.

Metod nasıl uygulanıyor ve ne kadar etkili ?

Callan metodunun temel prensibi, İngilizceyi 1/4’lük bir zamanda öğrenciye tüm yönleri ile vermektir. Şimdi Callan’ın İngiltere genelinde yapmış olduğu araştırmaların sonuçlarını verelim: Cambridge Üniversitesi, bütün dünyada öğrencilerin Cambridge Preliminary düzeyine ortalama 593 saatte ulaşabileceklerini saptamiştir ki bu deger ortalama 10 aylik bir süreye eşittir. Callan Metodu’nu kullanan bir ögrenci bu seviyeye ortalama 100 saatte yani 2.5 aylık bir sürede ulaşabiliyor. Sistemin ögrenciye kazandırdığı maddi ve manevi yararları düşünebiliyor musunuz? “Time is money” prensibini benimseyen FIAT, PHILIPS, OLIVETTI, IBM, HONEYWELL gibi dünya devleri bünyelerindeki personelin İngilizce eğitimi için Callan Metodunu kullanmaktadırlar.

 

Sistemin işleyiş biçimi alışılmışın dışındadır. Bu, Callan bünyesinde öğrenim gören bütün ögrenciler için uygulanmaktadir. Sizlerin birer eğitim uzmani olmadığınız biliyoruz ama bu metodu anlayabilmeniz için uzman olmanız gerekmez. Öncelikle, metodun ön gördügü bazı kriterler vardir. Tekrar, tekrar, yine tekrar ve düşünmeden konuşabilme yani şartlı refleks, duraksamadan düşünme, mekanik tekrar, seri konuşma (Sıradan bir kursta dakikada 100 ila 180 kelime konuşulurken, Callan’da 1 dakikada 210 kelime konuşulur), seviye ne olursa olsun mutlaka ilk bilgileri gözden geçirme, koş, gel, git, kırmızı gibi günlük yaşamda en çok kullanılan 1000 kelimeyi gündeme getirme, (örnegin Ingilizce bir derginin herhangi bir sayfasini açip yazilari incelediginizde %90’inin bu 1000 kelimeden oluştugunu görürsünüz), bu kelimeleri düşünmeden, duraksamadan kullanabilme, gramer kalıplarını tekrar gözden geçirme, basit sorulari refleks ile yanıtlamayı saglama, evde dersi CD’den tekrar dinleme, eğitmen rotasyonu, tamamen yeni konular üzerinde karşılıklı tartışma, kesinlikle devamsızlık yapmama, dikte çalışmaları, öğrencilerin kendi aralarındaki konuşmaların yasaklanması, kelime anlamlarının yazılması, ögrenciye güven kazandırıcı çalışmalar, dersi zevkli hale getiren eğitici ve öğretici aktiviteler metodun diger kıstaslarıdır. Callan Metodu hakkinda daha geniş bilgi edinmek için sizleri dil okulumuzda uygulanan deneme derslerinden birine davet etmek istiyoruz.

Sınıfımda diğer ülkelerden gelen öğrenciler de bulunacak mı?

Elbette. Yabancı öğrenci sayısı, sahip oldukları İngilizce seviyesine göre değişiklik gösterir. New York ve Londra’da öğrenciler sınıflara yerleştirilmeden önce bir düzey belirleme sınavı yapılmaktadır. Bu sınav sonucuna göre öğrenciler karma olarak sınıflara alınır ve seviye grupları oluşturulur. Türkler dahil 25 ülkenin öğrencileri okulllarımızda hazır bulunacaktır. Londra’daki okulumuzda derslerde sürekli bir rotasyon söz konusudur. Her dersin öğretmeni farklıdır. Öğretmenler öğrencileri 1 dakika dahi boş bırakmazlar. Sürekli soru-cevap ve tenis maçı konseptinde bir yöntem takip edilmektedir. Öğrenci teneffüslerde yabancı uyruklu öğrencilerle sohbet etmektedir. Her dersin sınıfı farklı olduğu için 1 öğrencinin 2 ya da 3 ayrı sınıfta bir çok yabancı arkadaşı bulunacaktır. Bu öğrenciler genellikle Japonya, İtalya, Almanya, Çin, Kore, Fransa, İspanya, Polonya, Avusturya, İsviçre, Portekiz, Polonya, Brezilya gibi ülkelerden gelmektedir.

 

New York’taki okulumuz da yine Londra gibi uluslararası bir kimliğe sahiptir. Ders aralarında diğer ülkelerden gelen öğrencilerle yapacağınız kültür alışverişi ve sohbetler, sizlere ayrı bir zevk verecek, tüm bu güzellikleri hep birlikte okulda paylaşacaksınız. 3-4 haftanın sonunda da okuldaki arkadaşlarınızdan ayrılmanın verdiği burukluğu yaşayacak, arkadaşınızla ilişkinizi bundan böyle kesmemek için adresini alacaksınız. Sizler de kendi kontakt detaylarınızı vereceksiniz. (Genelde adresler hep alınır ama nedense gerisi pek gelmez öyle değil mi?)

İngiltere'deki sözde dil okulları hakkında bilmeniz gerekenler nelerdir?

Son yıllarda İngiliz basınını sıkça meşgul eden bu durum tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’deki British Consulate’e de iletilmiştir. Konsolosluk aracılığı ile TÜRSAB ve İngiltere’de eğitim hizmeti sunan resmi kurumlara da bu konu hakkında ayrıntılı bilgiler ulaştırılmıştır. İngiltere’nin henüz gündeminde yeralan bu konu aslında uzun yıllar süre gelmektedir. Home Office’in farkında olduğu bu problem için hükümet DfES kurumu sayesinde çözüm getirmeye çalışmaktadır. Temel sorun şudur: “Büyük Britanya toprakları dahilinde her öğrenci okuma özgürlüğüne sahiptir” kanununu istismar eden bazı kişiler, İngiltere’de kaçak yollarla para kazanmayı adet edinmiş bazı kuruluşlarla temasa geçerek, para karşılığında edindikleri davet mektupları ile konsolosluğa başvurarak vize alabilmiş ve hayatlarının geri kalan bölümünü İngiltere’de kaçak olarak geçirme yoluna gitmişlerdir. Sözünü ettiğimiz kuruluşlar ne yazık ki İngiltere’de yayılış gösteren bazı dil okullarıdır. Şimdi sizlere İngiltere basınını uzun süre meşgul eden bu konuyla ilgili yazılanları sunuyoruz. Yorumunu hep birlikte yapacağız. (Konu ile ilgili gazete kupürlerini web sitemizden izleyebilirsiniz www.derenkoray.com.tr)

 

Bir okul, bünyesine öğrenci çekmek için maksimum 15 öğrenci ile ders yapıldığını reklam broşürlerinde bildirmektedir. Home Office kayıtlarına göre vize vererek ülkeye getirdiği öğrenci sayısı ortalama 1500 olarak bildirilen bu okul gerçekte sadece 250 öğrenci ile sözde eğitimini sürdürmektedir. Geri kalan 1250 sözde öğrenci okula kayıtlı görünmesine karşın vize alarak ülkeye kaçak girmiş kimselerdir. Sizce de 1500 öğrenciyi sınıf sayısı sadece 20 olan bir okula 15 kişilik gruplarda yerleştirme olasılığı var mıdır? Ne tesadüf ki bu öğrencilerin neredeyse %90’ı AB üyesi dışında yeralan üçüncü dünya ülkelerinin vatandaşları olarak Home Office’in karşısına çıkmaktadır. Kiralık, işsizlikten kıvranan ama İngilizce’yi ana dili olarak konuşan, mesleki formasyondan yoksun, sıradan kişilerin öğretmen olarak cirit attığı bu sözde okullarda gerçekten İngilizce öğrenmek amacıyla gelen bu olaydan habersiz öğrenciler mağdur olmaktadır. Geçirilen her dakikanın para olduğu bu ülkede İngilizce öğrenmek adına gelen bu öğrencilerin zaman kaybetmekten başka yapacak birşeyleri bulunmamaktadır. Çünkü okul diye gittikleri aslında İngiltere’ye giriş yapan insanlara umut tacirliği yaparak para kazanmaya çalışan kuruluşlardır. Bu sözde okullar oturdukları yerden AB üyesi dışında okuma amacıyla gelen öğrencilere haftada 15 saatlik İngilizce kurslarına kağıt üzerinde kayıt yaparak bu şekilde her yıl binlerce Sterlin’i illegal yollarla elde etmektedirler. Bakınız bu piyasada dönen nakit miktarı milyonlarca Sterlin’dir. Burada en büyük darbeyi iyi niyetli öğrenciler almaktadır. İngilizce öğrenmek adına milyonlarca lira sarfeden bu öğrenciler, dil öğrenmek şöyle dursun, doğru dürüst barınacak bir yer dahi çoğu zaman bulamazlar ve oradan oraya daha iyi şartlarda barınmak için adeta göçebe hayatı yaşarlar. Yaptıkları ilk iş kendilerine başka bir okul aramaktır. Öğrenci yaşadığı sorunlar yüzünden eğitimine bir türlü konsantre olamaz.

 

Yorumumuza gelince, birçok kişinin bilmedigi bunca problem varken, ciddi bir kuruluşun danışmanlık hizmetini almadan yapacaginiz yanlış bir seçim, yurtdışında kalacağınız süre içinde karşılaşma olasılığı yüksek olan problemlerinizi çözümsüz bırakacaktır. İngiltere’de sözü geçen illegal okullarin bir listesi Home Office’de bulundugu gibi, bu kurum, kara listede yeralan okullari açıklayamamaktadır. Milyonlarca lira harcayarak yabancı dil öğrenebilme umudu ile gittiginiz bir programda farkında olsaniz da olmasanız da sonuç hüsran olabilir. Kaldiginiz süre içinde dakikasına para ödediğiniz bir ülkede çok daha verimli bir şekilde İngilizce ögrenmek yerine, okul görünümü veren bu tür kursların baştan savma tutumlarının kurbanı olabilir, Ingilizce öğrendiginizi zannettiginiz bir ortamda aslında hiçbirşey öğrenmediginizi farkedebilirsiniz. Dürüst insanlarin iyi niyetini istismar eden kuruluşlarla gerek Ingiltere’de, gerek Amerika’da gerekse Türkiye’de sonuna kadar mücadele edecegimizi hatırlatıyor, bu konuda üzerimize düşen her türlü görevi anında yerine getireceğimizi bildiriyoruz. Son bir not da meslektaşlarımız için. Sektörümüz adına güzel işler yapan icraatlarda bulunan firmalar rakibimiz değil bizlerin dostlarımızdır ancak yurdışı eğitim ve yurtiçi dil eğitimi konusunda sektörümüze darbe vuran uygunsuz işler yapan tüm illegal kurumlarla devlet ve TÜRSAB gibi sivil toplum örgütleri nezdinde Deren Koray Group olarak savaşacağımızı ve tüketici haklarını savunacağımızı bir kez daha bildirmek istiyoruz.

Acaba arkadaşlarımla kısa sürede kaynaşabilecek miyim?

Evet garanti ediyoruz ki bu süre en fazla 2 ya da 3 günü geçmez. Orada kurulan dostluklar çok özeldir. Sınıfların yanısıra tüm gün gezilerde olan beraberlikler sağlam dostlukların temelini atar. Görülmemiş bir dostluk, içtenlik, sevecenlik her öğrencinin ruhuna işler, öğrenci Türkiye’ye döndüğünde de bu değişikliği siz veliler kolayca farkedeceksiniz. Türkiye’de öğrencilerimizin her ay ayrı ayrı şehirlerden biraraya gelip eğlenmeleri, Londra’daki anılarını tazelemeleri, video CD – DVD’leri hep birlikte izlemeleri bu dostlukların ne denli köklü olduğunun en iyi kanıtıdır. Havalimanında öğrencilerimiz birbirleriyle vedalaşırlarken, dostluk dereceleri zaten kendini belli edecektir. Birbirlerine sarılıp ağlamanın, onlarda birtakım şeylerin ortak olduğunu en iyi şekilde göstermektedir. Daha önce birbirlerini hiç ama hiç tanımayan öğrencilerimizin, bir yaşam boyu sürecek dostluklarının başlamasında rol oynadığımızı düşündükçe mutlu oluyor, öğrencilerimizin gezi sonrası da bir araya gelmesini sağlamaya çalışıyoruz. Kimbilir, sizin gibi bu satırları okuyan, kilometrelerce uzakta tanımadığınız bir arkadaşınızla bir gün New York ya da Londra’da buluşacaksınız ve arkadaşlığınız bir ömür boyu devam edecek. Who knows?

Londra ve New York'ta araba ya da bisiklet kullanabilir miyim?

Öncelikle İngiltere’de, sahip olduğumuz ehliyet ile araba kullanmak kanunen mümkün olsa bile son derece sakıncalıdır. Çünkü trafik akışının ters seyretmesi ve buna bağlı olarak direksiyonun sağ tarafta olması alışkanlıklarımızın ve bildiklerimizin aynı zamanda tüm reflekslerimizin alt üst olmasına neden olur. Bu durumda İngiltere’de uzun süreli bir eğitim alınmadan araba kullanmak sakıncalıdır ve bu programda böyle bir olay sözkonusu değildir. Bisiklete gelince, trafikten tamamen arınmış bir ortamda bisiklet kullanılabilir. Fakat İngiltere’de bisiklet kullanmanın bile trafikte bir kuralı vardır. Bisiklet sürücüleri kanunlara göre kask ve dizlik takmalı ve bol giysiler giymemelidir. New York’ta ise kanunlar biraz farklıdır. 18 yaşının üzerinde ve sürücü belgesi sahibi olan herkes araba kullanabilir. Bizim programımızda böyle bir aktiviteye izin vereceğimizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz çünkü New York’ta araba kullanmak hiç de kolay bir iş değildir. Öncelikle turist olarak bir araba kiralamanız gereklidir. Bu iş için mutlaka adınıza düzenlenmiş bir kredi kartı ve ehliyetiniz gerekecektir. En az 5 yıllık bir tecrübeye sahip olmanız da sizlerden istenecek diğer bir kriterdir. Hatırlatmakta yarar gördüğümüz diğer bir nokta da Amerika’daki arabaların %99’un otomatik vitesli olduğudur. Eğer otomatik vitesli bir arabayı kullanmayı bilmiyorsanız işinizin çok zor olduğunu belirtmeliyiz. Yolların yabancısıysanız ki bundan kuşkumuz yok, kaybolmak için her türlü şartınız hazır demektir. Yapacağınız en küçük bir hatada polis sizleri durduracak ve hakkınızda kanuni işlem yapacaktır. Örneğin Car-pool lane diye adlandırılan, kullanıcıya köprü ve otoyollarda ücretsiz geçiş hakkı veren şeritte ilerlerken yanınızda en az bir yolcu bulunmuyorsa kameralar hemen sizi algılayacak ve sizlere 279$’lık bir ceza uygulanacaktır. Hız limiti 55mph’u geçtiğiniz taktirde dikiz aynasından filmlerdeki gibi ışıklarını yakan ve sirenlerini çalan bir polis arabasının sizi yakalamak için hızla yaklaştığını görmeniz işten bile değildir. Bu aksi davranışlar ve ceza miktarları uyarı levhalarında yazmaktadır. Bu arada sahip olduğunuz ehliyet Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm eyaletlerinde ülkeye giriş yaptığınız tarihten itibaren 2 yıl süre ile geçerlidir. Varın kararı siz verin, siz iyisi mi bizlerin klimalı ve modern otobüsleri ile New York’u ve diğer şehirleri gezin.

Öğretmenlerimden ya da okul müdürümden programa katılmak için izin almam gerekir mi?

New York ve Londra yaz okulu programlarımız özel programlardır ve tamamiyle velinin vereceği karara bağlıdır. Normalde öğrenci yaz tatillerinde nasıl ailesi ile yurtdışına ya da yazlığa giderken okul yönetiminden izin almıyorsa, bu program için de izin alması gerekmemektedir. Öğrencisine izin verme konusunda bazı prensipleri olan özel okullar bulunabilmektedir. Okulların aldıkları kararlara saygımız sonsuzdur ancak, öğrencisinin katılmakta tamamen özgür olduğu bir yaz okulu programı için belli şartlarda izin vermek ya da vermemek gibi bir yaptırımda bulunma, okul yönetiminin altı çizilecek bir sorumluğun altına girmesi anlamına gelir. Son yıllarda bazı kuruluş ve kişiler el altından ve kaçak olarak yurtdışı eğitimi ve yaz okulları organizasyonları yaparak, konu hakkında fazla bilgi sahibi olmayan velilerin bu bilgi açığını kullanmak suretiyle illegal yollardan bu organizasyonları kontrolsuz şekilde yürütmektedirler. Bu tür kaçak faaliyetlerde bulunan firma ve kişilerin düzenlediği turları uyarmak amacıyla 1998 yılı itibariyle TÜRSAB, İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün de onayı ile okul müdürlerine uyarıcı yazılar göndermiştir. Yönetim, illegal faaliyet gösteren bu firmaları T.C. Turizm Bakanlığı’nın 1618 sayılı kanununa göre kamu kuruluşu olan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin Bölgesel Yürütme Kurulları’ndan araştırmalı ve buna göre prezantasyona izin vermelidir. TÜRSAB bu konuda son derece hassastır ve denetlemelerini polis, jandarma, avukat ve maliye eşliğinde gerçekleştirir. Son zamanlarda basının da yakın ilgi gösterdiği bu olaylarda velilerimizden gelen pek çok sorular bulunmaktadır. Bu soruları teker teker yanıtlayacağız. Bunun yanında bu satırlara yer verdiğimiz zamana kadar velilerin paralarını toplayıp ortadan kaybolan sözde firmalardan tutun da yurtdışına öğrencileri gönderdikten sonra izlerini kaybettiren sözde danışmanlara kadar pek çok olaya şahit olduk. Bu olayların haber özetlerine gazetelerin on-line arşivlerinden kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Canımın istemediği bir gün derslere girmesem olur mu?

Çok önemli bir mazeret olmadıkça derslere girmemek gibi bir lüksünüz bizim programımızda bulunmuyor. Tüm öğrencilerimiz derslerine eksiksiz devam etmek zorundadır. Çünkü dersler zincir şeklinde ilerler, üstelik bu eğitimi 3-4 hafta gibi kısıtlı bir sürede aldığınızı düşünürsek, sizlerin deyimiyle 1 „ders ekmek“ dahi bu zincirin kopması anlamına gelir. Velilerinizin büyük maddi ve manevi fedakarlıkla gönderdiği bu eğitim programına eksiksiz katılmakla yükümlüsünüz. Bu arada hatırlatmamız gereken en önemli konulardan bir tanesi de pasaportunuzdaki vizenin bu eğitim sayesinde alındığı gerçeğidir. Unutmayın, bu vize sizlere bu eğitim için verilecektir. Bunu İngiliz ve Amerikan hükümeti ile aranızda yapmış olduğunuz bir anlaşma gibi değerlendirmelisiniz. Bu vizenin bedeli, sabahtan öğlene kadar hükümet gözetiminde bulunan okullarda İngilizce eğitim almaktır ve bulunmanız gereken yer elbette okulunuzdur. Bunun dışında bir davranış ya da aksi hareket bu kuralı ihlal etmektir ve gerektiğinde kanuni işlemle sonuçlanabilir. Daha önceki paragraflarda kaçak okullarla ilgili makalelelerimizi okuyarak ne demek istediğimizi açıkça anlayabilirsiniz. Londra ve New York’taki okullarımızda derse başlamadan önce öğretmenlerimiz yoklama alır ve günlük katılımları okul idaresi kanalıyla bizlere bildirir.

Londra'da ailem bana özel bir program yapabilir mi ?

Eğer ailemizin planlarında gezi, ziyaret ya da benzeri bir organizasyon varsa sizlere bunu büyük bir mutlulukla önerebilirler. Bu durumda kararı öğrencimiz verir. Öğrencimiz ya bizim rutin programlarımıza katılır ya da ailelemizin düzenlemiş olduğu organizasyonda yeralır. Bizce ailenin bu tarz bir organizasyonuna katılmak değişik bir deneyimi yaşamanıza olanak verir, bu nedenle tercih yapmadan öğrencilerimiz her zaman bizim fikrimizi almak isterler. Bu organizasyonlar ailelerimizin genelde akraba ziyareti, bbq (barbekü) partileri veya yakın bir bölgeye günübirlik ya da kalmalı bir gezi biçiminde gerçekleşmektedir.

Gezi süresince grup lideri yanımızda olacak mı?

Evet, grup liderinin yanısıra grubun rehberi, temsilci okul öğretmenleri, firma yetkilileri cep telefonları ile birlikte günün 24 saati grubun başında olacaklardır. En küçük bir sorunda liderlerimiz ve İngiliz ve Amerikalı koordinatörlerimiz anında müdahale edecek ve sizleri profesyonel olarak yönlendireceklerdir. Bu noktada Deren Koray’ın çok önemli bir farkı bulunmaktadır. Hem Londra ve New York yaz okulları organizasyonunu kendi bünyesinde tur operatörü sıfatıyla yöneten, hem de firma yetkilileri bazında servis veren Türkiye’deki tek yurtdışı eğitim acentası Deren Koray’dır. Deren Koray Group bünyesinde uluslararası incoming ve outgoing hizmeti veren Deren Koray Turizm acentemiz hem Türkiye, hem de Amerikan Seyahat Acenteları birliği üyesidir. Vize temini de dahil olmak üzere tüm organizasyonda öğrencilerinin güvenliği için 24 saat başındadır.

Eğitim programlarında görev dağılımı nasıl?

Londra’daki programımızda grubun başında firma yetkilileri, grup rehberi ve temsilci okul öğretmenlerimiz grubun başında hazır bulunmaktadır. Programımızı ayrıca denetleyen İngiliz ve Amerikalı koordinatörlerimiz bulunmaktadır. Grup liderleri, grubun sistem ve düzenini denetlerken, rehberlerimiz öğleden sonra yapacağımız aktiviteler için rotayı çizecek ve grubun sistemli bir şekilde şekilde şehir içi ulaşımını sağlayacaktır. Programımıza konuk olarak katılan okul öğretmenlerimiz de öğrencilerimizin güvenliğini ve huzurunu sağlamaktadır. Gerektiğinde grubu yönlendirme ve grubun bir noktadan diğer noktaya transferini gerçekleştirmektedirler. Grup liderlerimiz ve okul öğretmenlerimiz tam bir koordinasyondadır. Grup liderleri ve öğretmenlerimiz grup ve program ile ilgili kararları almada tam yetkilidir.

Neden TÜRSAB?

Spot piyasadan satın alınan bir beyaz eşya ile Türkiye çapında servis ağına sahip ve garanti belgesi bulunan bir beyaz eşya arasındaki fark ne ise, TÜRSAB üyesi bir acenta refakatında bir organizasyon ile el altından, korsan, hiç bir yasal statüsü bulunmayan kişi ve kurumların düzenlemiş olduğu organizasyonlar arasındaki fark odur. TÜRSAB seyahatlerinizin garantisidir. Bırakınız korsan faaliyetlerde bulunmayı, 1618 sayılı kanuna göre bir kamu kuruluşu olan TÜRSAB üyesi seyahat acentalarının dahi faaliyet kategorileri bulunmaktadır; TÜRSAB üyesi B ve C grubu seyahat acentaları dahi A ve A-G tipi seyahat acentalarının faaliyetlerini yürütemez. Ülkemizde gelişmekte olan ve ekonomimizin can damarı olan Turizm son derece hassas bir konu olarak hükümetin gündeminde bulunmaktadır. Bu nedenle Turizm Bakanlığı gerek yurt içi gerek yurtdışı organizasyonlarda seyahat acentalarına önemli kıstaslar getirmiştir. Bu kriterlere uymayan firmalara ciddi yaptırımlar uygulanır. Kanunlar ile ilgili geniş bilgiye TÜRSAB’ın internet adresinden www.tursab.org.tr ulaşabilirsiniz.

Peki ne yapmamız gerek?

Çocuğunuzun ve dolayısıyla sizin yukarıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı zor durumda kalmamanız için gereken açıklamaları az da olsa yaptık. Seyahata daha başlamadan gümrük kapıları ve havalimanlarında grup liderlerine yapılacak olan herhangi bir yasal işlem, (grubun illegal yollarla yurtdışına çıktığı saptanması gibi) hem grubun hem de sizlerin huzurunu bozacak, en kötüsü, grup liderinin program süresince konsantrasyonunu adeta alt üst edecektir. Öğrencilerin kontrolu zorlaşacak, neşe ile geçmesi gereken gezi daha en başından bir kabusa dönüşecektir. Bu noktada artık en büyük görev siz aydın velilerimize düşüyor. Yapmanız gereken ilk şey, size program tanıtımına gelen ya da elinizde broşürü bulunan firmanın TÜRSAB üyesi olup olmadığını sormanızdır. Alacağınız cevap “hayır” ise siz de kaçak bir organizasyonun kurbanı olmak üzeresiniz. “Evet” yanıtını aldığınızda derhal TÜRSAB kimlik ve A/AG grubu işletme belgesini acentadan belgelemesini isteyiniz. Her piyasada olduğu gibi TÜRSAB üyesi olmayan firmalar da yalan beyanda bulunabilmektedir.

 

Artık Türkiye’de bu sektörde yaşanan sorunlar ve gelişmeler hakkında bilgi sahibisiniz. Eğer sizleri ikna etmek amacıyla bu bilgileri yazdığımızı düşünüyorsanız, konuyla ilgili gelişmeleri resmi ağızlardan duyabilir, iliniz sınırları içinde bulunan TÜRSAB’ın Bölgesel Yürütme Kurulları’nı arayıp bilgi alabilirsiniz. (TÜRSAB İZMİR BYK TEL: (232) 4214524 – 4635665 – 4640347 – 4640348) Bu kurumlar hangi firmaların yaz okulu ya da yurtdışı eğitim hizmeti vermeye yetkili olduklarını sizlere bildireceklerdir. Bulunduğunuz ildeki BYK ofis telefonlarını TÜRSAB’ın web sitesinden www.tursab.org.tr öğrenebilirsiniz.

Yanıma ne tür özel eşyalar alabilirim?

İngiltere ve Amerika’da bir çok eğlence merkezi olduğunu daha önce belirtmiştik. Sıcak günlerde rahat bir program yürütebilmemiz için olabildiğince hafif ve ince giysiler almanızı öneriyoruz. Diş fırçanız, özel temizlik setleriniz, tıraş makineniz, özel elbiseleriniz, sözlük, saç kurutma makineniz veya aklınıza gelen diğer özel eşyalarınızı yanınıza alabilirsiniz. Merak etmeyin, New York ya da Londra’ya gitmeden yaklaşık 15 gün önce sizlere önemli bilgileri içeren bir dosya ulaştıracağız. Bu dosyada aradığınız her türlü bilgiye ulaşacaksınız. Aynı anda da yanınıza almanız gereken eşyaların bir listesini sizlere ulaştıracağız. Türkiye’de kullandığımız elektrik fişleri İngiltere ve Amerika’da aracısız kullanılamaz. Voltaj İngiltere’de 240V’tur, cihazlarınızı bu voltajda rahatça kullanabilirsiniz fakat priz sistemleri farklıdır ve prizler arası uyumu sağlayacak olan ara kitler Londra’da 2 Sterlin karşılığında pazarlarda satılmaktadır. Amerika’da ise durum daha farklıdır. Ülkede voltaj 110V’tur ve İngiltere’deki gibi farklı bir priz sistemi vardır. 110V’u 220V’a çeviren adaptörler daha önce belirttiğimiz gibi çok ağır ve kullanışsızdır. Bu nedenle Amerika’ya götüreceğiniz saç kurutma makinesi, traş makinesi, şarj cihazı gibi elektrikli aletlerin hem 110V’ta hem de 240V’da çalışabilme yani dual-voltage özelliğine sahip olduğundan emin olun. Bu cihazların adaptörlerinin arkalarında genelde INPUT 110~240V gibi bir yazı bulunur ya da bazı modellerde 110V – 240V seçme anahtarı vardır. Priz sistemine gelince, elektronik cenneti Chinatown’da ülkemizde kullandığımız fişleri Amerika’daki prizlere dönüştüren kitler 1$’a satılmaktadır ve New York’a varışımızın hemen ardından bu pazara gider, gerekli olan tüm eşyalarımızı buradan alırız. Tüm detayları az önce de belirttiğimiz gibi sizlere programdan 15 gün önce ileteceğiz. Bu belge sorunsuz bir program geçirmeniz için gereken tüm bilgileri içerecektir.

Uçaklarda bagaj kilo limitim kaçtır?

Evet. Bu konuya özel olarak dikkat etmek gerekiyor. Yanınıza alacağınız eşyalar fazla ağır olmamalıdır. Londra ve New York’tan da alacaklarınızı düşünerek hafif bir bavulla yola çıkmak en akıllıca olanıdır. Londra için bir yolcunun ortalama 20 kilo bagaj ağırlık hakkı vardır. Ayrıca 5 kiloyu geçmeyecek küçük bir el çantası bagaja verilmeden uçağa alınabilir. New York için de 25 kiloyu ve 2 bavulu aşmayacak şekilde eşyayı bagaja verme hakkınız vardır. Yine yanınıza 5 kiloyu ve standard boyutları aşmayacak bir çantayı uçakta yanınıza alabilirsiniz. Aslında her havayolunun kendine göre belli standardları bulunmaktadır. Bu nedenle kilo limitleri için belli rakamları şimdiden vermek yanlış olabilir. Hemen küçük bir ipucu verelim, satın aldığınız eşyaların ambalajlarını yurtdışında bırakırsanız, bavullarınızda kayda değer bir hafifleme görüldüğü için “Excess Baggage” yani aşırı kilo için para ödeme riskinden kurtulmuş olacaksınız. Bununla ilgili ayrıntılı bilgileri yine programdan önce sizlere ileteceğiz.

Sterlin ve Dolar'ı nereden temin edebilirim?

Sterlin ve Dolar’ı tüm banka ve döviz bürolarından kolayca alabilirsiniz. Alacağınız banknotların özellikle temiz ve tedavülden kaldırılmamış olmasına özen gösteriniz. Kirli, okunmayan, eksik ve üzerine yazı yazılmış paralar Amerika ve İngiltere’de geçersiz sayılacaktır. Bu nedenle dikkatli olunması gerekmektedir. Ayrıca zayıf bir olasılıkla sahte olabilir. Bunu kontrol etmek için parayı ışığa tutup Kraliçenin ve Franklin’in resmini gördüğünüzden emin olunuz veya “black light” olarak isimlendirilen para kontrol ışığında kontrol ettiriniz. Dedektör kalemleri de kontrol için son zamanlarda kullanılan pratik araçlardan biridir.

Okul ve gezi süresince sigortalı olacak mıyım?

Evet, yaz okulu programlarımıza katılan öğrenciler ve yetişkinler otomatik olarak sigortalanırlar. Bu sayede herhangi rahatsızlık durumunda öğrencimiz ücretsiz olarak anlaşmalı sağlık kurumlarında tedavi olabilirler. Göz rahatsızlıkları, diş sorunları yanında diş telleri ya da dişle ilgili diğer araçlar, gözlük ve lens gibi sağlık malzemelerinin temini bu kapsamın dışında kalmaktadır. Bu tür sağlık giderleri kapsam içinde değerlendirilmek istenirse, birey grup dışında özel sigorta yaptırarak bu giderleri de poliçe kapsamına aldırabilir. Sigorta ile ilgili ayrıntılar müşteri sözleşmemizde detaylı şekilde bildirilmektedir.

İngiltere ya da Amerika'da yalnız başıma bir yaz okuluna kayıt olabilir miyim?

Tabi olabiliriniz, ama böyle bir durumda tüm soru ve sorunlarla tek başınıza savaşmayı en baştan kabul ettiğinizi bilmek durumundasınız. Öncelikle İngiliz ve Amerikan konsoloslukları, vize konusunda oldukça titiz davranan konsoloslukların başında gelir. Hatırlayacaksınız kitabımızın başında kaçak dil okullarına değinmiştik. Son yıllarda konsolosluklar özellikle bu konuya titizlikle eğilmektedirler. Bu nedenle her zaman vize alabilmek mümkün değildir. Bireysel olarak başvuran bir kişiye çok zor vize verileceği vize için uygun koşullar sağlanmadığı takdirde asla vize verilmeyeceği bilinmesi gereken öncelikli bir gerçektir. Uzun programlar için vize konusunda şirketimiz yılların tecrübesiyle bireysel katılımcılarımıza hizmet verir. Vize başvuru dosyanız, konsolosluğun belirlediği kriter ve bilgiler ışığında titizlikle hazırlanmalıdır. Burada atlayacağınız en küçük bir nokta dahi, dosyanınızın değerlendirmeye alınmamasına ve vizenizin reddedilmesine kadar gider. Firmamız, öğrencilerinin tüm vize ücretlerini ve işlemlerini yaz okulu programı çerçevesinde üstlenmiştir. Legal yurtdışı eğitim danışmanlığı servisi veren firmalardan bilgi almadan yurtdışına çıkmak maceradan başka bir şey değildir. Kişi yurtdışında herhangi bir problemle karşılaştığında ona yardımcı olacak biri yanında bulunmayacaktır. Bu tıpkı, bir eşyayı garantisi olmadan alıp kullanmaya benzer. Bu nedenle bir firmanın yardımı olmaksızın yurtdışına çıkmak ısrarla belirtiyoruz büyük bir risktir. Firmanın kalitesi, programın uygulandığı ilk günden itibaren kendini gösterir. Bir konsolosluktan vize reddi almanız, bir daha o ülkenin sınırlarına çok uzun süre adım atamama riskini ve reddedilmiş insan etiketini taşımanıza yok açar. Halk deyimiyle kaş yaparken göz çıkarmak gibi bir olaya istemeden imza atmış olursunuz. Olayın maddi kayıplarına değinmiyoruz bile. Konsolosluğa ödediğiniz randevu ve vize bedelleri, okul – barınma kayıt ücretleri, ulaşım masrafları hepsinden önemlisi kaybolan zamanınız ve uçup giden umutlarınız yerine konamayan en büyük kayıplardır.

 

Bugüne bizlere birçok bireysel başvuruda bulunan gençler, Deren Koray’ın sorumluluğu altında İngiltere ve Amerika’yı keşfettiler, İngilizce’lerini hem Callan School of English’te hem de New York, Florida, Boston, Berkeley, Los Angeles, San Fransisco ve San Diego’da günlerini bol bol pratik yaparak geliştirdiler. Deren Koray, American Society of Travel Agent (ASTA) üyesi olduğu için Amerika’da eğitim hizmeti veren kurum ve kuruluşlar hakkında en sağlıklı enformasyona ulaşabilecek bir statüye sahiptir. Bu nedenle Amerika’da bulunan eğitim kurumları ve turizm endüstisi ile sürekli entegrasyon halindedir. www.turkishtravel.com web sitesi Deren Koray Turizm’in uluslararası vitrinidir.

Çamaşırlarım ne olacak?

Londra’da aile yanında kalan öğrencilerimizin çamaşırları aileler tarafından yıkanacaktır. New York ve Londra’daki yurtlarda kalan öğrencilerimiz de 3 Sterlin ve ortalama 5 Dolar karşılığı çamaşırlarını istedikleri zaman otomatik makinelerde yıkatabilecekler, kurutma makinelerininde de anında kurutabileceklerdir. Bunun için bir bütün gün çamaşırlarının kurumasını beklemeleri gerekmemektedir. New York’ta özellikle öğrenci yurdumuzun yanında bulunan 5 değişik çamaşır yıkama merkezi aynı zamanda ütüleme hizmetini de bizlere sunmaktadır. Öğrencilerimiz sabah bıraktıkları eşyaları akşam yurtda dönerken almaktadırlar.

İngiltere ve Amerika'da toplum kuralları nasıldır? Nelere dikkat etmem gerekir?

İngiltere’de kişisel temizliğe, düzene, sessizliğe, dakik olmaya ve özellikle saygıya önem verilir. Kibarlık önemli bir kavramdır İngilizler’de… Ailelerimize karşı çok kibar olunmalı, örneğin sofrayı terkederken özür dileyerek ayağa kalkılmalıdır. Ağzı dolu konuşmak saygısızlık olarak değerlendirilir. Size yiyecek, içecek teklif edildiğinde “hayır istemem” yerine “hayır teşekkür ederim” demek, ya da “evet isterim” yerine “evet lütfen” demek hakkınızda olumlu izlenim uyandırır. Geziye katılan öğrencilerimiz, İngiliz toplumunun bir parçası olacağı için bu konularda titiz olmalıdırlar. İngilizlerin örf ve adetleri Türk’lerinkilerle büyük benzerlik gösterir. Örneğin yaşlılara ve özürlülere herşey öncelikli olarak sunulur, otobüslerde yaşlılara yer vermek bir gelenektir, toplu taşıma araçlarında inen daima önceliklidir, televizyon kanallarında topluma uygun olmayan filmler gösterilmez, insana değer verilir, yaya geçitlerinde yayaya yol vermemek en büyük trafik suçudur. Yaya geçidine adımınızı attığınız anda tüm trafik sizin için durur. Ülkede ambulans, polis ve itfaiye, kazazedenin bulunduğu noktaya 5 dakika içinde gelmeyi garanti eder. Ulaşım sistemi dünyadaki en gelişmiş sistemdir. Eğer bir tren 10:54’te gelecekse kesinlikle o dakikada gelir. Yollara gelişigüzel çöp atmanın ya da tükürmenin cezası büyüktür. Buna karşın çoğu yerde elinizde bulunan bir kağıdı atacak çöp kutusu bulamazsınız ve gün boyu onu cebinizde taşırsınız. İngilizler sokaklarını evleri gibi temiz tutarlar ve çoğu aile evlerine girerken ayakkabılarını çıkarmayı yeğlerler… ilginç değil mi?.

 

Amerika’da ise temizlik konusunda özellikle New York için fazla bir şey söylemeye gerek yok. Başarılı belediye başkanı elindeki teknoloji harikasi temizlik cihazlarlariyla şehri temiz tutmaya karali görünse de, bir çok yabanciyi barindiran New York’ta elindeki çöpünü gözümüzün önünde yere atan insanlara her zaman rastlıyoruz. Buna rağmen şehrin çoğu caddesi temizdir ve sürekli temizlik ekipleri dolaşmaktadır. Amerikalı’lar Ingilizler kadar dakik olmasalar da onların da belli prensipleri vardır. Otobüslerinde özürlü vatandaşları için İngilizlerde olmayan özel mekanizmalar vardır. Ingilizler kadar olmasa da bir derece nezakete önem verirler. Gürültüye pek aldırış etmezler çünkü gürültü ve şamata yabancılardan alışkın oldukları güncel kavramlardır. Yine “hayır teşekkür ederim” ve “evet lütfen” kuralı Amerikalilar için de geçerlidir. Bir sonraki sorumuzda diger bilgileri de iletelim.

İngilizler nasıl insanlardır?

İngilizler sanılanın aksine duygulu insanlardır. Duygusal bir filmde neredeyse bütün sinemanın ağladığına şahit olduk. İngilizler aynı zamanda muzip insanlardır. En çok sevdikleri şeylerden biri de sakız çiğnemektir. Duygularını belli etmek için olmadık yerlere yapıştırırlar. Beğenmedikleri bir kişinin resminde sakızın yapışacağı ilk yer o şahsın burnudur. Protesto aracı olarak da kullandıkları bu sakız, İngiltere’nin tüm caddelerinde siyah noktalar şeklinde görülür ve bir dekor oluşturur. Caddelerde metrekareye ortalama 30 çiğnenmiş sakız düştüğünü söylersek bizlere inanır mısınız? Grafiti’nin (duvar yazısı) en güzel örneklerini göreceğiniz bir ülkedir. Kelimelerle çok güzel oynarlar ve dalga geçmek istedikleriyle çok güzel şekilde dalga geçerler. Basın bu konuda çok iyidir. Sıralarına çok sadıktırlar. Bizdeki gibi “hadisene kardeşim iki saat seni mi bekleyeceğiz?” gibi bir çıkışı asla beklemeyin, sabırla kendileri ile ilgilenecek birini ya da sırasını bekler. Trafikte de bu böyledir. Çok ama çok okurlar. Sabah akşam demeden, ellerinde mutlaka bir kitap, bir gazete vardır, ayakta ya da oturarak… hiç farketmez, sadece okurlar ve çok az konuşurlar. Günlük gazeteleri okuduktan sonra otobüs ve metrolarda başkalarının da okuması için koltukların üzerlerine bırakırlar. Buna rağmen gazete satışları daima üst sıralardadır. En büyük zevkleri okurken yanlarında satın aldıkları kahveyi ya da çayı yudumlamaktır. Müşteri olarak girdiğiniz bir mağazada sizi ihmal edip asla başka bir müşteri ile ilgilenmezler. Çok kibardırlar. Yürürken yanlışlıkla siz çarpsanız dahi onlar sizden özür dilerler. Amerikalılar kadar olmasa da sıcak kanlı ve yardımseverdirler. Kuralcıdırlar, kuralları ile yaşarlar, asla belirledikleri kriterlerin dışına çıkmazlar. En sevdikleri mekan publardır. Hafta sonları aile dostları ile publarda buluşup hep birlikte beceri oyunları oynarlar. İnsan hayatına çok değer verirler, bu nedenle çok gelişmiş ilk yardım ve sağlık sistemleri vardır. Bu nedenle Londra aynı zamanda hastaların şifa bulduğu dünya üzerindeki önemli sağlık merkezlerinden biridir. Vatandaşlarını ve ziyaretçilerini tehlikelere karşı daima anonsla uyarırlar. Tren ve platform arasında kalan 20cm uzunluğunda bile olmayan bir boşluğu “Mind the gap!” diye defalarca anons ederek yolcuları uyarırlar. Londra’da öğrencilerimizin en çok duydukları söz budur. Biri ile tartışırken ona dokunduğunuz anda suç işlemiş sayılırsınız. Şikayet ettiğinizde polis hemen tutanak tutar ve gerekli işlemleri yapar. Rüküş ama tertemiz giyinirler. Asla ama asla ter kokmazlar. Şehirlerarası otobüslerde ayağa kalmak yasaktır ve her koltukta bir emniyet kemeri vardır. Otobüs şoförleri genellikle, aslında %90’ı desek daha doğru olur prensip sahibidir ve belleklerinizde canlandırdığınız İngiliz imajını olduğu gibi yansıtır. Otoyollarının kenarlarında 10cm ara ile dizilmiş beton bloklar bulunur. Sürücü uyuduğu anda araba bu beton parçacıkları üzerinde şiddetle sarsılır ve sürücüyü uyandırır. Yolları Amerika’da bulunan yollardan çok daha geniş ve pürüzsüz, üstelik ücretsizdir; işaretler ve levhalar çok iyi düzenlenmiştir, sürücüye her türlü bilgiyi verir. Trafik düzenlerini ters olarak nitelemez, aksine bizlerin ters düzeni olduğunu vurgularlar ve sizi bunu söylediğinize bin pişman ederler. (Tarihten kalma bir alışkanlıktır, açıklaması Londra’da). Şans oyunlarını çok severler, hayatları sayısal loto ve National Lottery’dir. Sabah kahvaltılarında peynir yediğinizi söylerseniz, yüzlerini buruştururlar, peyniri yemeklerden sonra şarapla yenilmesi gerektiğini sizlere bildirirler. Ne diyelim? Zevkler ve renkler…Yeşil alan hayat felsefeleridir. Bizim müteahhitlerin uğrunda can verecekleri değerde arsalara sahip olmalarına karşın yeşil alanları gözleri gibi korurlar. Bu alanlarda futbol oynayarak yetişen gençlerin her biri bu olanaklar sayesinde geleceğin birer futbol yıldızıdırlar. O kadar iyi korurlar ki, bizde sokak kedileri neyse, onlarda da tilki o dur. Gecenin bir saatinde karşınıza yabani bir hayvan çıkıverir. Yanlış yazmıyoruz, dağ başından değil şehirden, yerleşim birimlerinden bahsediyoruz. İnanmazsanız öğretmen ve öğrencilerimize sorabilirsiniz. Şehir içi ulaşımın ne kadar iyi gelişmiş olduğundan bahsetmiştik. Dünyanın en uzun yürüyen merdivenleri Londra’dadır. Yürüyen merdivenlere binerken daima merdivenin sağında bulunurlar. Sol taraf acelesi olanlar ve koşanlar içindir. Travelcard ücretleri biraz yüksek görünse de İngilizler metrolarda vatandaşını yürütmezler. Ödediğiniz bedelin karşılığını fazlasıyla alırsınız. Şoförleri dikkatlidir ama tali yollardan gelen araçların son anda fren yapmalarına bir türlü alışamadık. Bir de 2 katlı otobüslerde ilk kez yolculuk yapan turistler, otobüsün üst tarafında ve önünde oturuyorlarsa öndeki araca ya da duraklara çarpıyormuş hissine kapılarak dehşet anını yaşarlar. Kimseyle ilgilenmezler, dedikodu nedir bilmezler (istisnalar kaideyi bozmaz). İnsanları süzmek gibi bir huyları yoktur. Çok zor bir durumda kalmadıkça ve gerçekten sinirlenmedikçe korna çalmazlar. Korna, bir çeşit protestodur ve hatta yeri geldiğinde küfür anlamındadır. Motorsiklet ve bisiklet kullanıcıları arabaların aksine şehir içinde aşırı sürat yaparlar. Egolarını bu şekilde tatmin etme yolunu seçerler. Bisikletlerin ön tekerleri anında çalınır. Ön tekerlerleğe ikinci bir kilit takmayı akıl edenlerin sayısı, bisikletini kilitledikten sonra tekerleğini yanında götürenlerin sayısından daha azdır. Eğlenmeyi çok severler. Her yıl düzenli olarak ağustosta yapılan Notting Hill Gate karnavalında kendilerince vur patlasın çal oynasın eğlenirler. Bu eğlenceyi bizler de kaçırmıyoruz tabii. Kedileri ve köpekleri çok şirindir. Sokakta yaşamadıkları için hepsi besili ve bakımlıdır. Evlerinin %90’ında bahçeleri vardır. Bahçeleri birer peyzaj harikasıdır. Rengarenk çiçekleri ve ahşap süslemeleri insanın ömrüne ömür katar. Bir kişi gelip de o çiçekleri koparmaz. Göz zevklerine önem verirler. Evlerin çoğu dublex hatta triplekstir. Türkiye’deki gibi sıkışık oturma düzeni yerine geniş mekanlarda ve bol bol yeşil alan bırakarak yerleşmişlerdir. Park sorunları yoktur ancak yanlış bir park kısa süre içinde ceza getirir. Şehir dışında oturan vatandaşları arabalarını metro istasyonlarındaki katlı otoparklara park ettikten sonra tren ya da metro ile merkeze ulaşırlar. Kendi arabaları ile şehir merkezine gitmezler. Çünkü belediye son yollarda araçlardan „Congestion Charge“ adında bir işgaliye vergisi almaktadır. Bakınız aynı proje Istanbul’da da düşünülmektedir ancak toplu taşım konusu İstanbul’da, Londra gibi sistemli ve düzenli olmadığı için bu fikrin çok da sağlıklı olmayacağını düşünüyoruz. Bunlar İngilizler hakkında düşündüğümüz anda ilk aklımıza gelenler… Londra’da onlarla beraber yaşayıp İngilizleri daha yakından tanıyacak, sevecek ve klişe yargılarınızdan kurtulacaksınız.

Londra'daki aileler güvenilir mi?

Kesinlikle evet. Velilerin en çok merak ettiği konu budur. Londra’da programlarımız yürüttüğümüz aileler bizlerin birer dostudur. Hepsi ile ayrı ayrı görüşüyor, kendilerini bizzat tanıyoruz. Bu yıllardan beri böyle geldi böyle de gidecektir. Her aile misafir ettiği çocuğu, ailenin bir ferdi olarak kabul eder. Bu aileler sadece Türk değil, tüm dünya ülke çocuklarını misafir etmişlerdir ve halen de etmektedirler. Aileler, misafir ettiği öğrenci hakkında hergün bölge koordinatörüne rapor verir ve çocuklarla o denli kaynaşırlar ki, ayrılık zamanı gelip çattığında sergilenen tablo herşeyi net olarak sergiler. Ailelerimiz Türk örf, adet, gelenek ve görenekleri hakkında bilgi sahibidir ve bu değerleri ön plana alarak evlerinin kapılarını öğrencilerimize açarlar. Londra’nın en elit ve güvenilir semtlerinden Richmond ve Kingston’da barınan ailelerimiz, evlerinde yabancı öğrenci misafir etme yetkisine sahip, bölge polisinde kaydı bulunan son derece güvenilir kişilerdir. Öğrencilerimiz İngiliz ailelerimizin çocuklarıyla mahallelerimizde bulunan yeşil alanlarda futbol oynarlar ve arkadaşlıklarını pekiştirirler. Akşam aktivitelerine bizlerin ve öğretmenlerimizin kontrolünde katılır, gönüllerince oyun oynarlar. Her ailemiz, öğrencilerimize İngiliz görgü, kural ve disipliniyle yaklaşır. Ailelerimiz, öğrencilerimizden misafir oldukları süre içinde pek çok olumlu davranışlar beklemektedir. Bu sebeple programımıza başlamadan 15 gün önce öğrencilerimize İngiltere’de yapmaları ve yapmamaları gereken davranışlarla ilgili dijital bir dosya gönderir ve her öğrencimizin bu dosyayı dikkatle incelemesini isteriz. Londra’ya vardığımız ilk gün de „uyum eğitimi“ olarak adlandırdığımız bir eğitimi öğrencilerimize verir, böylece sorunsuz bir programın temellerini programımızın en başında atmış oluruz. Bu süreç, programımızın başarısı için çok önemlidir. Aileler hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz geziye katılan öğrencilerimizden görüşlerini alabilirsiniz. Referans olarak göstereceğimiz öğrencilerimizin adres ve telefonları web sitemizin orijinal mektuplar galerisinde yeralmaktadır.

Programdan çekilmek istersem ne yapacağım?

Bu konudaki bilgiler sözleşmede sunulmuştur ancak hemen belirtelim, bir şekilde programdan çıkmak isteyen katılımcılarımıza vize, vize randevu, okul kayıt ücreti gibi geri dönüşümsüz bedellerin tümü iade edilir ya da öğrencimizin hakkı İngiltere ya da Amerika programlarında bir sonraki devre için saklı tutulur.

Grup liderinin görev ve yetkileri nelerdir?

Grup liderleri, İngiltere ve Amerika’da bulunduğu süre içinde tam yetkilidir. Programın saat ve gününde, rotasında, sırasında değişiklik yapma, grup içinde huzursuzluk çıkaran, grup düzen ve huzurunu bozan öğrenciyi Türkiye’ye iade etme ya da özgürlüklerini kısıtlama haklarına sahiptir. Çünkü kilometrelerce uzakta bulunduğumuz bir ortamda gereksinimimiz olan en önemli konu grup uyum ve huzurudur, buna direkt ya da dolaylı şekilde kastedecek her türlü davranışı engellemek grup liderinin birincil görevidir. Bu hak aynı zamanda grubun güvenliği için de alınmış bir karardır. Yaz okulu programlarmızda ilk kurduğumuz sistem güvenliktir. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa ne pahasına olursa olsun liderlerimiz derhal yerine getirmekle yükümlüdür. Liderlerimiz grup içinde oluşabilecek sorunlara anında müdahale eder ve olası sorunları çözümler. Bizler bu sebeple firma yetkilileri ve öğretmenlerimizle birlikte yurtdışında 24 saat öğrencilerimizin yanı başında yeralmaktayız. Bilgi birikimimiz ve deneyimlerimizle, oluşabilecek problemleri büyümeden çözeriz. Bakınız sorunsuz hiçbir program olmaz, çünkü bu programlarda da hayatın kendisini yaşıyoruz, üstelik tamamen yabancı bir çevrede. Burada önemli olan çıkabilecek ya da oluşabilecek problemlere anında müdahele edebilme çevikliği ve bu problemleri çözme yeteneğidir. Biz de bu noktadan hareketle velilerimize sesleniyor ve bu büyük sorumluluğu omuzlarımızda taşıyoruz. Pek çok velimizin bizlere söylediği de budur. „Biz olsak, bu tür bir sorumluluğu asla alamayız“ İşte bu yüzden sektörümüzde lider bir konumdayız, çünkü sorumluluğumuzu biliyor ve kendi kurmuş olduğumuz sistem üzerinde bu bilinç ve sorumlulukla hareket ediyoruz.

Londra'da ve New York'ta akşamları neler yapacağız?

Neler yapmayacağız ki? Londra gecelerinde en büyük eğlencemiz Odeon sinemalarında her ne kadar aynı zamanda vizyona girdiğini iddia etseler bile Türkiye’de daha vizyona girmeyen filmleri orijinal olarak izlemek (bu aktivitemiz tek ekstra aktivitemizdir çünkü yorucu gündüz programımız nedeniyle erken yatmak isteyen öğrencilerimiz her yıl giderek artış gösteriyor –yaşlanıyorlar mı dersiniz?-, biz de herhangi bir haksızlığa neden vermemek için film aktivitemizi ekstra kategorisine alıyoruz), İngilizlere özel pub’larda sohbet etmek, yarışmalar düzenlemek, bilardo ve bowling oynamak (En çok puanı alan öğrencimize ödül veriyoruz), music box’a para atıp istediğimiz parçalarla dansetmek, İngilizlerle futbol maçları yapmak (yensek de problem, yenilsek de, fanatizmin bu boyutuna kendi gözlerinizle şahit olacaksınız), Riverside Pier’de ve Kingston upon Thames’de çimlerde oturup şarkılar söylemek, Londra’yı bir de gece gezip büyülenmek, Laser Quest’te lazer savaşları yaparak karşı takımı farklı bir skorla yenip bunu zıplayarak ve bağırarak kutlamak, en ilginci ise Londra’nın merkezinde geleneksel Türk yemeklerinin bulunduğu restoranda deliler gibi özlediğimiz Türk yemeklerini yemek. Diğer gecelerde ise ailelelerin kendi öğrencileri için yaptıkları planları sizler için birer sürpriz olacaktır. Her an kendinizi bir ailenin partisi içinde ya da bir gezide bulabilirsiniz. Artık ne çıkarsa şansınıza !

 

New York’a gelince, gece New York’u tekrar keşfedecegiz çünkü gündüz gördügünüz New York ile gece arasında çok fark vardır. Mazhar Fuat Özkan’in bestesindeki gibi New York sokaklari kazan bizler kepçe olacak, gezilmedik, görülmedik yer bırakmayacağız. New York’un gece atmosferi sizin de kanınıza girecek, şehir sizi kendinize çekecek. Herşeyden once şehrin muhteşem ışıklarından gözlerinizi alamayacaksınız. Bu görüntüyü tekrar tekrar görmek isteyeceksiniz. Şanslılardan olacaksınız, çünkü New York’u gece Empire State’in 86. katından izleyeceksiniz. (Sıradan turistler gündüz çıkar ve şehri akşamüstü terkederler, oysa biz şehrin yerlisi gibi olacağız) Uzun sure bu ışıklardan bakışlarınızı alamayacaksınız. Bir gece Limuzin ile bir gezi yapacaksınız. Şaşırmayın, bu New York için çok sıradan bir gezidir. Times Square’de sokak çalgıcıların müziklerine kendinizi kaptıracaksınız. Metro istasyonlarında zencilerin yapmış olduğu dans gösterilerine bayılacaksınız, “İşte ben şimdi Amerika’dayım” diyeceksiniz. Bryant Park’ta açık havada halk günlerine özel sinema filmlerini seyredeceksiniz. Broadway’de uzun parkurlarda yürüyerek etrafınızı keşfedeceksiniz. Ayrı bir dünyanın insanı olarak New York’un kaldırımlarını çiğneyeceksiniz. Şehrin en güzel tadlarını bizimle keşfedeceksiniz. Bu ama bir Türk restoranından getirteceğimiz bir dürüm kebap, ama bir İtalyan restoranın -iddia ediyoruz- ömrünüzde hiçbir yerde tatmadığınız kadar lezzetli ve güzel bir pizzası olacak. Amerika’da gece de özgürlüğün tadını çıkaracaksınız. Brooklyn köprüsünden Brooklyn’e yürüyerek Manhattan’ın gece görüntüsünü izleyeceksiniz. South Street Seaport, City Hall Park ve Madison Square ve tabiki Central Park’taki konserlerle coşacaksınız. Elinizden fotoğraf makinesi düşmeyecek. New York geceleri sizde derin izler bırakacak.

Diğer derslerim oldukça zayıf, yine de yaz okuluna katılabilir miyim?

Bizce bir sakıncası olmamasına karşın bu, aile ve öğrencinin kendisine kalmış bir karardır. Bu programda önemli olan diğer dersler değil öğrencinin sahip olduğu İngilizce seviyesidir. Öğrencinin dil seviyesi zayıf da olsa iyi de olsa İngilizce seviye tesbit sınavından sonra öğrencilerimiz uygun bir seviyeye İngiliz ve Amerika’lı öğretmenlerce yerleştirilecektir. Yaz okulunu bir motivasyon olarak ele alırsak, bu programın diğer derslerine de olumlu yönde etki edeceği kaçınılmazdır. Uzun yıllardır izlediğimiz bir olay da velilerimizin bu yaz okulu programlarını öğrencilerimize motivasyondan çok bir ödül olarak vermeleridir. Tersine, velilerimiz dersleri zayıf olan öğrencilerimizi programa göndermeyerek bir çeşit ceza uygulayabilmektedirler. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu durum elbette velilerimizin inisiyatifindedir ancak daha en başından öğrencimizi umutlandırıp ardından derslerde olası bir düşüş yaşanması sebebiyle programı iptal etmek öğrencinin hem ödül psikolojisini hem de motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Bunun örneklerine çok sık rastlıyor ve bu durumdan rahatsız oluyoruz. Çünkü amacımız topluma bilinçli ve vizyonu geniş bireyler kazandırmaktır. Bunu da en iyi şekilde bu programlarımızla başarıyoruz. Bir öğrencimizin yaz okulları programlarımıza katıldıktan sonra gerek sosyal hayatta, gerekse derslerinde gösterdiği değişimi bizden değil, bizlerle çocuklarını yurtdışına gönderen velilerimizden dinlemelisiniz. Çünkü burada yazdıklarımız sizlere ticari gelebilir, sonuçta ticari bir kolda faaliyet gösteriyoruz ama unutulmaması gereken en önemli konu, hiçbir zaman bu ticari olgu, eğitimci kimliğimiz ve kişiliğimizin önüne geçmemiştir. Bu sebeple yıllardır yurtdışı eğitim sektöründe güvenin ve kalitenin simgesi olarak yerimizi koruyoruz. Velilerimizin bizlere olan güveni ve desteği eğitim hayatımızdaki en büyük ve önemli hazinemizdir.

İngilizcem çok zayıf. Peki ailelerle nasıl anlaşacağım?

Hiç İngilizce bilmeyen bir öğrencinin bile ailesi ile iletişim kurabildiğini söylemek herhalde yüreklere biraz su serper. İngilizcenizin zayıf olması son derece doğal bir olaydır. Kimse dünyaya ikinci bir dili biliyor olarak gelmez. Zaten bu nedenle bu programa katılıyorsunuz öyle değil mi? Bu konuda öğrencinin can simidi küçük bir sözlüktür. Bu şartlarda öğrenilen İngilizce kesinlikle kalıcıdır. Çünkü iş başa düşmüştür. Kendinden başka kendisine yardım edecek biri yoktur. Yaşayarak öğrenmek gibisi yoktur. Ayrıca İngiliz aileler de bu konuda tecrübe sahibidirler. Sizlerle tane tane konuşarak sohbete başlarlar ve İngilizce seviyeniz hakkında bir fikir edinmeye çalışırlar. Gerisi zaten kendi kendine gelecektir. Bunu görecek ve yaşayacaksınız. Endişelenmenize hiç ama hiç gerek yok. Farkında olmadan İngilizce konuşmaya başlayacaksınız, tıpkı anadilinizde refleksif konuştuğunuz gibi. Sağlıklı uzun bir cümle kuramasınız bile bu cümleyi aile sizin için kuracak ve söylemek istediklerinizi anlayacaktır. Kulağınız, İngilizce’yi tüm gramer kalıpları doğru kullanan, tonlamalara vurgulara dikkat eden gerçek İngilizce’yi konuşan ailelerimizin kelimeleri ile dolacak. Gündüz okulda, gece ailenizin yanında sürekli bir kulak dolgunluğundan bahsediyoruz. Bunun farkını ülkemize döndükten sonra net bir şekilde izleyeceksiniz.

Deren Koray'a nasıl güvenebilirim?

Dürüstlük, başarinin altın anahtarıdır sloganı ile 1989’dan beri bu sektöre hizmet veriyoruz. Sizlere referans gösterebilecegimiz bir çok il ve ilçede kariyer ve mevki sahibi yüzlerce velimiz bulunmaktadır. Bir katılımcı olarak araştırma yapmaktan lütfen hiçbir zaman kaçınmayın. Bir girişimde bulunmadan önce konu ve kişiler hakkında bilgi sahibi olun. Sizlere verebilecegimiz en büyük güvence, bugüne kadar Amerika ve Ingiltere programlarimiza katılan öğrencilerimizin ve ailelerinin telefon numaralarıdır. Web sitemizin original mektuplar galerimizde öğrencilerimizin görüşlerini okumanınız önemle rica ediyoruz. Herhangi bir öğrencimize ve velisine telefon açın ve merak ettiginiz noktalari kendisine sorun. Bulunduğunuz ilde size fikir verecek mutlaka bir velimize ulaşacaksınız. Eğer bunu yapmak istemiyorsanız mektupları okuyun. Eğrisi ile doğrusu ile noktasına virgülüne dokunmadan mektupları olduğu gibi yayınlıyoruz. Çünkü bizim içimiz de bir, dışımızda. Madem sloganınımız dürüstlük ile ilgili, o halde tamamen şeffaf ve açık olmalıyız öyle değil mi? Bu mektuplarda okuduğunuz ya da okuyacağınız olumsuz bir noktadan hareketle programa katılmak istemeyen velimiz olursa da bunu anlayışla karşılarız. Çünkü biz kendimize güvendiğimiz için bu mektupları yayınlıyoruz. Deren Koray branşında uzmandır ve öğrencisinin mutlulugu için elinden geleni yapar. Bunu severek yapar, çünkü işimiz hobimizdir. Çocuklarımızı seviyoruz, onların topluma daha da yararlı bireyler olmalarını istiyoruz. Çünkü bizler eğitimciyiz, deneyim ve birikimlerimizi her an yanıbaşlarında olduğumuz için onlarla paylaşıyoruz. Olay sadece İngilizce eğitimi değildir, bu bir yaşam, bir deneyim programıdır. Bu nedenle yaz programlarinda kesinlikle rakip tanımıyor ve bu konuda da bir kez daja iddialı olduğumuzu buradan duyurmak istiyoruz.. Deren Koray, Türkiye’deki en iyi yurtdışı eğitim servisini veren ve yaz okulları düzenleyen bir firmadır, bundan da gurur duyar.

Temel harcamalarım olacak mı?

Londra ve New York’ta bazı ekstra harcamalarımız olacaktır. İlk aklımıza gelen bizlere sınırsız ulaşım hakkı tanıyan ve her hafta alacağımız travelcard ve metrocardlardır. Bu ekstra bedellerin hepsi yaz okulu broşürümüzde tek tek velilerimize bildirilmiştir. Programımıza katılan öğrencilerimizin yaş farkılılıkları nedeniyle bu kart bedelleri total program fiyatı içine dahil edilmemiştir. Sizlere verdiğimiz Londra ve New York programlarımızda belirtilen müze, sinema, tiyatro, eğlence parkları, özel turlar ve özel geziler için tüm ödemeleri firmamız yaptığı halde, son yıllarda almış olduğumuz bir karar sonucunda bundan böyle öğle yemeklerini öğrencilerimizin kendi harcamalarına bıraktık. Bunun sebebini „Öğlen yemeklerimizi nerede yiyeceğiz?“ sorumuzun yanıtında bulabilirsiniz. Öğrencilerimizin en önemli ekstraları cep harçlıklarıdır. New York programımızda Washington D.C. ya da Niagara Şelaleri’ne düzenlenecek turlarda ekstra bir ücret alınacaktır. Her iki programda gerçek dil okullarında eğitim alındığı için seviyelere bağlı olarak farklı kitap seviyeleri ve dolayısı ile farklı bir fiyat çizelgesi uygulanmaktadır. Herhangi bir haksızlığa yer vermemek adına bu değişken bedelleri de öğrencilerimizin harcamalarına bıraktık. Yaz okulları broşürümüzde öğrencinin seviyeleri çerçevesinde harcayacakları tüm minimum ve maksimum bedeller ayrıntıları ile bildirilmiştir. Sonradan haber alınan, beklenmeyen ve yabancıların „hidden cost“ olarak adlandırdıkları sürpriz harcamalara Deren Koray’ın hazırladığı programlarda rastlayamazsınız. Çünkü bizler dürüstlüğe ve güvene inanan eğitimcileriz.

Ekstra harcamalarım olacak mı?

Hayır demek yanlış olur. Çünkü öğrenci Türkiye’de pahalı olup orada ucuz bulduğu ve özel ilgi alanına girdiği bir eşyayı almak için dayanılmaz bir arzu duyar. Her öğrenci harcayabileceği miktarı hesaplar ve kaşla göz arasında meraklı olduğu o eşyayı emin olun ki alır. Eğer çocuğunuzun cep harçlığını kontrolsuz şekilde harcamasından endişeleniyorsanız, grup liderlerine ya da okul öğretmenine bunu mutlaka bildiriniz. Grup lideri ve okul öğretmenlerimiz gerekli önlemleri alacaklardır. Bu tür harcamalar öğrencilerimizin en büyük ekstrasıdır. Bunun dışında yukarıda da belirttiğimiz gibi bizim programımızın operasyonel kısmında herhangi bir ekstra harcama olmayacaktır.

Konser ya da futbol karşılaşmasına gidebilir miyim?

Yanıtımız hem evet hem de hayır. Şimdi bu nedemek diyeceksiniz? Bu, şu demek. Eğer yapılacak aktivte bizlerin güvenlik kriterlerimizi tatmin ediyorsa yanıtımız evet, ancak bunda bir sakınca seziyor ya da problem olabileceğini hissediyorsak yanıtımız hayır olacaktır. Geçmiş yıllardan örnek verelim. Virgin Mega Store’un düzenlediği bir imza gününde Ricky Martin Londra’daydı ve biz o gün öğrencilerimizin bu aktiviteye ve mini konsere katılmaları için izin verdik. Son derece profesyonel ve başarılı bir organizasyonla öğrencilerimiz Ricky Martin ile tanıştılar ve CD’lerini imzalattılar. 2005 yılında dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan Live 8 konserinde ise öğrencilerimizin çok istemesine rağmen güvenlik sebebi ile bu izni vermedik ve isabetli beri karar verdiğimizi de sonradan lokal basına yansıyan ancak ulusal basına ve dolayısı ile enternasyonel medyada görünmeyen konserin perde arkasındaki olayları gördükten sonra anladık. Ne olursa olsun parolamız aynıdır. Önce güvenlik, sonra eğitim, kalan zamanımızda da kültür, eğlence ve sınırsız aktivite. Futbol karşılaşmalarına gelince, belli bir yaş seviyesine ulaşmayan, kendini savunamayacak durumda olduğuna inandığımız hiö bir öğrencimize bu izni vermemekteyiz. Çünkü „holigan“ kelimesi sizlerin hiç de yabancı olmadığı bir kelimedir. Bu kelime futbol ile bağdaştığında da endişelerimizde ne kadar haklı olduğumuzu anlayacağınızı ümit ediyoruz. Öğrencilerimizin pek de memnun olmadığı bu tutumuz, velilerimiz tarafından desteklenmektedir. Ancak burada istisnai bir durum söz konusu olabilir. Ünlü bir sanatçının konserine ya da futbol karşılaşmasına İngiliz aileleler gidiyorsa, o zaman durum biraz daha farklı boyutta olabilir. Biraz fiyatlı olmasına karşın konserler Wembley Stadyumu’nda muhteşemdir. Theatre District’te sergilenen müzikaller de izlenmesi gereken aktivitelerin başında yeralır Londra’da.

 

New York’ta ise Madison Square Garden’da verilen konserler ilgi çekicidir. Bunun yanında Central ve City Hall Park’ta belli aralıklarla halk konserleri de verilmektedir. Programın da uygun olduğu bir tarihte bu tür bir konseri kaçırmak elbette büyük hata olur. Grup halinde gidilebilecek bu konserlerde her zaman varız çünkü organizasyon kalite ve düzeni, aynı zamanda çoluk çocuk tüm New York halkının göstermiş olduğu yakın ilgi ve geniş güvenlik önlemleri New York’ta programlarımıza değişik bir boyut kazandırıyor. Gönül rahatlığı ile bu tür aktivitelere katılabiliyoruz. Peki ya Broadway? Dediğinizi duyar gibiyiz. New York’taki müzikaller asla yazılamaz, ancak yaşanır. Bu deneyimi yaşamak isteyen öğrencilerimiz olduğu takdirde her zaman ekstra bir aktivite düzenlemeye de hazırız.

Londra'nın en ilgi çekici turistik yerleri nelerdir?

Londra’da görülmesi, görülmesinin yanında tek tek keşfedilmesi gereken o kadar çok yer vardır ki.. British Museum, Buckingham Palace, Big Ben, Barbican Centre, Carnaby Street, Cabinet War Rooms, Fun Land, Trocadero, Chessington World of Adventure, Downing Street, Piccadilly Circus, Leicester Square, Russell Square, Trafalgar Square, Harrods Mağazası, Natural History Museum, Science Museum, Madame Tussauds, Hyde Park, Regents Park, Hard Rock Café, HMS Belfast, Tower of London, Houses of Parliament, London Zoo, Tower Bridge, Kew Gardens, Greenwich, Docklands, Little Venice, Camden Lock, London Aquarium, Westminster Abbey, Planetarium gibi 100’e yakın gezilmesi ve görülmesi gereken yerler vardır. Bunları görmemek, bu kültürü tanımamak daha önce de belirttiğimiz gibi büyük eksikliktir. Programımız gereği bu yerlerin haricinde Brighton gibi sahil kentlerine Cumartesi ve Pazar günleri özel gezilerimiz olacak. Londra’da öğleden sonraları ve tatil günleri, gezmediğiniz, dolaşmadığınız yer, incelemediğiniz önemli müze kalmayacak. Hepsi hakkında bilgi sahibi olacak ve Londra’ya her seferinde tutkuyla bağlanacaksınız.

Program sonrası İngiliz ailemle diyaloğum devam edecek mi?

Gayet tabi. Özel günlerde kart atmaları ya da mektup yazmaları sizi şaşırtmamalı. Unutmayın! onlarla 3 ya da 4 hafta boyunca aynı evi, aynı yemeği, aynı ortamı paylaşmış olacaksınız. Aynı zamanda gülecek, aynı zamanda sıkıntılarınızı paylaşacaksınız. Her program sonunda İngiliz aileleriyle ayrılan öğrencilerimizin gözyaşları bu paylaşımın boyutlarını bizlere en güzel şekilde anlatıyor. Zaten bu satırları da o görüntülere şahit olduğumuz için açık yüreklilikle yazıyoruz. Belki de inanması zor cümleler kurduğumuzu düşünüyorsunuz. Bu noktada hatırlatmamız gereken birşey var o da öğrencilerimizin programlarımız hakkında yazmış olduğu mektuplar. Web sitelerimizdeki bu mektuplardan 1-2 tanesini okumanız bile yeterli olacaktır. Emin olun ki ailelerimiz yıllar geçse de sizleri asla unutmayacaklardır. Geçmiş yıllarda programlarımıza katılan öğrencilerimize hala selam ve sevgilerini gönderen ailelerimiz olduğunu söylesek inanır mıydınız? Üstelik bunu söyleyen insanlar sizlerin “soğuk İngiliz” olarak adlandırdığı bir ırkın insanları. Evet, aynen öyle…

Arkadaşımla aynı sınıfta İngilizce eğitimi alabilir miyim?

Bu, arkadaşınızla aynı tamamıyla aynı Ingilizce seviyesine sahip olmanıza baglı bir durumdur. Sınıf düzenlemeleri düzey saptama sınavlarından sonra yapılır. Bu arada düzey belirleme sınavlarında kopya çekmenin olanaksız olduğunu belirtmekte yarar görüyoruz. Bazı cingöz Deren Koray’lılar arkadaşları ile aynı sınıfa düşebilmek için bu tür bir yola başvurabiliyorlar ama Callan ve ALCC’deki öğretmenler Hababam sınıfındaki külyutmaz tiplemesini aratmazlar. Bizden hatirlatması. Bu arada düzey belirleme sınavının Londra ve New York’taki okullarımızda sözlü yapılacağını da buradan sizlere müjdeleyelim (!). Bu haberden hoşlanmadınız değil mi? Bunu biliyoruz, ancak pratik konusunda zayıf olduğunuzu bildiğimiz için yaranıza tuz basıyoruz. Gerçek bir dil okulunda gerçek eğitmenlerle karşılacacağınız için eteklerinizdeki taşların dökme zamanı geldiğini düşünüyoruz. 2-3 gramer kalıbı ve 100 – 150 kelime bilmekle İngilizce bildiğinizi iddia edemezsiniz. İddia ediyorsanız da bunu düzey belirleme sınavında ıspat edersiniz. Aksi takdirde sorununuzun çözüleceği bir sınıfta eğitim alırsınız. Yoksa öyle tamamı Türk öğrencilerinden oluşan, sınıfta oyunlar, piyesler oynanan, tiyatral aktivitelerin olduğu “childish” derslerle İngilizce ol-maz. Bir noktamız daha var. Fiziksel görünüm bir insandan diğer bir insana göre nasıl değişiklik gösteriyorsa, bir öğrencinin İngilizce seviyesi ile diğer öğrencinin İngilizce seviyesi de o oranda değişiklik gösterir. Zaten öğretmenlerimiz bu farkı çok çabuk yakalayacaklardır. Londra’da klasik Ingiliz egitiminin tüm karakterini yansitan ve her derste yoklama yapılan Callan School of English, egitim konusunda son derece disiplinli bir okuldur. New York ALCC’de de yoklama olayı biraz daha esnektir ve ögrenciyi zorlamaktan çok “her ögrenci kendi derslerinden sorumludur” mantığı ile ögrencilere bu sorumluluk duygusu aşılanmaya çalışılır. Bizler başınızda olacağımız için bu sorumluluk duygunız biraz daha ağır basacaktır. Yanılıyor muyuz?

Londra'daki publara gidebilir miyiz?

Publara giriş tamamen serbesttir ancak 18 yaşından küçüklere kesinlikle alkollü içecek verilmez. Bu kanunen yasaktir ve tespit edildigi takdirde pub, belediye tarafından kapatılır ve derhal lisansı iptal edilir. Bu nedenle bu konuda çok hassastırlar. Zor durumda kalmamaları için çoğu kez barmen ID yani nüfus cüzdanı ister. 18 yaş üzerinde olduğunuzu ispat ettiğiniz durumda da alkollü bir içecek alabilirsiniz. Grup içersinde sigara da dahil olmak üzere bizler alkollü içki almanıza ya da sigara içmenize izin vermiyoruz. Ancak grup dışında ayrı bir zaman ve mekanda yetişkin arkadaşlarımızın koyduğumuz kural ve kriterlere uymak kaydı ile iznimiz dahilinde publarda sigara içebilir ve alkol alabilirler. 18 yaş altındaki katılmcılarımız için ise böyle bir şey söz konusu değildir. Buna kesinlikle izin vermiyoruz. Aynı uygulama New York için de geçerlidir ancak buradaki yaş sınırımız 18 değil 22 dir.

Eve ya da yurda gece geç saatte gelebilir miyim?

Grupla olduğunuz süre içinde izinli olarak geç kalabilirsiniz. Ancak evlere dağıldığımız süre dışında ekstra bir süre, aileler tarafından tanınmamaktadır. Çünkü ertesi gün ailedeki herkes hafta arası erkenden kalkıp işe gidecektir. Yurtlarda güvenlik nedeniyle ana kapı belli bir saatte kapatılır ve o saatten sonra içeri kolay kolay kimse alınmaz. Bu nedenle böyle bir olayı yaşamamak için daima grupla gezmek en akıllıca olanıdır. Zaten bizler de yabancısı olduğunuz bir kültürde ve yaşamaya alışık olmadığınız bir şehirde gece geç saatlere kadar dışarda kalmanızı arzu etmiyoruz. Yaşınız kaç olursa olsun. Eğer bizim sorumluluğumuzda geldiyseniz ve bizim sorumluluğumuzda vizenizi aldıysanız, sizin için endişe etme lüksüne sahip olduğumuzu düşünüyoruz. Almış olduğumuz her tavrın, koymuş olduğumuz her kuralın temelinde sizi koruma ve koruma altına alma iç güdüsü olduğunu unutmamalısınız. Zaten bu düşünceye sahipseniz bizlerle Avrupa ve dünya başkentini keşfedeceksimiz. Yok, bu düşüncede değilseniz kendi başınıza da bu programlara dilediğiniz zaman katılabilirsiniz. Öyle değil mi?

Arkadaşlarımla gece diskoya gidebilir miyim?

Diskoya bireysel olarak izin vermiyoruz. Bu, yine güvenliğiniz için alınmış bir karardır. Normalde diskoya 18 yaş altındaki bireyle alınmamaktadır. Bunun için yine sizden kimlik göstermeniz istenecektir. Ancak özel bir gece ya da matine düzenlendiği takdirde tüm yaş gruplarına açıktır. Semtimizde kalan diğer öğrenci grupları ve bizlerin oluşturduğu büyük bir grup için özel geceler düzenleyen diskolar bulunmaktaydı ancak son yıllarda yaşanan tatsız olaylar ve tartışmalar sebebi ile belediye ve yerel yönetim bu tür eğlence mekanlarına ciddi düzenlemeler getirdi. Gençlerimiz için çok cazip gelen bu eğlenceye adım atmadan önce bizlerin, yanında barındığınız ailenin ve bölge koordinatörün haberi ve tabi ki 18 yaş üstünde olmanız gerekmektedir. Diskolardaki eğlenceye yalnız değil ya ailenizden ya da grubumuzdan bir yetişkin ile gitmenize izin veriyoruz. Bunun dışındaki durumlarda böyle bir aktivite söz konusu değildir. New York için disco yaş ortalamamız 25 tir ve Türkiye’deki ailenizin yazılı özel iznini gerektirir.

Gece arkadaşlarımla ya da yalnız dolaşabilir miyim?

Grup harici sadece 25 yaş üzeri ögrencilerin gece dolaşmasına izin veriyoruz. Bu yaşın altında bulunan ögrenciler sadece ve sadece grupla dolaşabilirler. Bu öğrencilerimizin yalnız dolaşmaları ise söz konusu değildir. New York için ise her ne kadar güvenli bir şehir imajini yakalamışsa da programda böyle birşeye izin vermeyeceğimizi buradan iletmek istiyoruz. Bu konuda zaman zaman zıt fikirde olduğumuz öğrencilerimiz bulunuyor. Böyle bir durumda tartışmanın yersiz olduğunu bir kez hatırlatmakta yarar görüyoruz. Çünkü veli ve öğrencilerimizle yapmış olduğumuz anlaşmalar çerçevesinde bizim firmamız ile Londra ve New York’a gelen öğrenclerimiz, yaşları ne olursa olsun bizim kural ve kriterlerimizi kabul ederek programımıza katlmış olan bireyler olarak anılacaklardır. Tekrar ediyoruz bu tür esnekliğe sahip olmak isteyen katılımcılarımız bizlerle değil bireysel olarak programlara katılmaları gerekmektedir.

Kurs bitiminde alacağım sertifikanın bana sağlayacağı avantajlar neler olacak?

Öncelikle, Londra ve New York yaz okulu programlarmız her öğrenciye nasip olmayan bir ayrıcalık ve mükemmel bir motivasyondur. Eğitimi, aynı parkurda koşan koşucuların yaptığı bir yarışa benzetebiliriz. Bütün bu yatırımlar çocuğunuza gelecekte tercih hakkının doğması her zaman rakiplerinden bir adım önde olması için verdiğiniz destektir. Çocuğunuzun gelecekte iyi bir kariyere sahip olması için yükselen piramidin ucunda bulunması gerekmektedir. Herşeyden önce çocuğunuzun alacağı bu mükemmel İngilizce eğitimi, geleceğe yapılacak olan iyi bir yatırımdır. Bunun dışında dünya üzerinde itibar gören ABD ve İngiltere gibi önemli 2 ülkenin vizelerine sahip olmak, bundan sonra öğrencimizin yapacağı yurtdışı vize başvurularında kendisine dünya vatandaşı statüsü kazandıracak ve bunun avantajını ömür boyu yaşayacaktır. 1989’dan beri kesintisiz yapmış olduğumuz Londra ve New York yaz okulları programlarımıza katılan eski öğrencilerimiz bugün çok güzel pozisyonlarda ve mevkiilerde bulunuyorlar. Onlarla ailelerin yanında bizler de gurur duyuyoruz. Dünkü çocuklarımız, bugünün iş dünyasında çok önemli pozisyondalar, mesleklerinin zirvesindeler. Onlardan aldığımız elektronik postalar ve telefonlar firmamızın yazışmalar arşivinde özenle saklıyoruz.

Öğle yemeklerini nerede yiyeceğim?

Londra’da öğle yemeklerimizi Callan School of English’in karşısında bulunan ve Beko’nun reklam filminin çekildiği Food Plaza’da alıyoruz. Önceki yıllarda öğrencilerimize öğle yemeklerini packed-lunch denilen sistemle veriyorduk. Bir paketin içinde yeralan sandviç, bir meyve, bir içecek ve çikolata ya da gofret tarzında gıda malzemelerinin bulunduğu bu kumanya hem New York’ta hem Londra’daki öğrencilerimiz tarafından yenmiyor, bırakın yemeyi, olduğu gibi çöp tenekesine atılıyordu. Defalarca yaptığımız uyarılara ve iyileştirme çalışmalarına rağmen hiçbir öğrencimiz, sıcak hamburger köftesi, çıtır patatesin ve soğuk bir kolanın bulunduğu ortamda packed lunch’ları yani bu kumanyaları yemiyor. Bu iki kere iki dört. Cebinde parası olsa da olmasa da bu sıcak hamburgeri ya da benzeri bir menüyü (pizza, tavuk vs.) ne yapar ne eder mutlaka satın alır. O halde tercih edilmeyen bir menüye ekstra para vermek yerine, öğrencilerimizin hoşlanacağı başka bir ekstrayı programımızın içine alarak aktivitelerimizi daha da zenginleştirmeyi, öğle yemeklerini kendi tad ve bütçeleri doğrultusunda almalarınını tercih ettik. Çok da iyi yaptığımızı söylebiliriz çünkü hazır gelen bir yiyeceği öğrencimiz çöpe atmaktan çekinmezken, kendi parası ile satın aldığı yiyeceği son kırıntısına kadar yediğini görüyoruz. Bu ısrafın en iyi biçimde önüne bu şekilde geçtiğimizi düşünüyoruz. Çöpe atılan ya da yenmeyip orada bırakılan her yiyecek, aslında velimizin cebinden çıkan paranın ta kendisidir. Dünyada bu kadar aç insan varken buna seyirci kalmak bir yana, velilerimizin yapmış olduğu maddi ve manevi fedakarlığın sonunda böyle bir ısrafı sindirmemiz kabul edilemez. Bu manzaraya daha fazla seyirci kalamadık ve öğlen yemeklerini programımızdan çıkardık. Yerine tüm öğrencilerimizin keyif aldığı yeni aktiviteleri programımıza dahil ettik. Şimdi öğrencilerimiz Londra’daki food plazada bulunan ve tadından asla vazgeçmedikleri Mc. Donald’s, KFC, Quizzno Sub, Pizza Hut, Dunkin Donuts, Burger King, Singapore Sam, bize tad olarak çok yakın olan Lebanese Kitchen’dan 2-4 Sterlin arası doyurucu menüler alıyorlar. New York’ta da okulumuzun kantinini işleten Yunanlı dostumuz Nikos, bizlere alışık olduğumuz tadları sunarken okulumuzun hemen arkasındaki Manhattan Mall’un bodrum katında bulunan Sbarro, Subway, Ranch, Sarku Japan, Nathan’s, Arby’s, Pretzel Time, Mc Donald’s, Burger King ve daha önce adını hiç duymadığınız onlarca fast food mağazası öğrencilerimizi promosyonları ile ağırlamaktadır. Öğrencilerimiz bu sevdikleri tadlara 4-6 Dolar arası bir bedel ödeyerek kavuşurlar.

Derslerde neler yapılacak?

Garip ama en çok sorulan sorulardan bir tanesi de budur. Prensipte dersleri sadece anlatım-yazım şeklinde düşünmek hatalı olur. Öncelikle şunu belirtelim. Türkiye’de yaz okulu programı yapan pek çok firma vardır ve bu firmalar tek bir kiralık sınıfta sezonluk anlaşma yapılan kiralık bir öğretmenle küme çalışması, piyesler, oyunlar oynayarak dersi işleme ve daha çok işin eğlence boyutuna yönelik çalışmalar yapar. Gerçek bir dil okulunda yapılan eğitim ciddidir. Çünkü kurum sadece eğitim üzerinde özelleşmiş, bu konuda üstün servis veren bir kurumdur. Bu hem Londra için hem de New York için geçerli bir kavramdır. Firma olarak da bizi üstün kılan en önemli kriterimiz de budur çünkü biz eğitimin kiralık eğitmenlerle ve sınıflarla değil, yılın 365 günü aktif, kadrolu ve işi sadece eğitim olan okullarla yapılacağına inanan eğitimcileriz. Londra ve New York’taki okullarımızda ders anında ansızın yapılan sınavlar, denemeler, öğrenciyi her an dinamik tutar. Diğer ülke öğrencileri ile birlikte oluşturulan sınıflarda kendi dilini konuşan öğrenciden 0.20 pence anadili konuşma cezası alınır, hoş kendi dilinizle bile olsa metod gereği konuşacak bir saniye zamanınız bile olmayacak ama yine de sizi uyarmak görevimiz. Öte yandan derslerde büyük olasılıkla öğrencinin diğer bir Türk arkadaşı sınıfta bulunmayacaktır. Çünkü aynı anda toplam 3500 yabancı uyruklu öğrenci Londra’daki okulumuzun sınıflarında ders almaktadır. Bakınız New York’taki okulumuzda bu rakam yıllık 25000’dir. Okuldaki herşey, öğrencinin İngilizce’yi gerçek anlamda öğrenmesi için planlanmıştır. Callan School of English’te dersler sürekli soru cevap şeklinde tenis maçı konseptinde devam etmektedir. Bu metod ile öğrenci ders boyunca sürekli aktiftir. Dikkatini dağıtması söz konusu bile değildir. Çünkü öğrenci öğretmenin ani bir sorusu karşısında zor durumda kalmamak için dikkatle öğretmeni izlemek zorundadır. Belli bir süre sonra öğrencimiz artık düşünmeden tıpkı anadilimizde konuşuyor gibi refleksif konuşmaya başlayacaktır. Yıllardır programlarımıza katılan ve mektuplarında bunu özellikle dile getiren öğrencilerimiz bu her fırsatta bunu itiraf etmektedirler. Amerika’da ise durum pek farklı değildir. Öğretmenler her şartta sınıfta bir başka Türk olsa dahi kesinlikle Türkçe konuşturmaz ve bir başka dilde konuşmanın hoş olmayacağını öğrenciye açıkça bildirir. Amerika’da günlük hayatta geçen konuşma kuralları öğrenciye öğretilirken, ilgili olay öğrenciye yaşatılır ve kelime dağarcığını geliştirici egzersizler yapılır. Bazen sınıf dışına çıkılarak, okul ve çevresinde araştırma ve inceleme çalışmaları yapılır. Bu da öğrenciyi İngilizce’yi öğrenme konusunda en çok motive edici faktörlerden bir tanesidir. New York’taki derslerde zaman zaman kendinizi bir şarkının sözünü tamamlama ya da hayatınızın projesini hazırlama çalışması içinde bulabilirsiniz. Öğretmenlerimizin vereceği görevi yerine getirmeniz konusunda ısrarcı olacak ve sizden gayret göstermenizi isteyeceklerdir. Bunların hepsini Londra ve New York’ta yaşayacaksınız. Unutmadan Londra’daki Callan School of English’te bir dersin nasıl işlendiği merak ediyorsanız sizleri İzmir’de ve Denizli’de faaliyet gösteren ENGLISH LIFE (Önceki adıyla Rapid Learning Center) dil okulumuzda www.dilokulum.com ücretsiz deneme derslerine davet etmek istiyoruz.

Uçakta arkadaşımla yanyana oturabilecek miyim?

Tabiki. Bunu hava limanında grup liderine söylemek yeterlidir. Zaten grup olarak hep birlikte uçağın belli bir bölgesinde yolculuk ediyor olacağız. Beraber oturmak istediğini arkadaşınızla birlikte check-in işlemi yaparsanız yer hizmetlerindeki görevliler sizleri zaten büyük olasılıkla beraber oturtacaktır.

Grupta özellikle uymam gereken kurallar nelerdir?

Grubumuzda uyulması gereken 5 ana kural vardır.

 

Birinci kural sessizlik: İngilizler gürültüye karşı son derece hassastır. Örneğin Londra caddelerinde korna sesi duymak neredeyse imkansızdır. Toplu taşım araçlarında rahatsız edecek şekilde yüksek sesle konuşmak ülkede ve şehirde kabalık sayılır. Zaten bununla ilgili toplu taşım araçlarında pek çok uyarı levhası göreceksiniz. New York için bu kadar katı olmamıza gerek yok, yeri geliyor bizden daha fazla gürültücü olabiliyorlar. Çoğu yüksek sesle konuşmayı yadırgamasa bile bizim tercihimiz yine de başkalarına saygı göstermek adına sessizlikten yana olmalı diyoruz. New York’ta korna mı? Bizim kadar olmasa da orada da var.

 

İkinci kural dakik olmak: Londra ve New York’ta herşey saniyelerle ayarlanmıştır. Bu sisteme ayak uydurabilmek için kesinlikle dakik olmalıyız. Verilen saatte herşey bir aksilik olmadıkça tıkır tıkır işler. Bu biz Türklerin pek de alışık olmadığı bir durumdur çünkü öğrencilerimizle ilgili en büyük sorunu dakiklikte yaşıyoruz. Programın uyumu ve saatli aktivitelerimizin çoğunluğu sebebi ile öğrencilerimizin dakik olmasını istiyoruz.

 

Üçüncü kural temizlik: Toplum olarak ne yazık ki çok temiz olduğumuzu söyleyemeyeceğiz. Belki bu cümleyi yazmakla tepki toplayacağız ama görünen köy gerçekten kılavuz istemiyor. Keşke aksini yazabilseydik. Bu görüşlerimize eminiz ki pek çok yurtdışı seyahatı yapan ve ülke gezen kişiler de katılacaklardır. Burada iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırıyoruz. Türk’lerin yıkanmaktan çok da hoşlanmadığını sabun, deodorant ve şampuan tüketim istatistik sonuçlarından da anlayabilirsiniz. İngiltere ve Amerika’da ter kokmak, yıkanmamak, banyoyu pis bırakmak, odayı toplamamak, dağınık tutmak insanlık hatasıdır. Kişinin imajını zedeler. İkinci sınıf insan muamelesi görmesine neden olur. Sebebi çok basittir. Kendisine saygısı olmayan bir kişi çevresine de saygılı değildir. Böyle bir kişi de kimseden saygı görmez. İngiliz ve Amerika’lıların ter kokan ya da yıkanmayan birine verdiği tepkiyi eğer görmüş olsaydınız eminiz ki siz de bu söylevlerimize katılırdınız. Bu nedenle „dos & donts“ belgelerimizin hepsinde ilk madde olarak temizliğin önemini belirtiyoruz.

 

Dördüncü kural nazik ve saygılı olmak: Metrolarda ve otobüslerde öncelik daima özürlü, yaşlı ve inen yolcunundur. Bu hem Londra hem de New York için geçerlidir. Seyir halinde şehirlerarası otobüslerde ayağa kalkmak yasaktır. Karşıdan karşıya geçerken daima yaya geçidinden geçmek gerekir. Bu güvenliğiniz için almanız gereken bir önlemdir. Özellikle trafiğin soldan işlediği İngiltere için. Her iki toplumun insanları kibar ve saygılı insanlardır. Elbette her toplumda olduğu gibi İngiliz ve Amerikalılarda istisnalar vardır ancak şu an genel durum üzerinde yorum yapıyoruz. Siz de üzerinize düşen kibarlık ve saygıyı her fırsatta göstermelisiniz. Unutmayın, bu davranışlarınızla her biriniz birey olarak Türkiye’yi ve Türk insanını temsil ediyorsunuz.

 

Beşinci kural ise hareketlerde seri olmak: Defalarca bu satırlar aracılığı ile dakikalarla hatta saniyelerle yarıştığımızı belirtmiştik. Londra’da ve New York’ta görülmesi, gezilmesi gereken yerlere daha erken varabilmek için zaman kaybetmeden hızlı bir şekilde hareket etmemiz gereklidir. Özellikle metrolara ve trenlere iniş ve binişler kalabalık olmayan bir istasyonda ortalama 10 saniye ile sınırlandırılmıştır. İngiltere’de güvenlik her zaman ön plandadır. Zaten öğrencilerimiz daha ilk günlerinde tüm anlattıklarımıza şahit olacaklardır. Bu nedenle güvenlik kurallarına da dikkat etmek gerekecektir. Grup ile gezerken gözünüz daima grup liderinin taşıdığı bayrakta olmalı. Kalabalıkta grubu kaybetmemeniz için Londra’da da New York’ta da firma bayrağımızla dolaşıyoruz. Bu arada bu kadar acele etmemizin sebebi tamamen sizlere yeni yerler gösterme arzusu ve coşkusudur. Yoksa gideceğimiz merkezlere bizler zaten yıllardan beri gidiyoruz. Bu merkezleri bizim değil, sizin görmeniz gerekiyor. Bizler 1989’dan beri onlarca kez buraları zaten ziyaret ettik ve herşeyi ezbere biliyor ve size aktarıyoruz. Madem velilerimiz bu kadar büyük bir fedakarlığa katlandılar, o halde bizler de sizlerin yardımı ile yapabileceğimizin maksimumunu yapmakla sorumluyuz öyle değil mi?

 

Bu 5 maddenin dışında aslında daha yapmanız ve yapmamanız gereken daha bir çok önemli nokta bulunuyor. Bu noktaları ayrıntıları ile programımıza başlamadan 15 gün önce sizlere e-mail yolu ile tek tek ileteceğiz New York ve Londra gezimiz süresince müzede sergilenen yapıtlara el sürmemek, sıranıza sadık olmak, (sizlerin deyimiyle “kaynak yapmamak”) saygısız şımarık ve asi davranışlarda bulunmamak, çöpleri yere atmamak, doğal yaşamı korumak (yakalayabilmek için sincapların ve kuşların peşinden koşmamak gibi, bunu her sene yapıyorsunuz da… ), odalarınızı düzenli bulundurmak, derslerinize iyi çalışmak… Bunlar sizlerden beklediğimiz davranışlar. Ayrıntıları New York ya da Londra programımıza katılan gençlerimize daha sonra bildiriyoruz.

Pasaportum yok, nasıl alacağım?

Pasaport alınımı son yıllarda teknolojinin de desteği ile epey kolaylaştı. Pek çok Emniyet Müdürlüğü artık kendi web siteleri bünyesinde açtıkları on-line başvuru formları sayesinde vatandaşların kolayca pasaport almalarını sağıyorlar. Velilerimiz çocukları ya da kendikleri için bu tür elektronik formları doldururken her boşluğa bir çizgi ya da “yok” diye yazmaları gerekmektedir. Bu şekilde online pasaport başvurusu yapan vatandaşlarımız ertesi gün pasaportlarını teslim alabilmektedirler. Tüm başvuruların ve teslim alınma işleminin kişisel yapılması gerektiğini de buradan vurgulayalım. Çoğu zaman velilerimiz, firma olarak pasaporta bizlerin başvurması gerektiğini düşünmektedirler. Bu yanlış bir düşüncedir. Pasaport kişiye özeldir ve başvuru sahibi işlemleri takip etmekle yükümlüdür. Standart başvurularda bu süre Pasaport Şube Müdürlüğünün yoğunluğa bağlı olarak ortalama 2-4 iş gününü bulabilmektedir. Hem mavi hem de yeşil pasaport için gerekli olan evrakların listesini bulunduğunuz ilin Emniyet Müdürlüğüne bağlı Pasaport Şube Md’lğünden öğrenebilirsiniz.

Amerika ve İngiltere vizesini nasıl alacağım?

Amerika ve İngiltere ile ilgili vizeler şirketimizce toplu olarak alınmaktadır. Yaz okullarmıza kayıt yaptıran öğrencilerimiz için gereken belgelerin tümünü velilerimizden alır, öğrencilerimizin her biri için özel dosya açar ve tüm evraklar titizlikle kontrol ederiz. Eksik ya da yetersiz gördüğümüz belgeler için de velilerimizle tekrar bağlantıya geçer ve bu belgeleri kısa sürede tamamlarız. Bu arada programa ödeme yapan öğrencilerimizin kabul belgeleri acentamıza okullar tarafından ulaştırılır. Benzer bir belge de barınma adres ve detaylarıyla birlikte İngiliz ailelerimizden gelir. Tüm dosyalar ve gerekli evraklar hazır olduktan sonra ilgili birime teslim eder ve pasaportlar vizeleri basılmış olarak ofisimize İngiliz konsolosluğu tarafından kurye ile gönderilir. Bu noktadan itibaren artık geri sayım başlamış olur.

 

Amerikan konsolosluğu vize işlemlerinde biraz daha farklıdır. New York yaz okulları programımıza katılacak öğrencilerimiz, tıpkı İngiliz konsolosluğunda yaptığımız gibi tüm belgeleri acentamıza gönderirler. Bizler de bu bilgiler ışığında New York’taki gerekli kontakt detayları da ilave ederek her öğrencimiz için vize formunu titizlikle doldurur, konsolosluğun veri tabanına bu bilgileri geçeriz. Daha sonra parmak izi gibi biyometrik verilerin kaydının yapılması ve karşıklı görüşme sağlanabilmesi için Amerikan Konsolosluğundan randevu alır ve belirlenen gün ve saatte bizlerin liderliğinde grup olarak konsoloslukta hazır bulunuruz. Konsolosluğa ulaşımızı anlaşmalı olduğumuz Varan Otobüsleri ile yaparız. Konsolosluğa girerken cep telefonu ve çanta gibi eşyaların içeriye alınmadığını, alınsa bile dışarıda kilitli dolaplarda kapalı bir şekilde geçici olarak alıkonacağını sizlere bildirmek istiyoruz, bu nedenle görüşmeye olabildiğince hafif gelmenizi tavsiye ederiz. Her öğrencimiz sırası geldiğinde görüşmeye girer ve görüşme bittikten sonra konsolosluk içinde bulunan UPS standına giderek pasaport kargo bedelini öder ve görevlilere pasaportun gönderileceği adresi bildirir. Bu adres ofisimizin adresi olacaktır çünkü New York yaz okulu programımızın organizasyonu henüz bitmemiştir. Tüm işlemler bittikten sonra tarifeli bir uçakla havalimanından bulunduğumuz şehre dönüş yaparız. Bu arada terminal – havalimanı – konsolosluk arası transfer işlemlerini turizm departmanımız bizler için yerine getirecektir. Vize işlemleri ile ilgili firmamız yaz okulları katılımcılarımıza özel http://www.yazokullari.com/vize/ bir web sayfası hazırlamıştır.

 

Programlarımıza grup dışında bireysel olarak katılmak isteyen katılımcılarımızın prosedürleri de hemen hemen aynıdır ancak profesyonel ve deneyimli bir yurtdışı eğitim danışmanlığı destek ve bilgisini almadan yapılan vize başvurusu telafisi kısa sürede mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle bireysel başvurularda çok titiz ve dikkatli davranılmalıdır. Ülkemizde resmi olmasa da vize işlemleri değelendilirken genelde 3 ayrı kategoriye bakıldığına şahit oluyoruz.

 

Vizenin çok zor şartlarda verileceği ya da verilmeyeceği bireyler: Bu kişiler daha önce yanlış ya da uygun olmadan koşullarda yapılan başvuru sonucunda herhangi bir konsolosluktan red alan kimselerdir. Bu kişiler sosyo ekonomik koşullarında tatmin edici bir değişiklik yapmadıkları sürece konsolosluk her başvuruda vizeyi reddedecektir. Böyle bir durumda pasaport damgalandığı gibi konsolosluk kayıtlarında da bu kişinin itüm detayları bilgisayarda kayıtlı olacaktır. İşte böyle bir durumda ikinci bir umutsuzluk yaşatmamak adına presiplerimiz gereği bu tür pasaportlara işlem yapmıyor ve bu bireyleri programımıza ne yazık ki kabul edemiyoruz. Böyle bir duruma düşmemek için katılımcılarımıza çağrımızı yeniliyoruz. Lütfen başvuru yapmadan önce deneyim ve profesyonelliğine inandığınız yurtdışı eğitim danışmanları ile yola çıkınız. Bu Deren & Koray International Tourism & Education Center ya da X firması olabilir önemli değil, yeter ki gerçekten size yardımcı olacağına inandığınız kişileri araştırın ve bulun. Referans isteyin ve danışmanınızla birebir yüzyüze görüşün.

 

Daha önce hiç bir başvuruda bulunmamış bireyler: Bu kişilerin ilk kez vize için müracaat edecekleri gözönüne alınırsa, vize başvurusu için uygun koşullara sahip olduklarını düşündüğümüzde titiz bir çalışma sonunda vize almalarını sağlayabiliyoruz ancak bu cümlemizden vizeyi garanti ediyoruz gibi bir düşüncenin çıkarılmaması gereklidir. Zira böyle bir garantiyi veren firmanın dürüst çalıştığını söyleyemeyiz. Bunu sizlere bildirmekte herhangi bir sakınca görmüyoruz çünkü yurtdışı eğitim sektörü sözde hizmet veren illegal kişi ve kuruluşlar yüzünden yıllardan beri istismar edilen sektörlerin başında yeralıyor. Konsolosluların vize başvuru sahiplerinin üzerinde bu denli titiz bir araştırma yapmalarının temelinde de bu istismar yatar. Bunu zaman zaman virüs – antikor ilişkisine benzetiyoruz. Ne yazık ki çoğu zaman bu tarz yaklaşımla sahip, yanlış, yanıltıcı, gerçek dışı beyanlarla konsolosluğa başvuruda bulunan bireyler, konsoloslukların bir dizi yeni ve sürekli güncellenen önlemleri almaya zorlamıştır.

 

Pasaportunda vize bulunan bireyler: Bu kişiler vize başvurusunda avantajlı konumda olan kişilerdir çünkü başvuru sahibinin konumunun yanında pasaportunda bulunan diğer ülke vizeleri bir çeşit referans niteliğindedir. Bu referansın gücü, vize verilen ülkenin uluslararası saygınlığı ve bu vizenin ne kadar güncel ya da süresi bitmiş olmasıyla da ilişkilidir. Yine de tekrar ediyoruz, bu tür bir belgenin varlığı, hiç bir zaman vize temini konusunda ekstra bir garanti ya da güvence şeklinde algılanmamalıdır. Bazı durumlarda, özellikle yurtdışı eğitimle ilgili forum ve mesaj gruplarından izlediğimiz kadarıyla vizesi olan katılımıcıların, uygun olmadıkları bir durumda yine vize alamadıklarını izliyoruz.

 

1989’dan beri yurtdışı eğitim sektöründe söz sahibi profesyoneller olarak bu satırları yazdık ve tecrübelerimizi sizler paylaştık. Her zaman dürüst bireyler olarak vize görüşmelerine katılımcılarımızı göndermeden önce gerçekten yurtdışı eğitimi ile ciddi anlamda ilgilenip ilgilenmediklerini bazı sorularımızla test eder ve durumlarını yoklarız. Bir sakınca görmediğimizi anladığımızda da öğrencilerimizin işlemlerini gerçekleştiririz. Bu sebeple bizlere başvuruda bulunan katılımcılarımıza durumlarını açık bir şekilde bildirir ve hayal kırıklığı yaşatmamak için elimizden geleni yaparız.

Canımın istemediği bir gün derslere girmesem olur mu?

Çok önemli bir mazeret olmadıkça derslere girmemek gibi bir lüksünüz bizim programımızda bulunmuyor. Tüm öğrencilerimiz derslerine eksiksiz devam etmek zorundadır. Çünkü dersler zincir şeklinde ilerler, üstelik bu eğitimi 3-4 hafta gibi kısıtlı bir sürede aldığınızı düşünürsek, sizlerin deyimiyle 1 „ders ekmek“ dahi bu zincirin kopması anlamına gelir. Velilerinizin büyük maddi ve manevi fedakarlıkla gönderdiği bu eğitim programına eksiksiz katılmakla yükümlüsünüz. Bu arada hatırlatmamız gereken en önemli konulardan bir tanesi de pasaportunuzdaki vizenin bu eğitim sayesinde alındığı gerçeğidir. Unutmayın, bu vize sizlere bu eğitim için verilecektir. Bunu İngiliz ve Amerikan hükümeti ile aranızda yapmış olduğunuz bir anlaşma gibi değerlendirmelisiniz. Bu vizenin bedeli, sabahtan öğlene kadar hükümet gözetiminde bulunan okullarda İngilizce eğitim almaktır ve bulunmanız gereken yer elbette okulunuzdur. Bunun dışında bir davranış ya da aksi hareket bu kuralı ihlal etmektir ve gerektiğinde kanuni işlemle sonuçlanabilir. Daha önceki paragraflarda kaçak okullarla ilgili makalelelerimizi okuyarak ne demek istediğimizi açıkça anlayabilirsiniz. Londra ve New York’taki okullarımızda derse başlamadan önce öğretmenlerimiz yoklama alır ve günlük katılımları okul idaresi kanalıyla bizlere bildirir.

Londra'da ailem bana özel bir program yapabilir mi ?

Eğer ailemizin planlarında gezi, ziyaret ya da benzeri bir organizasyon varsa sizlere bunu büyük bir mutlulukla önerebilirler. Bu durumda kararı öğrencimiz verir. Öğrencimiz ya bizim rutin programlarımıza katılır ya da ailelemizin düzenlemiş olduğu organizasyonda yeralır. Bizce ailenin bu tarz bir organizasyonuna katılmak değişik bir deneyimi yaşamanıza olanak verir, bu nedenle tercih yapmadan öğrencilerimiz her zaman bizim fikrimizi almak isterler. Bu organizasyonlar ailelerimizin genelde akraba ziyareti, bbq (barbekü) partileri veya yakın bir bölgeye günübirlik ya da kalmalı bir gezi biçiminde gerçekleşmektedir.

Gezi süresince grup lideri yanımızda olacak mı?

Evet, grup liderinin yanısıra grubun rehberi, temsilci okul öğretmenleri, firma yetkilileri cep telefonları ile birlikte günün 24 saati grubun başında olacaklardır. En küçük bir sorunda liderlerimiz ve İngiliz ve Amerikalı koordinatörlerimiz anında müdahale edecek ve sizleri profesyonel olarak yönlendireceklerdir. Bu noktada Deren Koray’ın çok önemli bir farkı bulunmaktadır. Hem Londra ve New York yaz okulları organizasyonunu kendi bünyesinde tur operatörü sıfatıyla yöneten, hem de firma yetkilileri bazında servis veren Türkiye’deki tek yurtdışı eğitim acentası Deren Koray’dır. Deren Koray Group bünyesinde uluslararası incoming ve outgoing hizmeti veren Deren Koray Turizm acentemiz hem Türkiye, hem de Amerikan Seyahat Acenteları birliği üyesidir. Vize temini de dahil olmak üzere tüm organizasyonda öğrencilerinin güvenliği için 24 saat başındadır.

Eğitim programlarında görev dağılımı nasıl?

Londra’daki programımızda grubun başında firma yetkilileri, grup rehberi ve temsilci okul öğretmenlerimiz grubun başında hazır bulunmaktadır. Programımızı ayrıca denetleyen İngiliz ve Amerikalı koordinatörlerimiz bulunmaktadır. Grup liderleri, grubun sistem ve düzenini denetlerken, rehberlerimiz öğleden sonra yapacağımız aktiviteler için rotayı çizecek ve grubun sistemli bir şekilde şekilde şehir içi ulaşımını sağlayacaktır. Programımıza konuk olarak katılan okul öğretmenlerimiz de öğrencilerimizin güvenliğini ve huzurunu sağlamaktadır. Gerektiğinde grubu yönlendirme ve grubun bir noktadan diğer noktaya transferini gerçekleştirmektedirler. Grup liderlerimiz ve okul öğretmenlerimiz tam bir koordinasyondadır. Grup liderleri ve öğretmenlerimiz grup ve program ile ilgili kararları almada tam yetkilidir.

Programda cinsiyet veya yaş ayrımı var mı?

Londra ve New York yaz okulu programlarımızın hiçbirinde cinsiyet ya da yaş ayrımı yapmıyoruz ancak daha önce de belirttiğimiz gibi bizlerin sorumluluğu altında Londra ve New York programına gelen öğrencilerimiz yine bizlerin koyduğu kural ve kriterler çerçevesinde programda hareket ederler. Yaşınız ya da cinsiyetiniz ne olursa olsun birbirinizden bu anlamda farkınız olmayacaktır. Sadece 18 – 22 yaş kriteri ve kanuni haklarınız, ailelerinizin de onayı çerçevesinde sizlere sunarız. Bir diskoya, clube ya da puba gitmek gibi.. Bunun yanında para, pasaport, uçak bileti, kimlik gibi önemli belgeleri ilk günden grup liderlerimiz ve okul öğretmenlerimiz toplayarak güvenli bir yerde son güne kadar saklarlar. Bu yine öğrencilerimizin huzuru ve güvenliği için alınmış bir karardır. Yaşı büyük olduğunu iddia eden yetişkin katılımcılarımız bile zaman zaman bu tür değerli eşyalarını kaybedebilmektedirler.

Rehberlik için ekstra bir ücret ödenecek mi?

Hayır. Velilere duyurduğumuz ücret paket fiyattır ve ortalama günde 10 saatlik rehberlik servisini içerir. Burada hatırlatmamız gereken önemli bir nokta var. Londra ve New York’ta yarım gün rehberlik yapmanın bedeli 200 Sterlin ve 200 US$ civarındadır. Bu bilgiyi sizlere ispat edecek her türlü belgeye sahibiz. Bir seyahat acentasından alacağınız rehberin hafta sonu tam gün bedeli bunun neredeyse 2 katı olacaktır. Akşam yapılan rehberlik hizmet bedeli ise tamamen ayrıdır. Programımızı incelediğinizde, net 20 / 30 günlük aktivite programımız için verilen rehberlik hizmet bedelini bu bilgiler ışığında lütfen hesaplayın. Sadece rehberlik maliyetinin ne kadar olacağını kendi gözlerinizle göreceksiniz. Programın tüm rehberliğini uluslararası tur operatörü sıfatı ile bizler yaptığımız için velilerimize ekstra bir yük gelmemekte, programlarımız maksimum aktiviteler içermektedir. Diğer firmalar böyle bir maddi yükün altına giremeyecekleri için bizlerin zengin aktivite içeren programlarını verememektedirler. Bu da Deren Koray’ın farklarından sadece bir tanesidir.

Ya yanlışlıkla domuz eti yersem?

Sokaklardaki mobil satıcılardan sosis almadığınız süre içinde domuz eti riskiniz yoktur. Aileler bu konuda önceki yıllarda uyarıldıkları ve biz Türklerin domuz eti yemediklerini bildikleri için akşam yemeklerinde ya domuz eti kullanmazlar ya da bizlere özel bir menü hazırlarlar. Eğer dışarıdan yiyecek alınacaksa sadece ve sadece sığır eti kullanan Mc Donald’s, Burger King gibi büyük fast food mağazalarını tercih etmelisiniz. Ayrıca Kentucky Fried Chicken ve benzeri restoranlarda sadece tavuk eti sunan restoranlar da vardır. Londra ve New York’ta sokakta yapılan hamburgerlerin hepsinde sığır eti kullanılmaktadır. Londra’daki hot dog’ların tümünde domuz eti kullanmalarına karşın New York’taki hot doglarda sığır eti kullanılır. Sabrett, Nathan gibi hot dog üreticileri New York’ta en çok tercih edilenlerdir. Çok da lezzetli olduklarını söyleyebiliriz. Zayıf bir olasılık da olsa Amerika’da üretilen bazı sosisler domuz etiyle karıştırılarak piyasaya sürülebilmektedir. Bu nedenle bu tür gıda maddelerini almadan önce içinde domuz eti bulunup bulunmadığı satıcıya sormanızı tavsiye ederiz. Hindi eti de Amerika’da en çok tüketilen et çeşitlerinden biridir. Ülkemizde olduğu gibi Amerika ve İngiltere’de yaşayan milyonlarca müslüman bulunmaktadır. Bu nedenle üretici firmalar bu büyük kitleyi de göz önünde bulundurarak ürünlerini belli kriterlerde satışa sunmuştur. Bizler bu konuda da size yardımcı olacağız. Bu arada bazı öğrencilerimiz, domuz eti konusunda fazla hassas davrandığımızı, kendileri bu eti de yemek ve denemek istediklerini bildirmişlerdir. Biz de öğrencimizin tamamen kendi iradesi ile aldığı bu karara saygı gösteriyor ve seçimlerinde kendilerini tamamen özgür bırakıyoruz.

Londra'da evlerin imar planı nasıl?

Londra Richmond’da bulunan evlerimiz genelde iki katlı, ön ve arka bahçelidir. Alt katta salon mutfak, banyo, pergule veya sera bulunur. Üst katta ya da katlarda yatak odaları iki adet banyo ve tuvalet bulunmaktadır. Çatılarda genelde pencere vardır. Yerler tamamen duvardan duvara halı kaplıdır. Çoğu evde evcil hayvanlar beslenir. Evlerin banyoları ayrı bir kültürdür. Mutfak, Amerikalılar’da olduğu gibi salonla iç içedir. Evler dublex ya da triplex olarak inşa edilmiştir. Sıcak su 24 saat boyunca evlerde hazır bulunur ve çoğu ev full otomatik klimalıdır. Öğrencilerimizin ve biz liderlerin evleri birbirlerine çok yakındır. Bu nedenle öğrencilerimiz kendilerini güvende hissederler. Deren Koray’ı diğer programlardan ayıran en büyük özelliği de budur. Londra’da aynı mahallede yanyana evlerde, New York’ta da hep birlikte tek bir yurtta kontrol için aynı kat ve koridorda onlarla kalıyoruz.

1 Dolar ve 1 Pound'la neler satın alabilirim?

Dolar ve Sterlin’in alım gücü yüksektir. 1 pound ve 1 Dolar’a küçük pratik mutfak aleti, single CD’ler, ucuz kulaklık, çeşitli hediyelik eşyalar, deodorant, şemsiye, çikolata, boyama seti, makyaj malzemeleri, cep radyo, vazo, tişört, hesap makinesi, boz-yap, parfüm, boş kaset, fener, dikiş seti, kitap, kalem seti, bazı giyim eşyaları, 4 adet pil, multifonksiyonel bir çakı, gıda maddeleri (almanızı pek tavsiye etmiyoruz) oyuncaklar gibi pek çok küçük şeyi satın alabilirsiniz. “Clearance” kampanyalarından kalan ve satılamayan malların toplandığı bu mağazalarda yukarıda sayamadığımız daha binlerce ürün gibi, hediyelik eşyalar da satılmaktadır. Aynı ürünler hem Londra’da One pound shop’larda New York’ta da Everything is 99c mağazalarında satılmaktadır. Son yıllarda yabancı olmadığınız bizde de örnekleri görülen ne alırsan 1 milyon (1 YTL) mağazalarının genellikle ucuz Çin mallarının satıldığı versiyonlarıdır. Acil ve küçük ihtiyaçları buralardan karşılamak her zaman iyi bir fikirdir. New York’ta okulumuzun yan sokağında bulunan Jacks’s Dollar Buster mağazasında her zaman Türk mallarına da rastlıyoruz. Ülkemizde ve Avrupa’da pahalı satılan ama Amerika’da tutmayan bir ürünün sonu bu mağazalardır. İngiltere’de 40 Sterline satılan bir kolonyanın sadece 1 Dolara satıldığını görmek sizi çıldırtmaya yeter. Bunlar işte böyle mağazalardır.

Komşu ülkeleri kısa süreli ziyaret edebilir miyim?

Bireysel olarak programımızda böyle opsiyonel bir aktivitemiz yoktur ancak grup halinde program dahilinde vizelerin önceden alınması kaydıyla Fransa gibi yakın ülkelere gidebiliriz. Amerika yolculuğumuz sırasında Lufthansa havayolu şirketinin bizlere sunmuş olduğu 1 gece konaklama opsiyonunu Munih’te şehir turu alarak değerlendiriyorduk ancak son yıllarda Türk vatandaşlarına uygulanan ağır vize koşul ve prosedürleri hem acenta olarak bizde hem de evrak hazırlamaktan adeta boğulan velilerimizde büyük sıkıntı yarattı. Bu nedenle Almanya’da transit geçiş yaparak direkt New York’a uçuyoruz. New York’ta da komşu ülke olarak anılan en olası aday Kanada olacaktır ancak Amerika zaten yeterince büyük bir ülkedir ve Niagara Şelaleleri zaten 1 bütün günümüzü alacağı için Kanada programına ne yazık ki yeterli zamanımız yoktur.

Londra ya da New York’ta akrabamın yanında kalsam olur mu?

Programımız buna izin vermemektedir. Böyle bir olayda öğrenci, grup liderinin kontrolünden çıkacağı için bazı sakıncalar doğurmaktadır. Bu durumda tam konsantrasyon sağlanamadığı için öğrencinin dersleri ve rutin aktiviteleri olumsuz etkilenebilir. Gruptan ayrılan bir öğrenci, aynı zamanda grup liderinin de konsantrasyonunu ve grubun düzenini etkilemektedir, dolayısı ile bu tür bir ricaya sıcak bakmıyoruz. Anlık bir değişiklik ya da program akışında yapacağımız ani bir düzenlemede, gruptan ayrı kalan bu öğrencimizin bu güncellenmiş organizasyondan haber olmamasına ve ara ara iletişim problemlerini de beraberinde getirebilir. Çünkü hem Londra hem de New York programlarımız yüksek tempo ve dinamizm gerektiren programlardır. Bu tempoya öğrencilerimizin akrabaları çoğu zaman yetişemedikleri için öğrencilerimizi yanlarına almayı ve programdan geçici olarak çekmeyi tercih ederler. Zaman zaman bu tempo yüzünden cep telefonlarımız yeraltında çekmemekte ve öğrencilerimizin akrabaları bizlere her an ulaşamamaktadır. Belki yarım gün ya da tam gün bir birliktelik ve bizim belirlediğimiz bir saatte eve dönüş olabilir ancak yine de bu durum, öğrencimizin motivasyonu açısından da bir handikaptır.

Programda 1 aydan daha fazla sürede kalmak istiyorum bu mümkün mü?

Bu elbette mümkündür. Uzun bir süre programda kalmak istediğinizi bizlere bildirmeniz yeterlidir. Böyle bir durumda öğrenci “bireysel” programa kaydedilir. Bu programda öğrenci tamamen özgürdür ve gruptan bağımsız hareket eder. Yasal olarak bu programa kayıt olmak isteyen öğrenci 18 yaşından büyük olmalıdır, öğrenci tamamen kendisinden sorumludur. Bireysel başvuruda bulunan öğrencilerimiz New York ve Londra’da düzenleyeceğimiz öğleden sonraki gezilerimize diledikleri zaman katılmakta da serbesttirler. Gerekli olan bütün bilgiler öğrencimize bir dosya içinde sunulacaktır. Bu programın en büyük avantajı, bireysel olarak programa katılmak isteyen arkadaşlarımız 1 ay ya da 3 hafta süre ile bizlerle birlikte gerek Londra gerekse New York’ta yaşamla ilgili tüm ayrıntıları profesyonellerden yani biz firma yetkililerinden yaşayarak birebir öğrenirler. Daha sonra biz ülkemize grupla döndüğümüzde kendileri Londra ve New York’ta kalarak eğitimlerini başarıyla tamamlarlar çünkü yaşadıkları şehre ve ortama bizler sayesinde sorunsuz uyum sağlamışlardır. Programları sona erdiğinde de Türkiye’ye tek başına kolayca dönerler ve aldıkları sertifikaları CV’lerine özenle eklerler. Son yıllarda Londra ve New York yaz okulu programlarımıza üniversite 3. sınıf ve son sınıf öğrencileri büyük ilgi göstermektedirler çünkü kayıt olmayı düşündükleri üniversiteleri tek tek ziyaret ederek hem kayıt koşulları hakkında bilgi sahibi olmayı hem de eğitim ve yaşam koşullarını kendi gözleri izleyerek gerçekçi bir ortamda üniversite seçme şansına sahip olurlar. Web sitelerinde ya da broşürlerde suni bir ortamda madalyonun diğer yüzünü görmeden seçim yapmaktansa, böyle bir ziyaretle hem ekonomik anlamda çok daha fazla seçeneği incelerler ve kendilerine uygun olan eğitim kurumunu saptarlar. Amerika üzerinden örnek verecek olursak bizim programımıza ortalama 4000 US$ harcayan bir birey, broşür ya da web sitesi üzerinden seçmiş olduğu bir üniversiteye yılda 20000 US$ vermek yerine, gerçekte çok daha fazla branş seçeneğine sahip olan ve fasiliteleri çok daha gelişmiş bir üniversiteye yılda 10000 US$ vererek kayıt olma şansına erişebilir. Bu durumda harcadığı 4000 US$ kendisine 6000 US$’lık bir kazancı da getirir ve bu da az bir miktar değildir. Bu kazancınız, üniversiteye ayırdığınız bütçe oranında artar.

Amerika ve İngiltere'deki saat farkı uyku düzenimi etkiler mi?

Londra programımıza katılan öğrencilerimiz bu saat farkından etkilenmemekte aksine öğrencimizin yararına bile olmaktadır çünkü İngiltere Türkiye’den 2 saat geridedir. Londra’ya giden öğrenci 2 saat kazanır, bu da özellikle sabah uyanırken öğrencimizin hiç zorlanmamasına neden olur. Türkiye’ye dönüldüğünde ise bu 2 saati kaybeder ki bu çok da önemli değildir çünkü Türkiye’ye döndüğünde öğrencimiz tatil döneminde olacaktır. Londra dönüşünde Türkiye’de geç yatması beklenen öğrenci dönüşte yorgun olacağı için erkenden yatar ve daha ilk geceden bu mini uyuşmazlık sorunu tamamen ortadan kalkar. Londra’da da öğrencimiz, okul ve gezi aktiviteleri ile dolu bir programda olacağı için, yoğun bir günün sonunda kendini yorgun hissedecek ve uyumakta asla güçlük çekmeyeceklerdir.

 

New York’a gelince, uyku olayı tam bir komedidir. Jet-lag olarak isimlendirilen bu etkiye karşı birtakım önlemlerimiz bulunuyor. Bizlerden 7 saat geri olan New York, ögrencimizin bütün uyku düzenini ilk 2 gün altüst eder. Gündüzün bir türlü bitmek bilmedigi gidiş yolculugumuz sonucunda ögrencilerimiz New York saati ile ögleden sonra saat 5’de esnemeye başlarlar. Yerel saatle akşam 10’a (TR saati ile sabah 5) kadar zor dayanan öğrencilerimiz oldugu kadar hiçbirşey olmamış gibi koşup top oynayan, etrafına gülücükler dağıtan öğrencilerimiz de bulunmaktadır. 2 gün içinde tüm grubun uyku düzenini sağlarız çünkü New York’a varır varmaz rutin programımızı hemen uygulamaya alırız. Bu sayede gündüz öğrencimizin enerji harcamasını engeller ve uykusunu düzene sokmaya çalışırız. Asıl vurgun dönüştedir. New York’tan akşamüstü havalanan uçagımızın sol tarafında gündüz, sag tarafında ise gece oldugu bir ortamda topu topu 4-5 saatlik bir gece yolculuğu sonunda olan yine uykumuza olur. Ülkemize uykulu ve son derece yorgun bir şekilde varırız. Şanslıyız çünkü dönüşümüzde de tatil dönemine denk geleceğiz dolayısı ile ülke saatimize uyum sağlamada uzun sure sorun yaşanmayağımızı söyleyebiliriz ancak bir nokta var ki hepimizin başına mutlaka gelecektir. Türkiye’de herkesin yatakta olduğu bir saatte öğrencimizin kesinlikle karnı acıkacaktır ve sahura kalkar gibi gecenin bir yarısında öğrencimiz evinde kahvaltı yapmak isteyecektir. Gecenin o saatinde kebap yemeyeceğinize gore bu garip öğün mutlaka kahvaltı olacaktır. Bunu yapacaksınız. Kahvaltıdan sonar uyuyacağınızı düşünüyorsanız yanılırsınız çünkü jet lag sizi de pençesine almıştır bir kere. Gece yarısı bu uykusuzluğu TV izleyerek geçiştirebilirsiniz. Az once de belirttiğimiz gibi burada uzun süreli bir sorun yaşamayacaksınız çünkü döndüğünüzde Deren Koray’in aktivite yüklü programları artık olmayacak ve ögrencimiz gündüz yorulmadığı için eskilerin deyimiyle bayrağı en son çeken kişi ünvanını elinden bir süre bırakmayacaktır

Ya ailemi ve evimi özlersem?

Londra ve New York’ta o denli meşgul olacaksınız ki ailenizi özlemeye zaman bulamayacaksınız. Bakınız bu cümle bizlerin değil, öğrencilerimizin telefonda aileleri ile görüşürken ailelerin sitemleri sonucunda söylenen ve gerçeği olduğu gibi anlatan özet bir cümledir. Şaka bir yana ilk 2 gün dişinda bu konuda bugüne kadar böyle bir problemle karşılaşmadık. Hatta bize ailelerini özlemediklerini ve bunun anormal bir durum olup olmadığını soran öğrencilerimiz bile bulunmaktadır. Olaya bir de öğrencilerimizin dünyasından bakmak gerekir. Bizler öğrencilerimizi asla kısıtlamayız. Onlar annelerinin ve babalarının bulunmadığı bir ortamda özgürlüğün tadını doyasıya çıkarmak isterler. Öğrencinin bilinçaltında yatan gerçek budur. Kendisine her konuda karışan, sürekli uyaran, yeri geldiginde bağıran kontrolörler olmadiği için kuşlar kadar özgürdür. Anne babalar yerine bizlerin devreye girdigi anlar elbette oluyor ancak, ebeveynler her konuda hassas oldukları için, yaz okullarını adeta bir özgürlük dönemi olarak tanımlıyoruz. Öğrencilerimiz özgürdür: Saçlarını renkli spreylerle boyarlar, kollarına çikartmalar yapıştırırlar, kot pantolonlarını yırtarlar, bağırırlar, “altta kalanın canı çıksın” oynarlar, diskolarda dans ederler, bağıra bağıra şarkı söylerler, duygulanırlar, ağlarlar, severler, sevilirler, futbol oynarlar, film seyrederler, yüzerler, lunaparkta istedikleri oyuncaklara binerler, video oyunları oynarlar, özgürce alışveriş yaparlar hayatlarını yaşarlar, yabancı bir ülkede kendi ayaklarının üzerinde durmanın haklı gururunu yaşarlar ve özgüven kazanırlar. Sık sık broşürlerimize yazdığımız gibi “Takıl DK’ye hayatını yaşa” sloganı, ögrencilerimiz tarafindan bizlere hediye edilmiş bir slogandır ve yaşadıkları duyguyu bu cümleyle özetlerler. Bizler çocuklarımızı sıkmaz bu gibi deşarj olacakları aktivitelerde onları serbest bırakırız hatta onlara destek bile oluruz. Onların eğlendiğini gördükçe bizler de mutlu oluruz. Bizler için öğrencilerimiz aynı zamanda çocuklarımızdır. Biz, onlara liderlikten önce annelik, babalık ve ağabeylik yaparız. Bu, bizi diger programlardan farklı kılan en önemli özelliğimizdir. Bu savımızı destekler nitelikte olduğunu düşündüğümüz ve web sitemizde yeralan ögrencilerimizin bizlere program sonunda yazdıkları mektupları okumanızı rica ediyoruz. Yorum tamamen sizlerin.

Acaba derslerde başarılı olabilecek miyim?

Böyle bir kuşkunun yersiz oldugunu hatırlatmak isteriz. Burada amaç İngilizce’yi yeterince ögrenmek dahası öğrendiğiniz gramer bilgilerini pratiğe dökmektir. Bunun için zaten elinizden geleni yapacaksınız. Bundan emin olmamanız için hiçbir sebep yoktur. Merak etmeyin! Callan School of English ve Amerika’daki tüm dil okullarımız sizlere başarıyı garanti eder.

Duty Free shoplardan alışveriş yapabilir miyim?

Tabi ki yapabilirsiniz. Uçuş kartınızı ve pasaportunuzu kasiyere gösterdiginiz anda dilediğiniz ürünü vergi ödemeden alabilirsiniz. 18 yaş altındaki gençlerimize içki ve sigara satışı yapılmadığı için zaman zaman öğrencilerimiz ebeveynlerine buradan bir hediye alamamanın sıkıntısını yaşayabiliyorlar. Durt Free Shop’lar yani gümrüksüz satış mağazaları aslında öyle düşündüğünüz gibi çok ucuz alışveriş merkezleri degil, sadece “vergisiz” satış yerleridir. New York ve Londra’da, bu magazalardan daha ucuz ürünlerin satıldığı yerlere sizleri zaten götürmüş olacagız. Piyasa ile buradaki fiyat farkı dikkatlerinizden kaçmayacak.

Ya bavulum kaybolursa?

Gerçekte bavulun kaybolması diye bir şey yoktur. Yabancı biri bavulu yürüyen platformdan almadıkça ya da havayolu için yer hizmeti veren firma elemanları yanlış bir kanala bavulu sevketmedikleri sürece bavul kaybolmaz, sadece başka bir platformdan çıkabilir. Bu veya benzeri karışıklığı önlemek için de check-in ünitesinde her bavul özel olarak fişlenir ve biletinizin arka noktasına yapıştırılır. Öğrencilerimizden yolculuğun sonuna kadar bu fişi saklamalarını isteriz. Herhangi bir kaybolma durumunda bu fiş görevliye verildiği takdirde bavul en geç 2 gün içinde havayolunun özel kargo servisiyle öğrencinin bulunduğu ülke adresine gönderilir. Eğer bavul bulunamazsa havayolu şirketi bavul için tazminat öder ya da rapor edeceğiniz eksikler listesini fazlasıyla tamamlayarak size ulaştırır. Son yıllarda artan sigortalama trendine kayıp bagajla ilgili de maddeler eklendiği için öğrencilerimiz bu konuda da özel sigorta yaptırabilirler. Bu arada son yıllarda artan terör olaylarına önlem olması amacıyla özellikle Amerika uçuşlarında yolcuların bavulları dolaylı olarak devlete hizmet veren özel güvenlik firmalarınca tek tek incelemekte ve sakıncalı bulunan eşyalar bu bavullardan çıkarılmaktadır. Bu nedenle bavullarınıza eşyalarınızı yerleştirirken bir liste yapmanız yararınızadır. Bu listeyi uçuşunuzdan 15 gün önce sizlere ileteceğiz.

İngilizler ve Amerikalılar Türkler hakkında neler düşünüyor?

Sevindirici bir gerçek var ki Türkiye denince İngilizlerin aklına gelen ilk şey doğa güzelliği oluyor. Türk insanını yakından tanımak isteyen İngilizler, Türkiye hakkında sorular sorma gereği duyuyorlar. Bu da, öğrencilerin İngilizceleri için de bulunmaz bir fırsat oluyor. İngilizler hala Türkiye’de daha önce bulundukları turistik bir beldeyi ve anılarını anlatmaktan büyük zevk duyuyorlar. Öğrencilerimizin Türkiye’den geldiklerini duyunca hemen diyaloğa girerler. Birer Türk vatandaşı olarak İngilizlerin sorularını zevkle yanıtlıyorlar, çoğu zaman da yanıtlamaya çalışıyorlar. Bu gibi durumlarda hepimiz, ülkemizin güzelliklerini tanıtmaktan, bir yabancıdan ülkemiz hakkında övgü dolu sözler duymaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Londra’da bu güzel olayı çocuklarımız ayrı ayrı yaşayacaklardır.

 

Amerikalı’ların Türkler hakkında çok az bilgisi olmadığı için haliyle birşey düşünemiyorlar. Ancak şu gerçeği görmek gerek. Amerika’da Türkiye’yi ziyaret etmiş kişi sayısı nüfuslarına oranla oldukça kısıtlı. Bizleri hala Arap ülkelerinden biri olduğumuz önyargısı ile ülkemize gelen Amerikalılar, dünyaca ünlü misafirperverliğimiz, gelenek, örf ve adetlerimiz, zengin tarihimiz ve doğal güzelliklerimiz karşısında adeta büyülenerek ülkelerine dönüyorlar ve çevrelerine ülkemizi tavsiye ediyorlar. Bu çok değerli bir kavramdır ve bu potansiyeli iyi değerlendirmek gerekir diye düşünüyoruz. Yıllardır söylemeye devam ediyoruz. Türkiye’nin çok daha fazla tanıtıma ihtiyacı var. Bu tanıtıma Londra ve New York yaz okullarımıza katılan öğrencilerimizle az da olsa katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Ülkemizi her yıl Turizm Bakanlığından edindiğimiz broşürlerle tanıtıyoruz.

İngiltere'den evime nasıl telefon edeceğim?

Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi 00 – 90 – şehir kodu/GSM kodu – telefon numarası kombinasyonu ile Türkiye’yi arayabilirsiniz. İngiltere’de telefon etmek için telefon kartı satın alabileceğiniz gibi elinizdeki bozuk paralarla da görüşmenizi yapabilirsiniz. Genelde 1 Pound size ortalama 20 – 30 saniyelik bir görüşme hakkı verir. Aynı zamanda kredi kartı, 10, 20, 50 pence bozuk para ile ve telefon kartı ile çalışan multifonksiyonel telefonlar da giderek yaygınlaşmaktadır. Londra’da her telefon kulübesinin bir telefon numarası bulunmaktadır. Eğer telefon kulübelerinde sıra bulunmuyorsa öğrencimiz ailesine bulunduğu kulübenin numarasını vererek aranmasını da isteyebilir. Bunu hemen hemen her öğrencimiz yapar, çünkü görüşme için para harcamak öğrencimizin pek işine gelmez. Bazı kartlar da BT’a oranla çok ucuz görüşme olanağı sunar. PIN kodu bulunan bu kartlarla 0-800’lü hatlar aracılığı ile görüşme yapılır. Bu kartların nasıl kullanılacağına ilişkin açıklamaları Londra’da yapacağız. (Ayrıntılı bilgi için bkz. New York ve Londra’dayken telefonla ailem bana nasıl ulaşacak?)

Amerika'dan evime nasıl telefon edeceğim?

Amerika’dan Türkiye’yi aramak çok basittir. 011 – 90 – şehir kodu/GSM kodu – telefon numarası kombinasyonu ile Türkiye’yi arayabilirsiniz. Amerika’da bozuk paralarla Türkiye’yi aramak akıllıca ve pratik değildir. Aramalarınızda kredi kartlarınızı da kullanabilirsiniz ancak bu da pek hesaplı olmayabilir. En kolayı herhangi bir telefon kulübesinden hiç para atmadan telefon tuşları üzerinde bulunan harflerde dolaşarak 1-800-VATANIM yazdığınız takdirde, otomatik sesli sistem sizlerden bazı sesli bilgiler ister ve siz de bu bilgileri sözlü olarak verirsiniz. Sonuçta sistem karşı tarafı (ailenizi) arar ve sizin bilgilerinizi dinletir, aileniz sisteme onay verdikten sonra da konuşmaya başlarsınız. Bu görüşmelerin tamamı Türkçedir ve tüm görüşme masrafları aileye fatura edilir.

 

Türkiye’den bir operatörle konuşarak cep telefonu dişinda dilediginiz bir telefonu ödemeli olarak arayabilirsiniz. Yine Ingiltere’de oldugu gibi Amerika’daki telefon kulübelerinde de bir numara bulunmaktadir. Evinizi arayip, telefon kulübesinden velinizin sizi aramasini isteyebilir, hiç para harcamadan ailenizle görüşebilirsiniz. Amerika’da ön ödemeli ve PIN kodlu telefon kartlari satildigini daha önce de söylemiştik. 5-10-20 ve 50 Dolar’lik telefon kartlarindan aldiginiz takdirde 1-800’lü hatlardan kolayca santrala ulaşabilir uzun süre Türkiye ile görüşebilirsiniz. Kartlarin kullanimina ilişkin açiklamalari New York’ta sizlere yapacagiz. (Ayrintili bilgi için bkz. New York ve Londra’dayken telefonla ailem bana nasil ulaşacak?)

İngiliz ailem benim örf, adet ve geleneklerimi biliyor olacak mı?

Evet. ailelerimiz daha önce Türk öğrencileri misafir ettikleri için bu konuda geniş bilgi sahibidirler. Ayrıca örf ve adetlerimizi, haftalık rutin programlarımızı belirten “hand out” lar İngiliz ailelere dağıtılacaktır. Burada aslında çok da fazla bağlayıcı bir rol üstlenmek istemiyoruz çünkü son yıllarda öğrencilerimiz, İngiliz ailelerimizin bizlerin örf ve adetlerine uymaları yerine, tamamıyla İngiliz gelenek ve göreneklerini özümsemek istediklerini bildirdiler. Örneğin domuz etinin tadına bakmak isteyen öğrencilerimiz bu konuda ailelerimize herhangi bir uyarıda bulunmamızı istemiyorlar, biz de bu tercihi tamamen kendilerine bıraktık. Sonuçta hür, irade sahibi gençlerimiz güvenlik kurallarını ihlal etmedikleri sürece kararlarında özgürdür.

Yeşil pasaportu nasıl edinebilirim?

Eğer veli 1. 2. ve 3. derecede devlet memuru ise yeşil pasaport almaya hak kazanır. Veliye bağlı olarak çocukları da yeşil pasaport sahibi olabilirler. Erkek çocuklara 18 yaşına kadar bu pasaportu taşıma izni verilir. Kızlarda ise bu süre evleninceye kadar ya da bağımsız olarak iş hayatına atıldığı güne kadardır. Kanunlarda birtakım değişiklilikler olabileceği için yine en sağlıklı cevabı bulunduğunuz ilin Emniyet Amirliği Pasaport Şubesi yetkilileri verecektir.

Yeşil pasaport için de Ingiltere ve Amerika vizesi gerekiyor mu?

Her iki ülke için de vize gerekmektedir. Vizeler, İngiltere için İstanbul’da bulunan İngiliz Konsolosluğu’ndan, Amerika Birleşik Devletleri için de Ankara’da bulunan Amerikan Konsolosluğu’ndan alınmaktadır. Yeşil pasaportluların vize prosedür ve belgeleri hazırlama açısından bir farkı bulunmamaktadır. Tek ayrıcalık vize ücreti ile ilgilidir. İngiltere Konsolosluğu yeşil pasaport için vize ücreti almamasına karşın Amerika Birleşik Devletleri Konsolosluğu bu ücreti talep etmektedir. Yeşil pasaportu ile İngiltere programlarımıza katılan öğrencilerimizin vize ücretleri kendilerine firmamız tarafından iade edilir, ya da programın toplam fiyatından düşülür. Son yıllarda artan güvenlik önlemleri çerçevesinde ABD konsolosluğu tamamen randevu sistemine dayalı bir uygulama getirmiştir. 1 ay önceden aldığımız randevu üzerine ABD Konsolosluğuna gelerek, öğrencilerimiz tek tek vize görevlileri ile görüşmeye girerler. Bu sırada öğrencilerimizin parmak izleri alınır ve gerekli vize işlemleri konsoloslukta tamamlanır. Bundan sonraki tek prosedür UPS ile gönderilecek pasaportlarımızı beklemektir. New York programımız için geri sayıma bu noktadan itibaren başlamış oluruz. Bu noktadan itibaren yavaş yavaş öğrencilerimizi tatlı bir heyecan sarar. Yılların birikimi ve profesyonelliği ile İngiliz ve Amerikan Konsolosluklarında vize işlemlerimizi titizlikle yapar, öğrencilerimize İngiltere ve Amerika’nın kapılarını açarız.

Çocuğumun yaşı çok küçük, ama göndermek de istiyorum sizce ne yapmalıyım?

Öncelikle kendinize şu soruyu sorunuz: Sizce çocuğunuz gerçekten kendini idare edebilecek yaşa geldi mi? Eger çocuğunuz önüne konan yemegi yardımsız yiyebiliyor, az da olsa İngilizce konuşabiliyor, dışarı kendi başına çıkabiliyorsa gelin ona bir şans verin. Bırakin kendi ve grubun sorumluluğunu taşımasını, dakik olmayi, tempoyu, temizliği, düzeni, saygıyı öğrensin, ülkeleri, toplumları, toplum bilincini ve kuralları kıyaslayabilsin, dünyaya sadece tek bir pencereden bakmasın. Değişik bir kültürü tanısın. Unutmayin ki bizlerle gelen diğer öğrencilerimizin de birer annesi ve babası var. Emin olun ki onlar da çocuklarını, sizin çocuklarınızı sevdiğiniz kadar çok seviyor. Çocuğunuzdaki degişimi, evet sizi hayretler içinde bırakacak değişikliği izleyin, bize hak vereceksiniz. Dağınık, sorumsuz bir karakter sergileyen çocuğun bile, yatağını nasıl toplamayı öğrendiğini, eşyalarını nasıl katlayarak kaldırdığını kendi gözlerinizle görün. Çocuğunuz kendi ayakları üzerinde durmanın keyfini, gururunu yaşasın ve en önemlisi bırakın kendine olan güveni artsın. Buna o şansı verin. Deydiğini göreceksiniz !

Çocuğuma para göndermem gerekirse ne yapacağım?

Son yıllarda gelişen teknoloji sayesinde sınırların tamamen kalktığını söyleyebiliriz. Öyleki bir zamanlar İngiltere ve Amerika için velilerimize verdiğimiz banka hesap numaralarına para yatırmalar ve 5-7 gün süre ile para beklemeler tarihe karıştı. Artık günlük hayatımızda kullandığımız ATM (bankamatik) kartları sayesinde Türkiye’deki banka hesabınızda bulunan YTL karşılığında New York’ta Dolar, Londra’da da Sterlin’i dilediğiniz zaman anında çekebilirsiniz. Bunun için hesabınızdan sadece 5-10 YTL karşılığında komisyon kesilir o kadar. Üstelik bu kartlar size güvenli alışveriş olanağı da sunar. Kredi kartları da alışveriş için kullanılan diğer araçlardır ancak ATM kartlarındaki harcama kontrolü, kredi kartlarında yoktur. Bu tür yararlı bilgilerin ayrıntılı şekilde verildiği program öncesi kılavuzları programa başlamadan 15 gün önce öğrencilerimize gönderiyoruz.

Türk Lira'mı yurtdışında Dolar ya da Sterlin'e çevirebilir miyim?

Evet bunu yapabilirsiniz. Türkiye’de olduğu gibi Londra ve New York’ta da bir çok döviz bürosu bulunmaktadır. Burada tüm dünya para birimleri hemen Sterlin ya da Dolar’a çevrilebilmektedir. Fakat Türk lirası için belirlenen bu kurlar, Türkiye’deki kadar yüksek olmayacaktır ve bu döviz büroları ya da bankalar Türk Lirasını çok düşük ve ortalama bir değerde alacaktır. Eğer öğrencimizin yanına başka bir para birimi vermek zorundaysanız, Amerika’ya gidecek olan öğrencimizin yanına Sterlin ya da Euro, İngiltere’ye gidecek olan öğrencimizin yanına da yine Dolar ya da Euro verebilirsiniz. Bu para birimleri tüm dünyada geçerli, kredisi yüksek para birimleridir. YTL’ye geçiş süresi içinde yeni para birimimize hala adapte olamayan banka ve döviz büroları bulunmaktadır. Bu nedenle yukarıda da belirttiğimiz gibi ATM kartı taşımak ve yurtdışına çıkmadan önce Türkiye’de döviz satın almak en sağlıklı yoldur.

Pasaportumu kaybedersem ne olacak?

Bu tam bir bürokratik felakettir. Yapılacak ilk iş Türk konsolosluğuna gidip kayıp formunu doldurup teslim etmektir. Ertesi gün konsolosluktan bu form alınır ve Türkiye’ye dönene kadar saklanır. Türkiye’ye döner dönmez verilmiş olan bu kağıtla pasaport dairesine başvurulur. Bundan sonra yeni işlemler başlar. Eğer pasaport seyahatten hemen önce kaybedildiyse, yetkililerden ya da açıksa konsolosluktan geçici bir seyahat belgesi alınarak ülkeye giriş yapılabilir. Bu son derece uzun, yorucu hatta üzücü olayları yaşamamak ve yaşatmamak için öğrencilerin pasaportları ve uçak biletleri grup lideri tarafından gümrük işlemleri tamamlanır tamamlanmaz toplanır ve dönüş tarihine kadar özel bir kasada saklanır. Dönüşte de pasaport ve uçak biletleri öğrencilerimize check-in sırasında dağıtılır.

İngiltere'de özel sağlık nedenlerimden dolayı özel evlere yerleştirilebilme olanağı var mı?

Evet böyle bir opsiyonuz bulunyor. Kayıt formumuzdaki ilgili bölümü doldurarak ayrıntı verdiğiniz takdirde öğrencilerimizi özel evlere yerleştirebiliyoruz. Örneğin allerjik bünyeye sahip olan öğrenciler, durumlarına uygun evlere yerleştirilirler.

Amerika'da ve İngiltere'de havalimanından kalacağımız yerlere bavullarla nasıl gideceğiz?

Londra ve New York’ta öğrencilerimizi havalimanından kalacağımız bölgelere getirecek özel bir otobüsümüz olacaktır. Aynı otobüs gezi sonunda kalacağımız bölgelerden tekrar havalimanına öğrencilerimizi götürecektir. Aşırı bavul ve yük bu tür yolculuklarımızı sıkıntıya sokacağı için öğrencilerimizden kilo limitini aşmamaları konunda her zaman uyarıyoruz. Çünkü bu olayın bir de uçak boyutu vardır ki, bu da ekstra cezayı gerektirir bir durumdur.

Bu program dışında sunduğunuz başka eğitim programlar da var mı?

Evet. Eğitim adı altında sunulan ana programlar ve bunların da yüzlerce alt grupları bulunmaktadır. Bu sayfalarda açıklanan New York, Londra yaz okulu programlarımız sizlere sunduğumuz eğitim seçeneklerinden sadece bir tanesidir ancak çok geniş kapsamlı bir konu olan yurtdışı eğitim hizmetleri içinde profesyonel olduğumuz konu yurtiçi ve yurtdışı yaz okulları, dil okullarıdır. Deren & Koray International Tourism & Education Center olarak yürüttüğümüz diğer eğitim programları şunlardır:

 

* Yurtdışı için gerekli maddi olanak ve zamana sahip olmayan katılımcılarımız için ENGLISH LIFE by Deren Koray dil okulumuzda yürütüğümüz İngilizce dil eğitim programları. Okulumuzda dünyaca ünlü Callan Metod’u ve tamamen yabancı öğretmen kadrosu ile (www.dilokulum.com) garantili İngilizce eğitim veriyoruz.

 

* Kanada’da (Toronto ve Vancouver’da) aile yanında ve kampüste barınma olanağı sunan 1-2-3 aylık dil ve TOEFL’a hazırlık programları

 

* Avustralya, Almanya, Kanada, Fransa, İrlanda, İspanya, İsviçre’de 2 haftadan 2 yıla kadar barınma olanakları da sunan dil programları

 

* 3 ve 4’er haftalık Amerika ve İngiltere yaz okulları

 

* Malta’da dil eğitim programları

 

* Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde bulunan 56 üniversitesinde, 67 Anabilim Dalının, tam 603 departmanında Ön lisans, Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora eğitim ve barınma olanaklarını bir arada sunan üniversite eğitim programları.

 

* Londra’da Yazılım mühendisliği, programlama, Business computing, LCCI Business & Marketing, Chartered Institute of Marketing, BTEC HND Business & Finance, IATA-UFTAA Seyahat Acenteliği, IATA-UFTAA Uluslararası seyahat danışmanlığı, Oxford Üniversitesi Seyahat ve Turizm bölümü, iç dizayn, ileri düzey iç mimari ve grafik dizayn kursları ve barınma programları

 

Deren & Koray International Tourism & Education Center tarafından yürütülen programlardır. Deren Koray’ın diğer aktiviteleri arasında dünyanın her köşesine eğitim amaçlı tarih ve kültür gezileri de bulunmaktadır. Üyesi olduğumuz Türkiye ve Amerikan Seyahat Acenteleri Birliği tüm dünyada kolayca rezervasyon yapma şansını bize sunar.